1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Anlaşma olmazsa evimiz ne olacak?
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Anlaşma olmazsa evimiz ne olacak?

A+A-

Çözüm karşıtları insanımızı çözümden soğutmak ve olası bir referandumda hayır demeye ikna etmek için yalana dayalı haberler üretiyorlar. Burada dikkatimi çeken en fazla üzerinde durdukları “insanların mülklerinin ellerinden alınacağı” yalanıdır.
Bütün çözüm karşıtları özellikle sosyal medyada bu yalanları yaygınlaştırmaya çalışıyorlar.
Örneğin sosyal medyada dolaşan bir videoda zar zor bir apartman dairesi sahibi olan dar gelirli yurttaşların 80 bin sterlin vererek aldığı bir daireyi çözümden sonra mal sahibi Ruma satmak zorunda kalacağını, bu yönde Akıncı ile Anastasiadis’in “ilk söz sahibinin mal sahibi olacağı yönünde anlaştığı” iddia ediliyor.
Satış bedelinin ise inşaat maliyeti olan 25 bin sterlin, bugüne kadarki arazi kullanım bedeli 6 bin sterlin, bu durumda Rumun size vereceği para 19 bin sterlin olduğu iddia ediliyor ve  onunda da “siz karar verin” deniyor.
Buradaki yalanları sıralarsak;
1- Akıncı ile Anastasiadis’in ilk söz sahibinin kim olacağı yönünde bir anlaşması yoktur. Aksine bu yönde kararı, eşit sayıda Türk ve Rum üye ile bir de yabancı üyeden oluşacak “Mülkiyet komisyonu”nun vereceği yönünde son toplantıda liderlerin anlaştığı açıklandı.
2- 125m2 bir apartman dairesinin maliyetinin 125x200stg/m2 = 25 bin sterlin olduğu uydurmadır. Öyle olsaydı bütün müteahhitler çoktan köşeyi dönmüştü. Çünkü 25 bin sterline mal ettiği bir daireyi 80 bin sterline satarsa arsa payını 10 bin sterlin koysanız bile % 160 kar etmiş olur.
3- Arazi kullanım bedeli olarak gösterilen 6 bin sterlinin nasıl hesaplandığı ise bilinmiyor.
Şimdi diyeceksiniz böyle uydurma bir videoyu neden köşene alarak ciddi birşeymiş gibi bahsediyorsun?
Evet uydurmadır. Ama insanların kafasını bulandırmak için hazırlanmıştır. Ve amacına ulaşmak için yaygınlaştırılmaktadır. Bu videoyu beğenenlerle, yorumlayanlar çok az olmasına rağmen izleyenlerin sayısı daha 24 saat dolmadan 7 bini aştı.
Toprak ve mülkiyet konusu medyada da yoğun biçimde tartışılmaya başladı. Bu konuda “Rum tarafının arsızlığını” dillerine dolayan eski saray danışmanları, eski saray çevreleri bol.
Hepsinin ortak özelliği çözüm istememek, çözümsüzlüğü kalıcılaştırmaya çalışmaktır.
Bunların gelecekle ilgili en küçük bir önerileri yoktur. Bugün üzerinde oturdukları malın kime ait olduğu konusunda bilinmezlik onları rahatsız etmiyor. Çünkü onlar “kan döktük aldık bizimdir” demektedirler.
Halbuki çözüm olmadan ve bütün konularda uzlaşma sağlanmadan kimsenin malı, mülkü sizin olmaz. O devir geçti. 21. Yüzyılda artık fetih zihniyetiyle bir yere varamazsınız.
Boşuna insanımıza yalan propaganda yapmayın. Halka gerçekleri anlatın. Ama sizin kendi gerçeklerinizi değil. İnsanımızı bekleyen asıl tehlikenin nesiller geçmesine karşın burada oturduğu toprağın mülk sahibinin değişmeyeceği gerçeğini, bunun ancak bir anlaşma ile mümkün olacağı gerçeğini anlatın.
Yoksa insanları “oturduğunuz evi elinizden alacaklar, karşılığında size de üç kuruş verip sizi sokağa atacaklar” korkutmacası ile referandumda hayır demeye çağırmakla bir yere varamazsınız.
Referandumda hayır dediğimiz zaman ne kazanacağımızı da söylemeniz gerekir.
Ben böyle bir durumda geleceğimizi kaybedeceğimizi düşünüyorum. O nedenle çözüm istiyorum. Çözümle beraber hem AB’li, hem dünyalı olacağımı, oturduğum eve, bugüne kadar işlediğim araziye benim diyebileceğimi biliyorum.
Ama çözüm olmazsa bunların hiçbiri olmayacak. Belki biz bu dünyadan göçüp gideceğiz, ama torunlarımız hala “Türk Malı”, arazinin ya da Türk malı araziye yapılan konutun değerinin daha fazla olduğu gerçeği ile yaşayacak.
Çözümsüzlük şampiyonlarının yalana dayalı propagandalarını sessiz sessiz izlemek yerine, halka doğruları anlatmak bütün çözüm güçlerinin görevidir diye düşünüyorum.

Bu yazı toplam 4805 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar