1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. ANILARA AÇILAN PENCERE
ANILARA AÇILAN PENCERE

ANILARA AÇILAN PENCERE

“Merhaba Kybele…”Bir haftadır bu merhaba ile yaşıyorum… Söyle bana:Sevdalar ölünce nereye giderler…Çocuklarımız kafesi, kuşun doğal ortamı sanıyorlar… Bizler de mutfakla – çocuk odasını kadının doğal ortamı…

A+A-

Neriman CAHİT

 Yüzün bir aşk dinginliği… Ölürsen güzel ölürsün… ‘Ölme’ diyemem sana…
Sevdim, sevdim, sevdim… Ötesinin ne önemi var ki!
Biliyorum hiçbir edebiyat tarihi söz etmeyecek bundan… Çünkü, ülkesinin çapı kadar önemsenir ozan…
Sevda, hiç kesintiye uğramadı bende… Ona denk düşen kişilerin yokluğunda bile…
Yüzün elektrik yüklü bir bulut… Yüzün yağmur yüklü bulutlar ülkesi…
Aramızdaki bunca sağanak, bunca yıldırım ondan…
Aramızda durmadan gidip gelen o gümüş kanatlı martı ıslanacak… Ölecek…
Tüm mevsimleri tüketerek nasıl da ulaştık karakışa…
Uykusuzum… Bunca uykusuzluğuma neden, başımı yasladığım o dalga dalga deli deniz…
Mektuplar yaz bana, postaya atmasan da yaz…
“Merhaba Kybele…”
Bir haftadır bu merhaba ile yaşıyorum… Söyle bana:
Sevdalar ölünce nereye giderler…
Çocuklarımız kafesi, kuşun doğal ortamı sanıyorlar… Bizler de mutfakla – çocuk odasını kadının doğal ortamı…
“Bunca çalışmayla neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?” dedi.
“Hiiç… Belki ölümü hak etmeyi… Çünkü, yaşamayan ölmez de…” dedim…
Tanrım! Beni kendimden kurtar…
Her günün başlangıcına bir düzeyle olsun “Mer-ha-baa” demek…
Bunu öylesine istiyorum ki!
“Sevgim acıyor, kim beni sevse…
Ben kimi sevsem…”
Ölü bir balıktır mutluluk… Tekrar denize atmak… Ne kadar boş…
“Hadi gel gökkuşağının altından geçelim seninle… Değişelim…” dedi,
“Hayır, ben kadın olmaktan çok memnunum, öyle kalalım” dedim…
Hep bir yerlerden bakıyorsun bana. Öylece… Dalgın, unutkan… Ve, çok uzağımda, oysa, hep hüzünlü bir resim gibi düşmek isterdim yüzüne, yüreğine…
Dalgın bir su gibi… Ki, kendini hep unutan yollarda…
“Karakış düşmüş yüreğime
Sımsıcak bir bahar doku
Sessizce kuşlarını sal iklimime
Şavkı vursun yüzüme sevdanın
Daha çok erkek ölüme…”
Taşlı bir tarlada, ısırgan otları ve devedikenleri arasında
Yürüyorum… Sen bunun adına ne diyorsun; Kavga mı, Sevda mı…
Bir zencinin siyah yüreğinde çoğalmadığı sürece ak sevinçler… Ben hüzünleri yüreğimden nasıl sökerim…
Bir araya gelirsek… Bize yasaklar dayanmaz. Ama, tek bir insana dönüşeceksek, HAYIR... İki özgür insana dönüşmeyi becerebilirsek… Evet, evet, evet…
Her sabah güne uyanırken kendi kendime soruyorum: İnsan olmak mıdır kimliğin, yoksa sevmek midir… Yanıtı yankılanıyor doğan günün salsaçak saçlarında:
“Hem insan, hem de sevmek
İnsan gibi… İnsanı sevmek
Yaşamayı ve sevmeyi her gün
Yeniden hak etmek…”
Sevgilim, saçlarını topla, güne yayılmasın... Karıştırmasın rüzgârları.
Rüzgârlara konuşmasın… Topla saçlarını ve güne dey yüreğinle…
Gün ışısın…


KUANTUM ŞARTLARINDA…

  • 21 gün bir şeyi: “Söz ve yazı yoluyla” tekrarlarsan… Bilinçaltın bunu benimser ve ‘o iş’ olur…
  • Biz görmesek de: “Çözüm” kesinlikle mevcuttur… “Onu kabul et… Ve gözünde canlandır… (O sonuca varman kesindir…)

21 GÜN

  • “Ben (parayı, başarıyı vb) seviyorum
  • Ve, para kazanmayı seçiyorum…
  • Para bana kolaylıkla gelir… vb. 21 gün tekrarlanan bu tür sözlü ya da yazılı niyetler çok işe yarar…
  • “En yüce hayrıma… (sınavda başarıyı, bir arabam olmasını, şu hastalığımın geçmesini… vb hayatıma çağırıyorum… (Bu tür dilekler kesin olur…)
  • Herhangi bir sorunla karşılaştığında “Zavallı Ben… Neden Ben” vb. diye yakınma. Onu sahiplen… “Onu sahipleniyorum… Dolayısıyla onu çözebilirim.” de Ve, onu çözmeye çalış.
  • eni üzen her ‘İnsan ve konuyu’ “Onu bağışlıyorum” diyerek bağışla ve yoluna devam et…

SAKIN UNUTMA:

  • Sorunun ne olursa olsun
  • Onun tümüyle hallolduğunu gözünde canlandır… Ayrıntılara girme… O imgelemeyi sık sık yap… “SONUCA” sen de şaşıracaksın…
Bu haber toplam 1659 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 339 Sayısı

Adres Kıbrıs 339 Sayısı