ARA SEÇİM SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Kudret Özersay’ın istifasının ardından boşalan milletvekilliği için, 25 Haziran’ da yapılan ara seçimi, CTP’nin adayı Sami Özuslu kazandı.
Yüksek Seçim Kurulu, ara seçime katılım oranını yüzde 29.92 ile tarihimizin en düşük oranı olarak açıkladı.
YSK verilerine göre oy dağılımına göre, Sami Özuslu: yüzde 43,73, yarışı ikinci sırada bitiren Ali Başman ise, yüzde 38 civarında oy aldı.
Bölgelere göre sonuçlar incelendiğinde; Mağusa, Lefke ve Güzelyurt ilçelerinde yarışan iki aday arasında, çok yakın, başabaş sonuçlar çıktı. Sami Özuslu, Lefkoşa ve Girne bölgelerinde yarışı açık farkla kazandı.
YSK sonuçlarına göre; Lefkoşa’da oyların yüzde 49,96’sını Sami Özuslu, yüzde 34.06’sını Ali Başman aldı.
Girne’de oyların yüzde 48.21’ini Sami Özuslu, yüzde 34.05’ini ise Ali Başman aldı. Mağusa’daki oyların ise, yüzde 40, 96’sını Ali Başman, yüzde 40.76’sını Sami Özuslu aldı.
Lefke’de oyların yüzde 37.57’sini Ali Başman, yüzde 37.15’ini Sami Özuslu aldı. Güzelyurt’taki sonuçlara göre; Ali Başman: yüzde 41.99, Sami Özuslu ise yüzde 36.64 oy aldı. İskele’deki oyların ise, yüzde 48, 90’ını Ali Başman, yüzde 29.80’ini Sami Özuslu aldı.
Öncelikle şunu söyleyim.Bir kişi için tüm ülke genelinde seçim yapmak, hem maddi hemde manevi olarak gereksizdi. Seçim için, 30 milyon TL harcandığını söylüyor Hükümet yetkilileri.
Halbuki, 1 sene içinde erken seçim yapılsa, bu ara seçimi yapmaya gerek olmayacaktı.Fakat, Hükümet yetkilileri, bu seçeneği göz ardı ederek, tek kişi için, ülkeyi ara seçime götürdüler.
Seçime katılım oranının düşük olmasının pekçok gerekçesi vardır.Halkın, 1 vekil için ara seçimi gereksiz bulması, tatil dönemine denk gelmesi, Halkın Hükümet’e tepki göstermek istemesi, siyasete güvenin düşmesi gibi gerekçeleri sayabiliriz.Ama, bunlar seçimin meşruiyetini engellemez.
Seçime katılım oranının düşük olması, CTP’ nin seçim zaferini gölgeleyemez.Zira, bütün partiler için, ayni koşullar geçerliydi. Kimse, bu gerekçenin ardına sığınmasın. Seçim sonucu geçerli ve yasaldır. Katılımın artması, muhtemelen CTP nin oylarını daha da artıracaktı.
CTP yönetimi ve örgütleri seçimi ciddiye almış ve yoğun bir çalışma ve propaganda dönemi ile, bileğinin hakkıyla seçimi kazanmıştır.Seçim günü de, üyelerini ve sempatizanlarını en çok sandığa götüren parti olmuştur. Bu seçimde, örgütlü olmanın avantajı ve gücü de CTP’ ye ivme kazandırmıştır.
Yüzde 44 civarında bir oyla seçimi kazanmak küçümsenemez.Hükümet yetkililerinin, ‘’Hükümet partilerinin toplam oyu yüzde 50 civarındadır, bu yüzden Hükümet seçimde, başarısız olmamıştır açıklaması’’, halk arasında tebessüm ile karşılanmış ve ciddiye alınmamıştır.
Hükümet’ e güven oylaması niteliğinde olan bu seçimi CTP adayının kazanması, Hükümet’ e halkın güveninin azaldığını göstermektedir.Özellikle UBP, 2022 genel seçimine göre önemli oranda oy kaybetmiştir.Hükümet ortağı YDP baraj altında bir oy almıştır.DP ise, geçen seçimde çıkardığı 3 vekili, bu seçim sonuçlarına göre çıkaramayacaktır.
İktidar partileri ellerindeki bütün Hükümet imkanlarını kullanmalarına rağmen, başarılı olamamışlardır. Halk, yapılan yanlış icraatlar, zamlar, fakirleşme, yap-boz kararlar, devamlı değişen Başbakan ve bakanlar , geçici istihdamlar, gereksiz bürokrat atamaları, elektrik kesintileri, sağlık ve eğitimdeki sorunlar ve grevler nedeniyle hükümet partilerini cezalandırmıştır.
Bu bağlamda, Hükümet partileri yıpranmış ve güç kaybetmişlerdir.Ana Muhalefet’ in bu sonuçlara göre, erken seçim talep etmesi de meşrudur.
Hükümet’ in büyük ortağı UBP içinde, seçim yenilgisinden sonra, yeniden kurultay sesleri yükselmeye başlamıştır. Bakanlık değişimleri olacağı iddiaları da, kamuoyuna uzun zamandır yansımaktadır.
TDP, Tacan Reynar’ ın adaylığının YSK tarafından düşürülmesinden sonra, mutlaka kendi öz eleştirisini yapmalı, nerde yanlış yaptığını sorgulamalıdır.
Seçime katılan ve katılmayan diğer sol partiler de, seçimlere ayrı ayrı girmek yerine, güçlerini birleştirerek, ortak adayla seçime girmenin yollarını bulmalı ve oy potansiyellerini artırmalıdırlar. Ayrıca, HP de bu tür ittifaklara dahil olabilmelidir.
Sol yelpazedeki partiler, küçük olsun benim olsun mantığından sıyrılmalı, birbirleriyle kavga etmeden, iktidara gelebilecek ve ülkeyi daha iyi yönetecek çözüm yanlısı partilerle işbirliği yapmaktan çekinmemelidirler.Bunun faydalarını ve etkilerini geçmiş yıllardaki seçimlerde görmüştük.
Tek kişi için ara seçim yapmak, bu ülke için hem maddi hemde manevi olarak büyük bir külfettir.Bu bağlamda, bundan sonraki yıllarda, buna benzer durum yaşanmaması için, Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nda değişiklik yapılması mutlaka düşünülmelidir.
Yazımın sonunda önemli bir konuya da değinmek istiyorum.Seçimleri boykot edenlerin, katılım oranının düşük olmasından dolayı mutlu olduklarını görüyoruz. Fakat, memnun olunmayan bir yönetimi değiştirmek için, boykot yapmak, kişisel psikolojik bir tatminden öteye gitmemektedir.
Aslında, beğenilmeyen bir yönetim şeklini değiştirmenin yolu, daha fazla örgütlenip, güçleri birleştirip, daha çok sandığa gitmekle mümkün olacaktır.