‘AP seçimleri’nde ne yapmalı?
Hafta sonu yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri konusunda kafalar net değil…
Seçime gidip gitmeme, oy verip vermeme konusunda birçok insan kararsız durumda…
Bir yandan ortada ‘Kıbrıslı Türk adaylar’ var.
Diğer tarafta ‘toplumsal haklar’ anlamında bir açılım yok.
‘Bu koşullarda gidip oy vermek ne işe yarayacak’ sorusuna kesin bir cevap verilemiyor.
Seçime katılım çağrısı yapan, ama Kıbrıslı Türk adayları işaret etmeyenler ise başka türlü tepkiler alıyor.
Meclisteki siyasi partilerin tümünün ‘gereksiz’ diye kestirip atması da AP seçimleriyle ilgili kafa karışıklığını bir o kadar daha artırmış durumda…
Peki ama ne yapmak lazım?
***
Önce verileri alt alta sıralamak gerekiyor…
Birincisi, AP seçimlerine katılmak her AB yurttaşı gibi Kıbrıslı Türklerin de siyasi hakkıdır. Dolayısıyla aday olanları ‘yanlış yapan kişiler’ diye nitelemek doğru olmaz.
İkincisi, 1960 Anayasası’ndaki 70-30 oranına göre Kıbrıslı Türklere ait olması gerektiğini düşündüğümüz iki sandalyeye Kıbrıs Cumhuriyeti vasıtasıyla Kıbrıslı Rumlar el koymuş durumdadır. Rum siyasi liderliğinin bu tavrını ‘doğru’ bulmak da mümkün değildir.
Üçüncüsü, AB gerek AP’deki temsiliyet, gerekse Kıbrıs Cumhuriyeti gereği ‘resmi dil’ sayılması gereken Türkçe konusunda hala tutuktur ve bunun faturasını toplumsal ve bireysel olarak Kıbrıslı Türkler ödemektedir.
Dördüncüsü, bu işlerin düzlüğe çıkmasının yolu Kıbrıs’ta bir siyasi çözüme ulaşılmasından geçiyor.
Genel vaziyet bu…
***
Bu gerçekler ortada duruyor, ama bir başka gerçek de şu: Bu koşullar altında bir grup Kıbrıslı Türk de AP seçimlerine aday oldu ve ilk kez AP seçimleri bizim tarafta bu kadar gündem oldu!
Siyasi partiler her ne kadar ‘bizim seçimimiz değil” diyerek kestirip atmışlarsa da, toplumun bir kesimi AP seçimlerini ciddiye alıyor, gidip oy kullanmayı düşünüyor, hatta bunu bir ‘görev’ kabul ediyor.
Mesele konuyu ‘gereksiz’ deyip kapatmaya çalışmakla kapanmayacak kadar hassas ve önemli hale geldi.
CTP adına dün Genel Sekreter Kutlay Erk’in yazılı açıklama yaparak tutumunu tekrar izah etmek istemesi de gelinen noktanın sonucu olmalı.
CTP bir yandan AP seçimlerine katılımın toplumsal haklar bakımından doğru olmadığını, seçime katılımı ‘teşvik edemeyeceğini’ söylüyor, ama ‘seçime katılmayın’ gibi bir çağrı da yapmıyor.
Adaylıkları ‘kişisel inisiyatif’ diye niteliyor, ama ‘neden aday oldular’ gibi bir sorgulama içine de girmiyor.
Genel Sekreter Kutlay Erk imzalı açıklamada ‘dengeli’ bir tavır sergileniyor.
CTP’nin takınması gereken tavır tam da bu olmalıydı.
AP seçimlerine aday olanları ve seçim günü oy vermeyi düşünenleri dışlamak doğru olmaz.
‘Bireysel’ de olsa, adaylıkların Kıbrıs Rum Toplumu’nda da farklı algılar yarattığını, bir tür ‘diyalog yolu’ açıldığını not etmek gerekiyor.
Ayırt edilmesi gereken esas nokta şu galiba:
Kıbrıs Rum statükosunun kafasındaki seçim ile Kıbrıs Rum toplumunun en azından bir bölümünün kafasındaki seçim aynı değil!
Kimileri Kıbrıslı Türkleri ‘azınlık’ statüsüne düşürmek için AP seçimlerine katılanları kullanmayı planlıyor olabilir.
Ama toplumsal algıda bunun çok ötesinde yeni ufuklar açılma olasılığı, Kıbrıs’ta ezberlerin bozulmasına kadar ulaşabilme potansiyeli taşıyor.
Ve en çok da yeni ufuklara, yeni heyecanlara ihtiyaç var.
Her iki toplumda da!..