ANKARA DA ‘RAY’A GERİ DÖNDÜ
Berlin’deki üçlü zirve sonrası ‘raya geri dönenler’e Türkiye de katıldı anlaşılan…
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın açıklamaları bunu gösteriyor.
Kalın dünkü demecinde, ‘federasyon’ hedefli çözüm çabalarına itiraz etmediği gibi, ‘her tür katkıyı koymaya hazır olduklarını’ da söyledi. Tabii ‘çerçeve uygunsa’ diye ekleyerek…
Diplomasi dili bakımından son derece dengeli ve bundan önce defalarca sarf edilmiş maceracı açıklamaları tersine çeviren bir açıklama gibi duruyor Kalın’ın sözleri…
Öyle ‘federasyon çöktü’ ya da ‘bu şekilde müzakerelere karşıyız’ gibi bir ifade kullanmadı sözcü… Oysa Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu defalarca buna benzer çıkışlar yapmıştı.
Belki o da taktikti, stratejiydi, bilemeyiz.
Lakin Ankara’nın federal çözüm çabalarından uzaklaştığı görüntüsü, burada kimilerini heyecana kaptırdı. Gaza gelenler atıp tuttu.
Şimdi bakıyoruz sesleri kesildi.
Neyse…
Biz Kalın’ın açıklamalarına dönelim.
**
Satır satır analiz edelim, ne demiş ve ne dememiş İbrahim Kalın:
- “Ucu açık müzakereler netice vermez.”
Tespit doğru, Cumhurbaşkanı Akıncı da tamamen aynısını söylüyor. Berlin mutabakatı da ‘farklı bir süreç’ten söz ediyor ki genel yorum ‘ucu açık olmayan’ bir sürecin başlayacağı yönünde…
- “İki toplumun da eşit haklara sahip olduğu bir yapının kurulması lazım.”
Kesinlikle haklı İbrahim Kalın ve Akıncı da aynısını söylüyor, Kıbrıs’taki bütün çözüm yanlıları da… Guterres açıklamasında da siyasi eşitliği garanti altına alan anlaşma maddelerine açık atıf var zaten…
- “Kıbrıs Türklerinin de adanın eşit sakinleri olarak muamele göreceği, siyasi haklarını, ekonomik haklarını kullanabileceği bir çerçeveyi esas almak durumundayız. “
Yani Kıbrıslı Türkler adına bugüne kadar masaya oturan herhangi bir lider bunun aksini söyledi mi? ‘Eşitlik istemem’ diyen birisi olabilir mi? Aklını hellim-ekmekle yememişse, kimse bunun tersini savunmaz ki!..
**
Başka önemli hususlar da var TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözcüsünün açıklamalarında… Bakın mesela ne diyor İbrahim Kalın:
“(…) Kıbrıs meselesi çözülmediği zaman Doğu Akdeniz, oradaki doğal rezervler sorun olmaya devam ediyor.”
İşte ‘gerçeğe dönüş’ün mesajı bu… Ankara Kıbrıs sorununun yarattığı ve yaratacağı sıkıntıları görüyor, anlıyor, her mantıklı açıklamaya bu tavır yansıyabiliyor. Yani ‘Hataylaştırma’ dahil akla gelebilecek her türlü çılgın politika hazırlıkları kimi çevrelerde konuşuluyor olsa da, Ankara diplomasisinin temel çizgisi 2002’de AKP iktidarıyla resmi tez haline gelen o noktaya varıyor: Kıbrıs’ta çözümsüzlük çözüm değildir!
Kıbrıs sorunu demek, Türkiye’ye her açıdan ayak bağı demek, her konuda uzlaşmazlık demek, petrolsüzlük demek, Akdeniz’de hukuksuzluk demek…
İbrahim Kalın dönüp topu bir kez daha AB ülkelerinin ayağına atıyor:
“Maalesef AB ülkeleri bu konuda tarafsız ve yapıcı bir tutum almak yerine Rum tarafını tutarak, işte 'o bir üye ülke' diyerek, burada sürece katkı vermeyen bir tutum sergiliyorlar.
Anlaşılır bir şikayet bu… Brüksel bu mesajı ‘Ankara bizden bir şeyler bekliyor’ diye okumuştur mutlaka…
**
İbrahim Kalın’ın söylediklerinin analizi böyle…
Bir de söylemedikleri var, en az söyledikleri kadar önemli…
Mesela Çavuşoğlu’nun dillendirdiği “Artık tek çözüm şekli federasyon değildir” demedi.
“Çözüm parametreleri değişmelidir” de demedi.
“Türkiye olarak bu aşamada müzakerelerin başlamasına karşıyız” cümlesini de kurmadı.
“5’li konferans istenirse biz bu şartlarda yokuz” diye bir söylemde de bulunmadı.
Aksine şunu bile söyledi:
“(…) Biz tabii ki Kıbrıs sorununun çözümü için eğer şartlar uygunsa, çerçeve doğru bir şekilde ortaya konulmuşsa böyle bir çabanın içinde oluruz ve bunu destekleriz, BM çerçevesi ya da şemsiyesi altında yürütülecek bu çalışmalara…”
İşin özeti, Ankara da ‘ray’lara geri döndü.
Bizim ‘raydan çıkanlar takımı’ ise öylece kalakaldı…