1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Arif Efendi Çiftliği’ndeki boşaltma olayları, bir değil, birkaç kez tekrarlandı…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Arif Efendi Çiftliği’ndeki boşaltma olayları, bir değil, birkaç kez tekrarlandı…”

A+A-

OKURLARIMIZ BİLDİKLERİNİ PAYLAŞMAYA DEVAM EDİYOR…

 

Bir okurumuz şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:

“Afanya’nın girişindeki Ornuta’da Arif Efendi Çiftliği’nde gömülü olan “kayıplar”ın boşaltılması olayları, tek bir defa değil, birkaç kez tekrarlanmıştı.

Bizim duyduklarımıza göre, ilk boşaltma olayı Galip Mendi’nin Sivil Savunma’nın başında olduğu döneme rastlamaktaydı.

Söylentilere göre, ilk boşaltma, derenin bir tarafından öteki tarafına “kayıplar”dan geride kalanların taşınmasından oluşmaktaydı… Çok daha sonra bu taşınmış olan yerden tekrar bir taşıma operasyonu yapıldı ki bu sanırım 2009 yılına falan rastlayabilir – derede bazı değişiklikler yapılacağı dönemde tekrar bir taşıma olayından söz edilmekteydi köyde…

Boşaltma operasyonunda yer alan bir kısım insanın, gömme olayında da yer almış olduğu da anlatılmaktadır.

Yani 1974’te Arif Efendi Çiftliği’ne “kayıplar”ı gömenler ile ilk boşaltma olayında yer alanlar aynı şahıslardı demek istiyorum. Bunların çoğu hayatta değildir. Çoğu bu dünyadan göçüp gitmiştir.

Boşaltma olaylarında aktif yer alan şahıslardan birisi, Sivil Savunma’da çalışan bir şahıstı ve bu şahsın adı gazeteci Kutlu Adalı cinayetinde de geçmekteydi… Bu şahıs Afanyalı değildi ama bölgede aktifti… Şu anda hayatta değildir.

Afanya’dan da birkaç kişinin bu “kayıplar”ın hem gömülmesinde, hem de gömüldükleri yerlerden çıkarılmasında rol almış oldukları anlatılmaktadır. Bunlar da hayatta değildir – sanırım aralarından bir tek kişi hayattadır ve galiba yatalak falandır.

Bu ekiptekiler, zamanında meşhur Tremeşeli’nin ekibinden insanlardı…

Bu ekipte bulunan ve öldürme, gömme ve boşaltma olaylarında yer alanlardan bir tanesi,  “kayıp” Kıbrıslırumlar’ın bir kısmını Afanya’daki antik kilisenin dışında duvara dizdiklerini ve onları orada öldürdüklerini, aralarından bir Kıbrıslırum’un “Önce beni, sonra oğlumu vur” diye yalvardığını ama kendisinin önce adamın oğlunu vurduğunu, sonra babasını vurduğunu anlatarak kahvehanelerde övünürdü…”

 


BASINDAN GÜNCEL…

 

Kosova Başbakanı savaş suçlusunu kendine “siyasi danışman” atayınca, tepkilere yol açtı…

Kosova Başbakanı Ramuş Haradinaj, savaş suçları nedeniyle mahkum edilmiş bulunan, Kosova Kurtuluş Ordusu komutanlarından Süleyman Selimi’yi kendine “siyasi danışman” olarak atayınca, tepkilere neden oldu.

Kosova ve Sırbistan’daki İnsan Hakları İçin Gençlik İnsiyatifi yaptığı açıklamada, “Süleyman Selimi’nin Kosova Başbakanı tarafından danışman olarak atanmasının yanlış olduğunu çünkü savaş suçları işlemesi nedeniyle Selimi’nin mahkemede mahkum edilmiş olduğunu” hatırlattı.

Açıklamada “Savaş suçu işlemiş olan insanların Kosova devlet kurumlarında yeri yoktur. Selimi’nin siyasi danışman olarak atanması kararı, hükümetin adalete, uzlaşmaya ve barışa yönelik ciddiyetsizliğini ve bunlara bağlı hissetmiyor oluşunu göstermektedir” dendi.

Kosova Başbakanı’na “siyasi danışman” olarak atanmış bulunan Süleyman Selimi, 1998-99 yıllarındaki savaşta Sırp sivillere karşı işlemiş olduğu savaş suçları nedeniyle yedi sene hapse mahkum olmuştu. Beş sene süreyle hapiste bulunan Selimi, 25 Ocak 2019’da şartlı tahliyeyle serbest bırakılmıştı. Ve hemen ardından geçen hafta içerisinde Kosova Başbakanı’na “siyasi danışman” olarak atanmıştı.

Skenderaj/Srbika belediyesine bağlı Selimi Likovc/Likovac köyünde bir Kosova Kurtuluş Ordusu’na ait bir tutuklama merkezinde sivil bir tutukluya işkence yapmaktan mahkum edilmişti. Mitrovica Mahkemesi, Mayıs 2015’te Selimi’yi sekiz sene hapislik cezasına mahkum etmişti. Selimi, Priştina’da mahkemede bu karara itiraz etmiş ve bunun üzerine Ekim 2016’da cezası yedi yıla düşürülmüştü. Şartlı tahliyeyle salıverilen Selimi’nin Ekim 2020 tarihine kadar gözlenmesi öngörülüyor. Selimi’nin önümüzdeki günlerde Lahey Özel Savcılık Dairesi tarafından da sorgulanması bekleniyor. Bu soruşturma dairesi, savaş suçlarını ve savaş sonrası işlenmiş benzer suçları soruşturuyor.

(Balkan Insight – 6.2.2019 – Derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).

 


“Toplama kampına ızgara müzesi projesi, tepkiler üzerine iptal edildi…”

Almanya’nın doğu eyaletlerinden Thüringen’de ızgara sosis ‘Bratwurst’a adanmış bir müze var. O müzeyi başka bir yere taşımaya karar verdiler. Ama müzeye yeni mekan diye seçtikleri yerleşke, 55 bin kişinin fırınlarda, gaz odalarında soykırıma uğradığı Buchenwald toplama kampına bağlı zorunlu çalışma kampıydı. Nazi tutsağı Polonyalı ve Macar Yahudi kadınlarının köle işçi olarak çalıştırıldığı bir zulüm kampı… Zorla çalıştırılan insanların açlıktan öldüğü bir mekânda, sosisi yüceltmeye tepki büyük ve proje iptal.

Madımak Oteli’nin girişine kebapçı dükkanı açmak neyse, bu da öyle bir şeydi… O kebapçı, tepkiler üzerine kapatıldı. Almanya’da toplama kampına Bratwurst Müzesi projesi de hayata geçmeden, yattı.

Izgara ya da mangal ateşinde pişen sosis olarak Bratwurst’un tarih ve kültürüne, dünden bugüne imalat serüvenine adanmış müze, doğudaki yeni eyaletlerden Thüringen’in Holzhausen kentinde. Müzenin daha büyük bir alana taşınmasına karar veriliyor ve Mühlhausen kentinde, şu an özel mülkiyette olan büyük bir tesis seçiliyor. Fakat o tesisin, Buchenwald Nazi toplama kampına bağlı alt kamplardan biri olduğu ortaya çıkıyor…

Buchenwald toplama kampına bağlı 139 alt kamp bulunuyordu, bunlardan biri de yaklaşık 60 kilometre mesafede Mühlhausen’deki zorunlu çalışma kampıydı. 1944’te Polonya ve Macaristan’da tutsak edilen 700 Yahudi kadını altı ay süreyle bu B-Kampı’nda alt tutulmuş ve yakındaki silah fabrikasında köle işçi olarak çalıştırılmıştı.

Ve Mühlhausen Kent Konseyi geçen hafta oybirliğiyle bir karar aldı. Holzhausen’deki Bratwurst Müzesi bu yerleşkeye taşınacaktı. Haberin duyulmasıyla tam bir infial yaşandı. Bir zamanlar açlıktan kırılan insanların kaldığı yerde sosis yüceltilecek; barakalardan boşalan arazide ızgara partileri yapılacaktı. Yahudi Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster, “Turistik eğlence adına tarihi böyle duyarsızca unutmak kabul edilemez. Müze için başka yer bulunsun” diye tepki gösterirken, müzeye katkıda bulunan Bratwurst Dostları Derneği, “Şok geçirdik. Mekanın korkunç tarihi geçmişinden haberimiz yoktu” dedi. Ardından siyaset devreye girdi. Eyaletteki Sosyal Demokrat Parti, Yeşiller ve Sol Parti temsilcileri, bu tür mekanlarda sadece yok edilen Yahudi hayatına dair anıların yaşatabileceğine dair ortak açıklama yayınladılar.

Oysa B-Kampı’nın bulunduğu arazinin sahibi Jan Kratochwil ile imzalar atılmış, “2020’de Mühlhausen’de açılıyoruz” tanıtım videosu bile yayınlanmıştı.

Yoğun tepkiler üzerine, Thüringen eyaletinin Sol Partili Kültür Bakanı ve antisemitizmle mücadele sorumlusu Benjamin Immanuel Hoff ve Mühlhausen’in SPD’li Belediye Başkanı Johannes Bruns alarma geçti. İki yetkili, “Nazilerin toplama kampları ve insanlık dışı çalışma kampı sisteminde çekilen acılara dair hiçbir şüphe yok” şeklinde açıklama yaptılar. Dpa’nın haberine göre, zorunlu çalışma kampını oybirliğiyle sosis müzesi yapmaya karar veren kent konseyi de çark etme eğiliminde, yeni bir yer arayışına girdi bile.

2008’de araziyi satın alan özel yatırımcı Jan Kratochwil’in 2015’te yerleşkeyi turizme açmak üzere kent konseyine bir plan sunduğu, mekanın tarihi anlamı nedeniyle itirazlar olduğu belirtiliyor. O dönemde mülk sahibi, “Tarihi önemini dikkate alacağız” diye güvence verdiği halde plan hayata geçirilmemiş. Şimdi de top arabasına kondurulmuş devasa sosis maketiyle hayli kitsch görünen, imalata ve pişirmeye dair nesneleriyle bile fırınları, deney aletleriyle kampları hatırlatan müzenin taşınması projesi suya düştü. Çünkü orada, tarihi unutmamak için sadece acıları anlatmaktan başka çare yok.

(AVLAREMOZ - Kaynak: HaberTürk, Ayşe Özek Karasu – 6.2.2019)

 

 

Bu yazı toplam 1951 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar