Ankara Dönemi
Ankara Dönemi
Yazı Dizisi:16
Erdinç Gündüz
Yıl 1971. Ne yapacağız? Ne yapmalıyız? diye düşünürken yüksek öğrenim sırası bize gelmişti. Önce ben gittim Ankara’ya. Çalışmalar bir süreliğine durmuş gibiydi. Raif de gelince, hele Aydın’ı da yanımıza alarak aynı evde kalma kararı aldığımızda, herşey yeniden başladı.
Yoğun müzik çalışmaları ortak evimizde devam ederken, bir yandan Kıbrıs ezgilerini değerlendiriyor bir yandan da besteler üzerinde çalışıyorduk. Biz Ankara’da bir sonraki adımın ne olabileceğini tartışırken Kıbrıs’tan güzel haberler gelmekteydi. Hüseyin Kanatlı abimiz, Kıbrısım ve Dolama adlı şarkılarımızı Bayrak Radyosu’nda çalmaya başlamış ve şarkılar inanılmaz bir ilgi görmüştü. Her iki şarkı da, zamanın en popüler programı olan Plak Yarışı’nda, dinleyici oylarıyla, hızla en üst sıralara fırlamıştı.
Çok mutluyduk. Halkımızın beklediği birşeyleri vermeyi başarmıştık... Halkımızı uykudan uyandırmıştık... Herkesi, unutulmaya yüz tutmuş kendi kültürünü de, açığa çıkarması yaşatması gerektiğine inandırmıştık... Ve halkımız ilk fırsatta, dört elle sarılıvermişti bu değerler için çabalayan bizlere...
İLK PLAK
Tatil için Kıbrıs’a döner dönmez yaptığımız ilk iş, iki şarkıyı plak yapma konusu üzerine yoğunlaştı. Türkiye’deki, yeni yeni büyümekte olan plak sanayii İstanbul’daydı. Ve biz, İstanbul’da hiç kimseyi tanımıyorduk.
Ferahzat çözdü sorunu. İyi Rumcasıyla, Rum tarafında araştırmalar yapmıştı. Sonuçta da, Keravno adlı müzik şirketinin (veya müzik dükkanı) şarkıları plağa basabileceğini öğrenmişti. Kalıplar da plaklar da Yunanistan’da, Keravno tarafından hazırlanıp teslim edilebilirdi.
Kaç paraydı? Kaça mal olmuştu? Parayı nerden bulmuştuk? Hiç hatırlamıyorum. Tek hatırladığım, Ferahzat’ın kayıtları Keravno’ya teslim etmesi ve yakın dostumuz Necmi Avkıran’ın plağın kabı için devreye girmiş olması....
* * *
Biz yine Ankarada’ydık. Gelişmeleri, oradan izlemeye çalışıyorduk. Küçük bir sorun vardı. Grubun ismi hala Bayrak Kuartet’di. Raif’e göre, bu ismin de değiştirilmesi gerekiyordu. ‘Kuartet’, Klasik, Latin Amerikan veya caz gruplarını çağrıştırıyordu. Ayrıca, Bayrak Kuartet adının Kıbrıs için çok şey ifade edebileceğini ama Türkiye müzik piyasasına girilecekse, bu ismin Türkiye müzikseveleri için bir anlam ifade edemeyeceği endişelerini dile getiriyordu. Önce ‘Bayrak Dörtlüsü’ olarak değiştirilmesi düşünüldü ama sonra, Ankaralı arkadaşımız Tevfik Ünver devreye girdi.
* * *
Tartışmalar devam ederken Raif’in, Ankara Koleji yıllarından yakın arkadaşı Tevfik Ünver de tesadüfen oradaydı. Tevfik dostumuz aynı zamanda, Raif’in müziğini yaptığı ‘Yine Seni İsterdim Ben’ adlı şarkımızın da söz yazarıydı. Bizden biri gibiydi yani.
Tevfik’ten geldi öneri. “Sıla’dasınız. Yurdunuz dışındasınız ve yurdunuz için birşeyler üretmeye çalışıyorsunuz. SILA koyun adınızı” deyiverdi. Çok beğendik ve oy birliği ile karar verdik. Ama sadece, ‘SILA’ önüne ‘4’ ü de ekleyerek... Adımız artık SILA 4 olacaktı. Ve SILA 4 ismi, ilk kez, Kıbrıs’ta yaptığımız plağın kabında (Bayrak Kuartet’le beraber) yer aldı.
Kasım 1971’de , Kıbrıs baskısı ‘Kıbrısım –Dolama’ plağımızı 2000 adet olarak basmıştık. Piyasaya sürülür sürülmez tükenmiş olması çok büyük bir olaydı Kıbrıs müzik-plak piyasası bakımından. Hem de tam Barış Manço’nun ‘İşte Hendek İşte Deve’ şarkısının hem Türkiyeyi hem de Kıbrıs’ı sarstığı sıralarda. Bunun, bizim için anlamını, neler hissettiğimizi, heyecanımızı uzun uzun anlatmama hiç gerek yok sanırım.
**************************************************************************
Ferahzat – Aydın - Raif
Yıllarca, pop müzik yanısıra folklor çalışmaları yapan Ferahzat’tan yana, vurgulu çalgılarda bir sorunumuz yoktu. Aydın ise, gitarda kendini hızla geliştirmekte olan bir arkadaşımızdı. Ama en önemli özelliği çok sesli vokallere olan düşkünlüğüydü. Çalışmalarda dikkati hep ikinci ve üçüncü seslerin nasıl olabileceği üzerine yoğunlaşırdı.
Raif iyi bir gitaristti. Sesi de iyiydi. O da, çalışmalarda, Aydın’la birlikte ikinci ve üçüncü sesler üzerinde yoğunlaşır, sonra ikisi, hangisinin hangi sesi alacağına karar verirdi. Raif’in en zayıf tarafı, 5/8 veya 9/8 gibi aksak ritimlerdeydi. Aksak ritimlerde zorlanıyordu. Ama bu ritimler, yapmak istediğimiz şey, varmak istediğimiz hedef için ‘olmazsa olmaz’dı. Bu zayıf tarafını kapatmak için çok uzun saatler ikili çalışmalar yapmıştık.