1. YAZARLAR

  2. Tümay Tuğyan

  3. ‘Anneliğim’ sızlıyor o an
Tümay Tuğyan

Tümay Tuğyan

‘Anneliğim’ sızlıyor o an

A+A-

Türkmenistanlı bir kadın…
3 yıldır kocasıyla birlikte ülkemizde yaşıyor.
Çalışmak için düşmüşler bu yollara…
Temizlik yaparak hayatını kazanıyor.
Corona sürecinde çalışamamış tabii O da.
Şimdi normalleşmeyle beraber yeniden çalışmaya başlamaktan mutlu.
İşe bisikletiyle gidip geliyor. 
Kocasının çalıştığı yer, yaşadıkları yere uzak olduğundan, biraz dertli; ‘daha yakın bir yerde iş bulabilse keşke’ diye ümit ediyor, çünkü ulaşım sorunu var.
‘Eskiden çoğunlukla otostopla gidebiliyordu ama şimdi herkes hastalıktan korkuyor, bu yüzden kimse arabasına almıyor’ diyor.
‘Çocuk var mı?’ diye soruyorum.
Üç çocuğu olduğunu söylüyor.
En küçüğü 6, en büyüğü 10 yaşında.
Çocuklarını anlatıyor.
Bir hafta sonra, küçüğün doğum günüymüş.
Sonra bir noktada, çocuklarının yanında olmadığını anlıyorum.
Kıbrıs’a geldiğinden bu yana, yani tam 3 yıldır görmemiş çocuklarını.
Babaanneleri bakıyormuş onlara, Türkmenistan’da.
‘Gidemiyoruz’ diyor.
Çünkü giderlerse, geri dönemeyecekler.
Türkmenistan, aralarında Kıbrıs’ın da bulunduğu bazı ülkelerde çalışanlara yeniden çıkış izni vermiyor.
Yasa yapılmış bunun için.
‘Tanıdığınız ve 4-5 bin dolarınız varsa, çıkarıyorlar ama bizde ikisi de yok’ diyor.
Hayatta kalabilmek için para kazanmaya, para kazanabilmek için de çalışmaya ihtiyaçları var. 
Ülkeleri onlara bu olanağı sağlamıyor ve karınlarını doyurabilmek için, çocuklarını bırakmak zorunda kalıyor bu insanlar.
Bir annenin, bir babanın 3 yıldır çocuklarını görememesi ne demek?
Üstelik kim bilir, daha ne kadar bir süre daha!
Sonra, ‘çalışmaya geliyorlar, peşlerinden ailelerini, çocuklarını da getiriyorlar’ şeklindeki ‘toplumsal öfkemiz’ geliyor aklıma.
Emeklerini sömürdüğümüz ama onları bir ‘meta’dan öteye görebilmeyi bir türlü beceremeyip, ‘çocukları okullarımızın düzenini bozuyor’ diye kinlenmelerimiz…
Siyaset yapacağız diye unutuverdiğimiz ‘insanlığımız’, bir kenara bırakıverdiğimiz ‘vicdanımız’…
Sonra da ‘bizim’ çocuklarımız geliyor aklıma!
Hani birkaç ay önce, ‘bunlar bizim çocuklarımız, onları bir başlarına orada bırakamayız, yanımızda istiyoruz’ şeklindeki haykırışlarımız…
‘Bizim’ çocuklarımız…
‘Onların’ çocukları…
Kendi çocuklarımız söz konusu olduğunda dünyayı baş aşağı getirirken, başkalarının çocuklarını, kelle hesabıyla ‘sırtımızdaki yük’ hesabına yazışımız!
‘Anneliğim’ sızlıyor işte tam o an.
3 yıldır el kadar çocuklarını göremeyen bir annenin karşısında, neredeyse kendi çocuğumun yanı başımda oluşundan, utanıyorum.
 

Bu yazı toplam 2386 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar