“Aramızdaki duvarları yıkıyoruz…”
İsrailli ve Filistinli 200 kadın aktivist, Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir araya gelerek temsili bir duvar inşa edip boyadılar ve sonra da bunu yıktılar…
İsrailli ve Filistinli 200 kadın aktivist, Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir araya gelerek, temsili bir duvar inşa edip boyadılar, sonra da dönüp bunu yıktılar…
“Aramızdaki duvarları yıkıyoruz” başlıklı etkinlik, İsrailli ve Filistinli savaş kurbanı ailelerin girişimleri sonucu gerçekleştirildi.
Huffington Post’tan derleyip Türkçeleştirdiğimiz haberde şöyle deniliyor:
*** Cuma günü sabah erkenden, İsrail ve Filistin’in dört bir yanından otobüsler kalktı ve Dünya Kadınlar Günü’nü onore etmek maksadıyla 200 kadın bir araya gelerek birbirlerinin insanlığını keşfetmeye çalıştılar…
*** Buraya varıp pek çok yeni yüzün yanı sıra, çatışmalardan etkilenmiş eski arkadaşları görmek, onlarla bütün bir günü birlikte geçirmek çok heyecan vericiydi. Bu bize İsrailli ve Filistinliler’i bir araya getiren “Ebeveynler Çevresi”nin mesajlarını, daha önce bunu hiç duymamış olanlara duyurma fırsatı da sunuyordu.
*** Bu yıl Dünya Kadınlar Günü’nü anma toplantımızı Batı Şeria’da yapmayı kararlaştırdık, böylece Cenin, Nablus, Beyt Omar ve Deheişa Göçmen Kampı ile pek çok diğer köyden kadınlar, izin için başvuru yapmak zorunda kalmadan bir araya gelebilecekti. Çünkü hareket serbestisi, temel bir insan hakkıdır.
***Gün, Süha Abu Hıdır’ın dramatik, acı, dürüst ve yürek parçalayan sözleriyle başladı – oğlu Muhammed henüz 14 yaşındayken İsrailli aşırı görüşlüler tarafından vahşice öldürülmüştü. Süha Abu Hıdır, resmi olarak “Ebeveynler Çevresi”ne katıldı çünkü öldürülen oğlunun da, her iki taraftan daha fazla ölümü önlemesini isteyeceğini düşünüyor. Bu kadının bir uzlaşma jesti yapması ne kadar da olağanüstüdür… Onurlu konuşması, sözcükleri bizi gözü yaşlı ve müteşekkir olarak bıraktı…
*** “Ebeveynler Çevresi”nden üç kuşak barış aktivisti kayıplarını anlattılar, yeniden uzlaşma yoluna nasıl çıktıklarını ve halk içerisinde nasıl çalıştıklarını aktardılar.
*** eğer öfkenizi ve çaresizliğinizi bizi birbirimizden ayıran duvardan çıkarmak istiyorsaydınız, o zaman bu etkinlik için inşa etmiş olduğumuz yapay duvarın üstüne sloganlar yazan, resimler yapan kadınlara katılabilirdiniz, ondan sonra da büyük bir hevesle bu duvarı yıkan kadınlara… Bunu özel çekiçlerle yaptılar ve sonra da üstünde sıçrayıp durdular – duvarın gerçekten yıkılmış olduğundan emin olmak istiyorlardı.
*** 200 kadın barikatlara kadar sessiz bir yürüyüş yaptılar ve işgalin sona erdirilmesine yönelik pankartlar taşıdılar, gözyaşlarımızın aynı renk olduğunu anlatan pankartlar taşıdılar, “yeter artık” demek için yürüdüler. Birkaç dakika içerisinde yanımızda bulunan İsrail ordusu eşlik etti bize. Ancak şiddet içermeyen 200 kadının pankartlı yürüyüşü onları sersemletti, sanırım tam bir uyum içerisinde yürüyen başları bağlı kadınlarla başları açık kadınların birlikteliği de kalplerine dokandı… Bir daha asla göremeyeceğimiz sevgili evlatlarımız, kardeşlerimiz, ana babalarımızı anmak üzere bir mum yaktık…
*** Kadınların müzakere masasında bulunmasının zamanının geldiğini biliyoruz. Herşey söylenip bitirildiğinde, savaşın nihai kurbanları bizleriz. En son Gazze savaşında bulunduğumuz binadaki sığınağa koşmamı hatırlıyorum, bir komşumuz bir top tutmakta olan bebeğiyle birlikte duruyordu, ne kadar da şanslı olduğumu düşünmüştüm. Bu size biraz tuhaf gelebilir ancak en azından benim koşabileceğim bir sığınak vardı – oysa Gazze’deki ya da Sderot’taki kadınların böyle bir sığınağı yoktu. Bu yaz için yeni bir savaş öngörüsü bulunuyor. Bütün bunlar sona ermeden daha kaç kurban verilecek?
*** Öyleyse sevgili arkadaşlar eğer bizler, en yüksek bedeli ödemiş olan, sevdiklerini bu savaşlarda kaybetmiş olan bizler yeniden uzlaşmak için bir yol arayabiliyorsak, belki gelecek defa bizlere katılırsınız…”
(HUFFINGTON POST – Robi Damelin – Derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ – 16.3.2017)
Kayıplar Komitesi arkeologlarına mağaralara güvenli giriş-çıkış eğitimi…
Kayıplar Komitesi, mağaralarda çalışma yapacak olan arkeologlarımız için özel eğitim programı düzenledi.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden aldığımız bilgilere göre Yakın Doğu Üniversitesi tarafından verilen ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen iki toplumlu mağaracılık eğitiminde arkeologlara mağaralara nasıl girilip çıkılacağı, mağaralardan insan kurtarma, birisi mağarada mahsur kalırsa onun nasıl çıkarılacağı, mağara içerisinde ne şekilde hareket edilmesi gerektiği ve mağara içerisinde nelerin yapılmayacağı yönünde pratik eğitim verildi.
Biz de kazı ekiplerinde bulunan ve çoğunlukla tehlikeli noktalarda “kayıplar”ın aranmakta olduğu kazılara katılan tüm arkeologlarımıza “Çok kolay gelsin” diyoruz.