Arı gibi, kuş gibi…
Bir kelebek korkar mı sizce?
Uçmaktan, düşmekten, yer değiştirmekten, kaybetmekten, kaybolmaktan?
3 günlük ömrünü göç yollarında harcayan bir kelebek nerden korkar acaba?
Bir arabanın camına yapışmaktan, gideceği yere hiç varamamaktan, gidip de dönememekten, dönüp de bulamamaktan, korkar mı, kelebek?
Ya ölümden?
Bilir mi sahi, kaç yıl yaşayacağını bir arı? Neslini tüketmek üzere olduğumuz için bize öfkeli midir?
Tüm gün çalışarak yaptığı balın çalınacağından korkar mı örneğin? Korka korka mı doldurur petekleri sabırla, balla?
Kraliçe arıyı sever mi, işçi arılar? Sevdiğinin gözüne girme çabası mıdır bu bitmek bilmez mesai? Koruma isteği midir?
Emir komuta zinciri midir sadece bağlılığın nedeni?
Bağlanma korkusu mu, toplu halde oğul atması bir kovanın? Kraliçe arı geri çağırır mı, yuvayı terk eden oğulu?
Oğul geri çağrılmak ister mi, o yüzden mi gider?
Aç kalmaktan korkar mı ki, bir kedi yavrusu? Annesinin bir gün gidip dönmeyeceğini düşünür mü, uykusuz gecelerinde?
Ezilmesin diye yola adım atmaktan çekinir mi, karşı kaldırımda kendisini çağıran mırnavı duymazdan mı gelir, korkudan?
Sahiplenilmekten korkar mı bir sokak köpeği?
Ya sevilmekten? Terk edilirsem bir gün, bir ormanda diye, sevmeyi reddeder mi?
Bir balkon çiçeği güneşten korktuğu için açmamaya karar verir mi, bir sabah, hava çok sıcak diye?
Yağmuru özlerken, yağmura kapatır mı tüm gözeneklerini, çok yağma, çok yıkama beni ferahlığında, der mi sizce?
Ya böcek saldırısına uğrarsam, ya koparılıp vazoya girersem korkusu var mıdır bir gülün? Bu yüzden o başdöndüren kokusunu salmaktan vazgeçer mi?
Açmaktan vazgeçer mi, nazlı bir sümbül, nasılsa, ömrüm kısa, haftayı çıkarmam zor diye?
Tam bir renk cümbüşüne dönen doğa, bir kaç ay sonra sıcaktan kavrulacağını, kuru sarıya döneceğini hiç mi hesaplamaz?
Korkmaz mı hiç toprak, susuzluktan çatlamaktan?
Kurak yazın yaşattıklarını unutuyor mu, bu sanatsal güzelliği yaratan canlılar her bahar?
Korkularından mı öter sabah kuşları, ya gülümden ayrılırsam diye, güle serenad mıdır o nameler?
Ya düşersem diye uçmayan martı var mıdır, denizin maviliğinden mahrum?
Siz nerden korkuyorsunuz?
Sırf korkunuzdan nelerden vazgeçiyorsunuz, an be an hayattan kaybederek?
Shakespeare’in sahnesinde rol keserken, size dağıtılan metin içinizi acıtırken, dudaklarınızı ısırtan arzu ne?
Kendi rolümü kendim yazarım diyen Nietzsche’nin öldürdüğü tanrıdan yardım dilemek işe yarıyor mu, pişmanlık anlarınızda?
Korkunun ecele faydası oluyor mu peki?