1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Ankara’da olanlar “ağırıma gidiyor”
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Ankara’da olanlar “ağırıma gidiyor”

A+A-

Bayram ertesinde yine eski bir film yeniden vizyona konuldu. Kıbrıs işlerinden de sorumlu olan Türkiye cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay, KKTC başbakanı ve UBP başkanı Ersin Tatar ile YDP ve DP başkanları Erhan Arıklı ile Fikri Ataoğlu’nu Ankara’ya davet etti.

HP eski başkanı ve dışişleri bakanı Kudret Özersay da sayın Oktay’dan davet aldığını ama KKTC cumhurbaşkanlığı seçimlerine az bir zaman kalması nedeniyle davete katılmayı uygun görmediğini açıkladı.

Özersay geçen yıl Mayıs ayında yine Fuat Oktay’ın daveti üzerine Ankara’da Ersin Tatar’la anlaşarak UBP-HP hükümetini kurduğunu ve adaya dönüşünde 4’lü koalisyondan çekildiğini ne çabuk unuttu.

O gün doğru dediğine, bugün yanlış demek en basitinden tutarsızlıktır.  

Ankara’nın sağ parti başkanlarını Ankara’ya çağırması ve cumhurbaşkanlığı seçiminde çatı aday ile UBP-DP-YDP koalisyon pazarlığı yapılması çok tartışıldı.

Hala da tartışılıyor. Tartışılmaya da devam edecek. Çünkü bu olay KKTC cumhurbaşkanlığı seçimlerine Ankara’nın doğrudan müdahalesidir.

Sağ görüşlü parti başkanlarının tümünün Ankara’ya davet edilmesi ve kendilerinden “Ersin Tatar’ın sağın çatı adayı olarak desteklenmesinin istenmesi” müdahale değilse nedir?

Elbette bunu içine sindirenler vardır. Küçümseyenler de olabilir. Hatta “zaten başarılı olamadı öyleyse müdahale yoktur” diye niteleyenler de olabilir.

Bir yurttaş olarak ben bu görüşlerin hiçbirine katılmıyorum. Bu olay küçümsenecek, görmezden gelinecek, ya da geçiştirilecek bir olay değil.

Bu tür müdahalelerin dün de olması işin vehametini azaltmıyor. Ya da yapılanın doğru olduğunu kanıtlamıyor.

Müdahale dün de yanlıştı. Bugün de yanlıştır.

Bu tür müdahaleler KKTC’de demokrasinin yerleşmesinin önünde en büyük engeldir.

Ama ondan önce müzakere sürecine Kıbrıs Türkünün olmazsa olmazı  “eşitlik” talebinin yara almasını getirir.

TC yetkilileri de her zaman Kıbrıslı Türklerin eşitliğinin olmazsa olmaz olduğu söylüyorlar. Ama kendileri buna özen göstermiyorlar.

Eşitlik istiyorsak bunu sadece Rum tarafına anlatmakla elde edemeyiz.

Her konuda onlarla eşit olduğumuzu kanıtlamamız gerekir. Kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratmadan, Türkiye de olsa avuç açmaktan kurtulmadan demokratik yapımızı geliştiremeyiz.

Bunları sağlamadan da eşitlik talep edebiliriz. Ama inandırıcı olamayız. Parti liderleri ikide bir Ankara’ya çağrılarak Ankara’nın isteği doğrultusunda hükümet bozularak yeni hükümet kurulursa ve Kıbrıs Türkü olarak bunları hazmedebiliyorsak kusura bakmayın eşitlik talebimizde inandırıcı olamayız.

Ankara’dan dönen parti liderleri basına yaptıkları açıklamalarda bu müdahaleyi inkar ettiler. Utandılar. Başka konular görüştüklerini söylediler. Ama satır araları kendi kendilerini ele verdi.

Adaya dönüşünde kendisini karşılamaya gelen bakanlarıyla birlikte basının karşısına başbakan Tatar “Müdahale yoktur. Ankara olayı yakından izlemektedir” dedi.

Böylece YDP başkanı Arıklı’nın açıkladığı çatı aday konusunun konuşulduğunu Ersin Tatar da “yakından izliyor” diyerek itiraf etmiştir.

Kıbrıs Türk halkı bu ve benzeri müdahalelere hep maruz kaldı. Türkiye her dönemde bu halkın kendi kendini yönetmesinin önüne geçti. Kimi zaman adaylar baskı yapılarak adaylıktan çektirildi. Kimi zaman istedikleri adayın kazanması için elçilik, asker ve buradaki diğer sivil ve resmi görevlilerce seçmen etkilendi.

Kıbrıs Türk halkının iradesi hiçbir zaman tam anlamıyla sandığa yansıtılamadı. Hiçbir şey yapılamadıysa Kıbrıs’ın kuzeyine nüfus taşınarak ve süreç içine vatandaşlık dağıtılarak seçmen sayılarıyla oynandı.

Böylece Kıbrıs Türk halkının iradesinin gerçek yansıması önlendi.

Artık yeter.

Bir yurttaş olarak ben bunu kabullenemiyorum.

Ağırıma gidiyor.

Bu yazı toplam 2174 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar