Anılara takılmak
Anıları yazmak zor iş. Yazmaya başladığınız anda birçok şey film şeridi gibi geçmeye başlıyor kafanızdan. Beyin zorlanmaya başlıyor. “Şunu yazmalıyım... Bunu yazmasam mı acaba ?” diye düşünürken, duygulandığınız, zaman zaman stres yaşadığınız bile olabiliyor. Bitirdiğinizi sandığınız anda “Şu da vardı... bu da vardı...” diye, başka başka yaşadıklarınız da gelmeye başlar aklınıza.
YENİDÜZEN gazetesinin, baskısıyla içeriğiyle ‘mükemmel’ olarak nitelendirebileceğim haftalık ‘Adres’ dergisi için 5 ile 19 yaş arasında (müzik dışında) yaşadıklarımı, düşündüklerimi, gözlemlerimi, bildiklerimi paylaşmaya calıştım. 20 küsur bölüm oldu. Bölümler tamamlanırken, Cenk Mutluyakalı “Abi... Şimdi de müzik anılarında sıra...” deyiverdi. “Olur” veya “Olmaz” demeye fırsat bile vermeden de “Nasıl başladın... O dönemlerdeki müzik çalışmalarınız... Zorluklar, olanaksızlıklar, Bayrak Kuartet’in hikayesi, Sıla 4’e dönüşüm... Sıla 4’ün hikayesi... Eminim çok ilginç şeyler var anlatabileceğin...” deyiverdi. Önce nazlandım birazcık.. Ik mık ettim ama eve gelince de başladım yazmaya... Bugün başladık yayımlamaya.
***
Evet... ‘Anı’ yazmak zor... Geçmişle ilgili, bir yerlerden bir yerlere sürükleniyor insan. Kapıldım, sürüklendimi takıldım yine... Sadece, yazmakta olduğum müzik yaşamımla ilgili anılara değil...
Eski Lefkoşa’ya, sokaklarına insanlarına... Günlük hayata... Leymosun’a, Baf’a, İskele’ye, Mağusa’ya... Kıbrısım’ın her yerine...
Bisikletlerin ve bisikletlilerin çok daha fazla olduğu sokaklara.... Seyyar satıcılara... Geceleri kavrulmuş şekerli veya tuzlu badem satanlara...Kavrulmuş çitlenbik satanlara... Hurma yapraklarına dizilmiş yasemin satanlara....
Futbol maçlarında ‘kafes’ satanlara... “Oyna GG...” tezahüratlarına... Koyu YAK’lı Arap Ali’nin gür sesiyle statları inletmesine... Leymosun, DTB – TOL maçlarında kadın izleyicilerin çokluğuna ve tezahüratlarına... MTG maçlarında “Kargacılar...”, Gençlerbirliği maçlarından “Babutsacılar......” takılmalarına... Hatta ve hatta Kıbrıslıca küfürlere...
Bir Bayrak Töreni sırasında hisarın üstüne çıkıp “İstiklal Marşı ve Muluhiya...” diye başlayarak nutuk sallayan Dubara’ya... Selimiye Camii’nde cenazeleri kaçırmayan İsmet’e.... Guşo ile Dr.Küçük’ün karşılıklı atışmalarına...
Altıparmak’a, Nadide’ye, Becerikli’ye ... Becerikli’nin ünlü ‘Kelle’ şarkısına...
Köylerde, Yunanlı’nın anlayamadığı bir Rumca, aynı şekilde, Türkiyelinin anlayamadığı bir Türkçe ile, ama birbirini anlayan Rum-Türk yaşlı köylülerin ‘çatizmaları’na...
Leymosun’da ‘Kavurma’da öğle yemeği yemeye... Türk Ocağı- Çetinkaya maçı izlemeye...
Baf’ta, Liman’da Tanturi ile sohbet etmeye... ‘Gavur Daşı’ yanında, Afrodit hayallerine dalıp kafa dinlemeye...
İskele Panayırın’da sahil yolunda, bıkmadan usanmadan gidip gelmeye...
Mağusa’da, hisarların üstünde tarihi yaşamaya... Maraş’ta dört tekerlekli, dört kişilik bisikletlerle tur atmaya...
Trodos’ta deynek kebabı yiyerek şişeden bira yudumlamaya...
Aşk adasının nasıl ‘kan’ adası olduğuna...
Takıldım kaldım işte...
----------------------------------------------
Sokak Ağzı
• Bizim nesil yıllardır, korkuyu da yaşadı, sürünmeyi de... Çocuklarımız ? Onlar ne korkunun ne olduğunu bilir ne de sürünmenin...
• Darbe da darbe... Darbe da darbe...Darbe da darbe... Başga birşey yog.. Sanki da unuddurmaya çalışan yog. Hep gündemde galsın isteyenler ? Çoooookkkkk....
• Celal Hordan’ın oğlu mu torunu mu ne geliyormuş... Celal Hordan, Gençlik Teşkilatı zamanında milletten toplanan paralarla ortadan kaybolan kişi değil miydi ?
• Kahramanlar yaratmaya çok bayılırık. Farkındasınız şu meşhur darbe sonrasında kaç tane kahraman yarattı Türkiye medyası ?
• Aziz Yıldırım 15 senedir şikeciydi... Şimdi kahraman ilan ediliyor be arkadaşlar...
• Ne ilginç bir memleket olduk. İki günde iki miting... Birinde ‘Reddediyoruz’ naraları, diğerinde “Demokrasi’ çığlıkları...
• Kıbrıs’da Fetöcüler var mı yok mu anlayamadım. Biri var diyor, bir başkası çıkıp yok diyor. İşin garibi sokaktaki ahali, kim Fetöcü kim değil yıllardır konuşuyor. Üstelik ahali hem Fetö’cü hem Parti’li olanları da biliyor.