1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Ara ki Bulasın
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Ara ki Bulasın

A+A-

Eğitim sisteminin, iki temel sorunu var. Birincisi “eğitim”, ikincisi “sistem”.

Yukarıda okuduğunuz cümle eğitim adına klasik bir kara mizah sözü olarak sıklıkla kullanılsa da Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi için mizah olmaktan öte gerçeğin ta kendisidir.

Her toplumun bir eğitim felsefesi vardır (ya da olmalıdır). Bu felsefe, o toplumun geçmişten gelen birikimlerini süzgeçten geçirerek, iyi ve geliştirilebilir olanı korurken, köhnemiş ve işlevselliğini kaybedenleri ayıklayarak, dinamik bir süreci sağlar. Bir toplumun eğitim felsefesi, temelde, onun geleceğe yönelik “nasıl bir toplum meydana getirmeliyiz?” sorusuna yanıt veren bir kurguyu içerir.

Bir ülkenin eğitim sistemi işte ortaya çıkan bu felsefeyi ve bilimi içermelidir. Bizde eğitim felsefesini de bilimi de ara ki bulasın… Bu nedenle de Kıbrıs Türk Eğitimi için bilimsel eğitim uygulamalarından da planlanmış bir biçimde çalışan nitelikli bir sistemden de bahsetmek pek mümkün değildir.

Son 10 yılda okul ve öğrenci sayılarını gösteren yandaki tabloyu incelediğinizde eğitim sisteminin plansızlığını ve bugün yaşadığı kaosun nedeni çok daha kolay anlayabilirsiniz.

Son 10 yılda açılan – kapanan, birleştirilen ya da yeri değiştirilen okullarımız olmuş ancak veriler bize okul sayılarında anlamlı bir artış olmadığını söylüyor. Tablo 1’den de göreceğiniz gibi;

  • Son 10 yılda kamusal anlamda okul öncesi sayısındaki artış sadece 2 olurken, bu kademedeki öğrenci sayısında düşüş var. Demek ki okul öncesinde ciddi anlamda özel okullara kaçış var.
  • İlkokullarda okul sayısında artış yaşanmazken, öğrenci sayısı %12.80 artmış
  • Ortaokul ve liselerin sayısındaki artış yine sadece 2 olurken öğrenci sayısında %25.52’lik bir artış olmuş
  • Benzer durum meslek liselerinde de var. Okul sayısında hiç değişiklik yok buna karşın öğrenci sayısında %25.12’lik bir artış var.

Bu verilerden anladığımız tek bir şey var. Sınıflardaki öğrenci sayıları katmerlenerek arttı. Şüphesiz bu da öğretmenlerin ders yüklerinin ve ilgilenmek zorunda olukları öğrenci sayılarının aynı oranda artmasını getirdi.

Ne var ki bu artış nitelikli eğitim yapabilecek sayıların çok üzerine ulaştı. Öğretmenlerden bana ulaşan bazı bilgiler şöyle:

  • Sınıf o kadar kalabalık ki kapıyı kapatamıyorum. Sınıf kapısı açık ders yapmak zorundayım.
  • Okullar açıldığı günden beri sınıfıma her gün yeni öğrenci geldi. Sınıfta bırakın dolaşacak alanı, öğretmen masasını kullanacak küçük bir boşluk bile kalmadı.
  • Öğrencileri sıraları birbirine o kadar yakın ki, sınıfta yürümek imkansız.

Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi; ders kitapların içeriği, eksik öğretmen sorunu, okul binalarının güvensiz ve sağlıksız olması, alt yapıların eksik olması gibi birçok açıdan eleştiri almaktadır. Bu eleştirilen temelinde de arayıp bulamadığımız bilimsellik, pedagojik yaklaşım ve nitelikli eğitim politikası yoksunluğudur.

Böyle gelmiş ama böyle gidemeyeceği aşikardır. Toplum, eğitim bilimi ilkelerini temel almış, laik ve nitelikli kamusal eğitimin kaosa dönmesine izin vermeyecektir.

tablo1-010.jpg


Anlayana Gülmece

At ve Eşek

Bir at ve eşek, belirli bir zaman için insanların arasına katılıp orada yaşadıklarını birbirlerine anlatmaları için anlaşırlar ve farklı yönlere doğru giderek birbirlerinden ayrılırlar. Anlaştıkları gibi belirli bir süre sonra ayrıldıkları noktada buluşurlar. Perişan halde geri gelen at dayanamaz ve hemen söze başlar:

  • Ben, gittiğim yönde bir grup insanla karşılaştım. İlk anda beni aralarına almak istemedir ama sonra at olduğumu anlayınca hemen aralarına alıp bütün işlerini bana yaptırdılar. Perişan ve yorgun bir halledeyim...

Bunun üzerine eşek, keyifle gülerek yanıt verir:

  • Ben de gittiğim yönde bir grup insanla karşılaştım. Karşılar karşılaşmaz güçlü ve gür bir şekilde “aaaiiiii, aaaaiiiii” diye konuşmaya başlayınca beni hemen aralarına aldılar. Bir süre sonra da başkan seçtiler. Bu nedenle çok rahat bir zaman geçirdim… Etrafımdaki herkes bana iyi görünmek için çabalayıp durdu… Ben ise sadece “aaaiiii, aaaiii” diye bağırıp  durdum…

 

  • Nasıl olur? Senin eşek olduğunu anlamadılar mı?
  • Valla yarısı anladı ama diğer yarısına bir türlü anlatamadı…

 

Okumuş muydunuz?

En uzak mesafe;

Ne Afrika’dır. Ne Çin. Ne Hindistan. Ne seyyareler ne de yıldızlar geceleri ışıldayan ...

En uzak mesafe, iki kafa arasındaki mesafedir, birbirini anlamayan ...

Can Yücel

Bu yazı toplam 1862 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar