ANLAMLI BİR HAYAT
Zamanın akışı hem hüzünlü hem de büyüleyici geliyor bana… Geçen yıl bu zamanları düşünmek mesela… Mevsimler birbirini izliyor ve bu akış içinde süren yolculuklarda dolup taşıyor anılar sepeti… Hayatın anlamı üzerine böyle durup düşünmeden yoluna devam eden ne çok insan var. Ne bellek ne de vicdana dair sorunları yokmuş gibi davrananlara çok sık rastladım. Dikkatlerini bugüne ve yarına yoğunlaştırdıklarından belki de…
Son sıralarda teknolojik gelişmeler sayesinde artan fotoğraf çekimleri bile geleceğe bırakılmak için değil sanki… Sosyal Medya’da “bu an” başkalarıyla paylaşılıyor. Biraz da bir Tanrı gibi her yerde olma isteği sanki bu… Özellikle birilerine, ulaşma kaygısı var pek çoğunda… Söz konusu şahıs ya da şahısların neler yaptığını bilip görmesini istiyorsun çeşitli nedenlerle… Kendini unutturmamak belki bir amaç… Bazen ise “sana rağmen ayaktayım” ya da “bak başkalarıyla ve mutluyum” mesajı içeren bir intikam girişimi… Kimi kez sadece çoğalma, yalnızlıktan kurtulma, mutluluğa veya mutsuzluğa bir tanık arama da olabilir bu paylaşımların nedeni… Sonuçta sevinci paylaşıp çoğaltmaya, kederi paylaşıp azaltmaya ihtiyacımız var.
Bazı kişilerin böylesi bir alanı manipülatif biçimde kullanmaları işin bir başka yanı… Yaratılmak istenen imaj üzerinden yapılan kurgu ve yönlendirmeler var… Her türlü üçkâğıt mümkün böylesi bir alanda… Kendini manzaralara monte ederek bir dünya yolculuğunda gösterebilir, gizemli mesajlarla özel hayatına dair imrendirici detaylar sunabilirsin.
Çocukluğumda hep başkalarının hayatları üzerine yapılan dedikodulara kulak misafiri olurdum… İşittiğim bu hikâyelerin çoğu gerçek değil ya da gerçeğin kurgu eklenmiş ve abartılmış versiyonlarıydı kuşkusuz. Bu işittiklerim kafamda film sahnelerine dönüşürdü ve ben bu filmlerin gerisini çekip izlemeyi sürdürürdüm. Şehirde çeşitli evlerde geçen bazı filmler oynardı bellek sinemamda… Şimdi ise başkalarının hayatlarını sosyal medyadan izlemek mümkün… Bu kez gerçeğe daha yakın filmler üstelik bunlar…
Mesele şu: Mutlu görünenler gerçekten mutlular mı ve bu nereye kadar? Mutsuzluğu ve kırılganlığı ele vermek aslında çok daha içten sayılmaz mı? Sonuçta insanın ruh halleri bir değişkenlik içinde… Yalnız uyanılan evlerde yalnız değilmişim duygusunu yaşayabilmek için önemli bir araç haline gelmiş sosyal medya… Bunu başkalarıyla paylaştığında ağırlığını bir miktar yitirdiği kuşkusuz…
Bir yanda da kamusal alanda sürüp gidene müdahale isteği var… Çoğu zaman samimi bir istek bu… İçin parçalanıyor, vicdanın sızlıyor, bir şeyler yapmak, bazı durumları değiştirebilmek istiyorsun çünkü… Bir diğer boyutu ise: Odamda ya da bulunduğum yerde yalnız değilim ama ülke ve dünya sorunlarıyla meşgulüm hali… O kadar süratle değişen gündemler var ki bu baş döndürücü hızda kafayı bulmak da mümkün… Kendinden kaçabilmenin, kendin hakkında düşünmemenin bir yolu ayrıca bu… Bu paylaşımların bazılarının ardında gizli olan ise kendini gösterme, zekâ ve espri yeteneğini sergileme yönelimi… Beni görün, bakın ne kadar zeki ve yetenekliyimin gizli mesajı… Bir yandan da bir çeşit oyun gibi bu ve insana iyi gelebiliyor… İnsanın eğlendirici ve eğitici oyunlara müthiş ihtiyacı var çünkü…
Sonuçta sahici ve içten olmayan bir yere kadar kandırabiliyor bizi… Foyanın ortaya çıkması bir an meselesi…
Kimse kusursuz ve masum değil ama bunu çeşitli numaralarla gizlemeye çalışmak yerine samimiyetle kırılganlığını ortaya koyabilenler var bir yanda…
Sonuçta hepimiz dünyadaki kötülüğün tehditleri ve tehlikeler altındayız. Kendimizi savunmanın etkili yollarından biri karşı saldırı olarak görünse de bunun çoğu zaman bize yeni yaralar olarak döndüğünü fark edebiliriz. En iyisi belki de masumiyetimizi korumaya çalışarak bizim gibilerle güçlü dostluk koalisyonları oluşturabilmek… Dünyanın vicdanlıları olarak birleştiğimizde vicdansızlığı alt etmemiz pekâlâ mümkün çünkü…
Zaman akıp geçiyor işte… Bazen başkalarını bizden daha mutlu sanıp kendi hayatımıza lanet ediyoruz ama çoğu kez bir yanılsama bu… Anlamlı bir hayat yaşayabilmek çeşitli yoksunluklar içinde de pekâlâ mümkün… Bana kalırsa hakikatle dolu olması yeter bir hayatın… Ne kadar can acıtıcı olursa olsun gerçeği bilip ona göre yol almak daha önemli değil mi?