Anlatırken tut elimi
“243 lira ödedim” dedi kadın, “Dört hellim aldım” diye öfkeyle söylenerek marketten çıktı.
***
“Türk Lirası kullanmanın avantajları var” diyen Ekonomi Bakanı’na, Bekir Azgın hocamın yanıtı geldi aklıma: “Çok doğru söylüyor. İnsanın cebi hafifliyor.”
***
Elinde seçim broşürleri köyünün yolunda adımlayan gönüllü, yanındakine hayretini anlattı: “Kendi köyümü tanıyamadım, bu kadar yabancı, ne zaman geldi, bu evleri ne zaman kiraladı, buralarda ne zaman yaşamaya başladı?”
***
Panayır yerindeki gence takıldı arkadaşları…
“İyisin iyi, paluzenin vergisi de sıfırlandı…”
Maliye’yle başı dertteymiş zaten…
“Hep bunun yüzünden” dedi, post cihazını göstererek…
Dili dişlerine çarpa çarpa anlattı:
“Kardeşim mide ameliyatına girdi, çıktı; doktor parayı nakit istedi. Alemin ahmağı biz…”
***
“Duydun mu” dedi kahvehanede yaşlı amca, üç hasır sandalyeye birden yayılarak: “Yeni havaalanına gümrük kulübesi yapmayı unutmuşlar.”
Elinde çelik tepsi gezinen delikanlı lafa karıştı, “Nerede kestirecekler şimdi…”
Radyo eski dostları çalıyordu, “Unutulmuş birer birer…”
***
Mehmet Ekin Vaiz’in esprisini okudum, “polis ve gümrük personeli için yer yapılması unutuldu” sözü üzerine, Bakan’ın…
“Uçağın ineceği yer var mı oğlum?”
Birden “Jet Skandalı” geldi aklıma…
Ne polis, ne gümrük…
Ne de rapor!
***
Ah ne güzel olurdu, yeni havaalanında “VIP Salonu” unutulsaydı eğer…
***
“Nerelisin” dedim, tezgahta duran kadına… Çok farklıydı lehçesi…
“Bulgaristan’dan geldim, 21 sene oldu” dedi.
“Ben geldim, benim iki oğlan da kaçtı … Biri Almanya’da şimdi, biri Hollanda… İnsanın çocuğu olmayınca yanında, ne yapacak, o yüzden gece gündüz çalışıyorum.”
***
Mağusa’ya doğru uzadı yol, oralar epeydir gece…
Saat tam yedide kalktı, kalabalık odadan uzaklaştı genç adam… Telefonuna baktı, mesaj yazdı, “canım oğlum” sözleri okundu dudağından, işaret parmağı ile gözündeki yaşı sildi.
***
Ne güzeldi o şarkı…
“Bana bir masal anlat baba / anlatırken tut elimi / uykuya dalıp gitsem bile / bırakıp gitme sakın beni…”
“Türk Lirası kullanmanın avantajları var” diyen Ekonomi Bakanı’na, Bekir Azgın hocamın yanıtı: “Çok doğru söylüyor. İnsanın cebi hafifliyor
Sahne On9 ne güzel
Tiyatro var dediler, Lefkoşa dağ yolundan, Çatalköy’e sürdüm.
Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’ndan Pınar İnandım davet etmişti, “Bu kez amatörlerle sahnedeyiz” diyerek.
“Sahne On9” 19 Mayıs Türk Maarif Koleji’nin tiyatro organizasyonu… Fatoş Avcısoyu Ruso, Çiğdem Kutlu Güney, Pınar İnandım ve Ziya Tüzel tarafından kurulmuş.
Okullarımız resmi müfredat dışına çıktığı zaman sanatla, felsefeyle, sporla çok daha yetkin nesiller yetiştiriyorlar. “Milli” değil “evrensel” oluyor o zaman eğitim… Bunun için elbette idealist müdürlere, öğretmenlere, velilere ihtiyaç var. 19 Mayıs TMK Müdürü Ziya hocam, Girne’de gerçek bir kolej yaratıyor, kendini öğrencisinin gelişimine adamış eğitimcilerle birlikte…
Sahne On9’da ortaokul ve lise yanısıra yetişkinler de dahil olmak üzere üç farklı grup var; dünyaca tanınmış yazarların eserleri taşınıyor sahneye…
Yetişkinler grubunda öğretmenle öğrenci, ebeveynle gönüllü aynı ışıklar altında buluşmuş… Pınar İnandım, amatörlerden, harika bir ekip yaratmış.
Çatalköy Esentepe Belediyesi’yle işbirliğinde sahnelenen oyunu, dopdolu bir salonda izledim. Ukraynalı Yazar Mariya Lado'nun yazdığı “Sıradan Bir Hikaye”, hayvanların düşünden insanlığa ışık tutuyor. Hayvanlar konuşuyor ve insanları anlayamıyor.
Hem güldük izlerken, hem de etkilendik ve düşündük derin derin…. Oyuncuları, sahne gerisini, emek verenleri kutluyorum, yüksek bir enerjiyle, harika bir iş çıkardılar.
Şiirleriyle tanıdığım Çiğdem Kutlu Güney’in oyunculuktaki becerisi beni ayrıca şaşırttı. Ali Beyitoğluları’nı çok beğendim, sahneye yakışıyor ve tiyatroda çok daha ileri seviyede görev alabilecek bir yetenek…
İyi ki gitmişim, izlemişim, Sahne On9 ne güzelmiş öyle…
Bir fotoğraf, bir ilan
‘Babalar Günü’nde bir fotoğraf, bir de ilan içimde yer etti.
Kahramanmaraş depreminin ardından göçük altındaki evladının elini tutan baba… AFP’den Adem Alkan’ın fotoğrafı öylesine derin, yakıcı ve yürekten anlatıyordu ki evlat sevgisini, bir babanın hüznünü, metanetini, yüreğini…
Yine aynı depremde evlatlarımızı yitirdik, şampiyonalarımızı, canlarımızı biliyorsunuz. İnce Sigorta, “tanıdığımız en güçlü babalar” demiş ve o güzel çocukların babalarının isimlerden kalp yapmış… “Sevgimiz sonsuz, acımız ortak…”