Anne sevgisinin çocuğun hayatındaki rolü
Psikolojik Danışman - Verda Gülçür
Şüphesiz ki dünyadaki en güçlü bağların başında anne-çocuk ilişkisi gelmektedir.
Çocuk anne rahmine düştüğü andan itibaren anne ile olan bağı başlar. Bu bireyin ilk ve en önemli bağıdır.
Bu bağlamda kişinin “anne” olmaya hazır olması büyük önem arz etmektedir. Henüz anne olmaya hazır olmayan bir bireyi psikolojik açıdan anne olmaya zorlamak dünyaya gelecek bireyin de annenin de çeşitli psikolojik sıkıntılar yaşamasına neden olabilmektedir.
Bununla birlikte kişinin partnerinin de baba olmaya hazır olması, birlikte çıktıkları bu yolda sorumlulukları paylaşmaları, anne ve bebeğe yeterli ilgi ve sevgiyi göstermesi mutlu bir aileye sahip olmanın temel yapı taşlarından birini oluşturur.
Anneliğe hazır olup, bebeğini kucağına aldıktan sonra anne için yepyeni bir hayat başlar. Bebeği ile hiç kimsenin sahip olamayacağı duygusal bir bağa sahiptir ve bebeğini koruma iç güdüsüyle sarıp sarmalar
Çocukta sosyal ilişkilerin gelişmesinde anne-çocuk iletişiminin büyük önemi vardır. Anne ve çocuk arasında kurulan sağlıklı iletişim, çocuğun sağlıklı bir kişilik geliştirmesini sağlar ve başkaları ile olumlu ilişkiler kurması için temel oluşturur. Anne ile sağlıklı ilişkiler içerisinde bulunan çocuk kendini daha iyi ifade etmeyi, sorun çözme becerilerini geliştirmeyi, özgüvenli olmayı öğrenir.
Çocuğun anne ile arkadaş gibi olmasından çok “destekleyici anne rol modeli” çocuğumuzun ruhsal gelişiminin daha sağlıklı olması açısından çok daha önemli bir rol oynamaktadır. Destekleyici anne çocuğunun yanlış davranışlarda bulunabileceğinin farkındadır. Ancak çocuğu korkutmak, azarlamak, cezalandırmak yerine doğru olan davranışa gitmesi doğrultusunda yol gösterir. Bununla birlikte aşırı korumacı davranma yanılgısına düşmez, çocuğun yanlışlarını doğru sözcükleri kullanarak ve doğru yönlendirmelerle düzeltmeye çalışırken “senin suçun değildi” , “ sen mükemmel bir çocuksun” , “ senin değil, karşındakinin hatası” diyerek çocuğun kendi hatalarını örtmesinde değil görmesinde yardımcı olur. Önemli olan çocuğun o an kendini iyi hissetmesi değil, davranış biçimini uygun bir biçimde şekillendirmesidir.
Bir annenin çocuğuna verebileceği en büyük hediye ise “sevgi” dir. Sevgi ile büyüyen çocuk mutludur. Zorluklar karşısında ayakta kalmayı bilir, kendini değersiz hissetmez. “ Çocuğu kucağına alma şımarır” , “ Kocaman çocuk oldu başını okşuyorsun” , “ Sevgini çok belli etme kontrol edemezsin” gibi ifadeler sadece bilinçsizce konuşmalardır. Sevgimizi belli etmeli ancak çocuğumuza gerekli sorumlulukları vermekten kaçınmamalıyız. ( odasını tertiplemesi, okul ödevlerini kendisinin yapıp bize yaptırmaması, sadece yardım istediği zaman yardımcı olmamız, yapabileceği yaşa geldiğinde kendi yemeğini yapabilmesi, çamaşırlarını yıkaması gibi ) çocuğun kendi ayakları üzerinde durabilen bir birey olmasını sağlar.
En iyi anneler ayni zamanda mutlu annelerdir. Mutsuz bir anne her ne kadar çocuğuma belli etmeyeyim diyerek hayatını devam ettirmeye çalışsa da bunu çocuğunun yaşamına yansıtır. Gülümsemez, gülümsese dahi içten olmaz, yaşama karşı isteksizlik hisseder. O yüzden çocuğumuz için katlandığımız mutsuzluklarda kendimize soracağımız soru “ Çocuğum benimle ayni durumda olsaydı ne yapmasını isterdim” sorusu olmalıdır. Mutlu bir anne, mutlu bir çocuğa eşdeğerdir. Tüm annelere mutlu anneler günü dileklerimle…