Artık Diploma Yetmiyor
Geçtiğimiz hafta sonu Kolej Giriş Sınavı yapıldı. Önümüzdeki hafta sonu da Üniversite Giriş Sınavı YKS var. Yani, pandemi dolayısıyla okulları kapatmış olmamıza rağmen diploma sahibi olmak için sınavları yapmaktan geri duramıyoruz…
Oysa, yaşayan en büyük dâhilerden birisi olan Howard Gardner, “artık diplomanın yeterli olduğu bir meslek kalmadığını biliyorum” diyor.
Harvard ve Boston üniversitelerinde psikoloji profesörü olan Howard Gardner, kâğıt üzerinde ölçülen (IQ-testine) tek zekâ tipine karşı çıkarak insanların çok başarılı olduğu değişik alanlar bulunduğunu ve bu alanlarda zekâya dayalı büyük beceriler gösterebildiğini izah eden “Çoklu Zekâ” (Multiple Intelligence) kuramının sahibi.
Howard Gardner ile 2009 yılında bir seminer için geldiği Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde tanışma fırsatı bulanlardanım. Onu dinlemek, zihinlerdeki sorularımıza onun ağzından yanıt bulmak bambaşka bir deneyimdi. İşte o seminerde katılımcılardan birisinin sorusu şuydu:
- Değerli profesör, zeka bize atalarımızdan mı geçiyor yoksa biz zeki olmayı öğrenebilir miyiz?
Gardner’in yanıtı katılımcıları önce tebessüm ettirse de sonrasında ciddi bir zihinsel muhasebeye yöneltti:
- Evet, zeki olmak istiyorsanız anne-babanızı iyi seçmelisiniz. Elbette ki bu seçimin size ait olmadığını biliyorum... O halde eğitim sisteminizi iyi seçmelisiniz. Çünkü zeka, nasıl bir eğitim ekolojisinde eğitim aldığınızla çok yakından ilgilidir…
Artık diplomanın yeterli olduğu bir meslek kalmadığını konusuna dönecek olursak… Evet durum tam da yukarıdaki cümlede ifade edildiği gibi: Diploma hiçbir şeye yetmediği gibi diploma sahibi olmak da hiçbir şeyin garantisi değil artık… Bugünün gençleri, geleceğe giden yolda bir üniversite diplomasının işe yarayacağına ve diploma sahibi olmanın kendilerine saygın bir yaşam sunacak bir işi garanti edeceğine inanmıyorlar… İnanmamalılar da zaten…
Çünkü diploma almak için girdiğimiz sınavlar, bugün ihtiyaç duyduğumuz birçok şeyi ölçemiyor. İşte kağıt üzerindeki sınavların ölçemedikleri:
- Merak, coşku, cesaret,
- Liderlik, yaratıcılık, motivasyon,
- Öz saygı, öz disiplin, öz güven,
- Yurttaşlık bilinci, tevazu, şefkat,
- Güvenirlik, inandırıcılık, esneklik,
- Büyük resmi görebilmek, estetik değerler ve daha bir çok şey…
Peki, Ne Yapmalıyız?
Ne yazık ki eğitim sistemimiz 19. Yüzyıl kafasına göre şekillenmiş durumda. 19. Yüzyılda kalması gereken ama her nedense hâlâ karşımızda duran, insanları “zeki” ve “zeki olmayan” diye sınıflandıran bu anlayış, ayrıcalıklı okullara, dershanelere gidin özel dersler alın, “zeki öğrenciler” grubunda yer alın ve “beyaz yakalı” olun. Aksi halde “ellerini ve beden güçlerini” kullanan “mavi yakalılardan” olursunuz baskısı yaratmaya devam ediyor.
Bu talihsiz yaklaşım nedeniyle; ya birçok nitelikli insan “zeki olmayan” sınıfına sokularak ziyan edildi ya da sırf iyi bir meslek sahibi olacak diye sevmedikleri, ilgilenmedikleri alanlarda eğitim alarak diplomalı işsizler ordusuna katıldı… Okullarımız bugünün koşullarda bile işlevlerini yitirmişken, gelecekle ilgili çok daha derin sıkıntılar yaşayacağımızın sinyallerini veriyor…
Oysa Dünya değişiyor: daha çok otomasyon, daha çok küreselleşme, daha farklı demografik değişimler, daha farklı çalışma mekanları her geçen gün artıyor… Küreselleşme, çok kültürlü toplum yapıları, iletişim teknolojilerinde yaşanan değişim ve gelişmeler, çok kanallı bilgi akışı, bilginin hızlı transferi, bireysel farklılıklara dayalı eğitim anlayışı, çevre bilincinin artması, demokratik bir toplumun oluşması için yurttaşların sahip olması gereken nitelikler, insan hakları ve çocuk hakları 21. yüzyılın öne çıkan konuları olarak belirtilebilir...
Ne var ki eğitim sistemimiz bunlardan çok uzakta…O halde yapılması gereken en önemli şey; eğitim sistemini, 21. Yüzyıl becerilerine sahip insanı yetiştirecek bir yapıya dönüştürmek olmalıdır. Ancak her şeyden önce üst kademe eğitim yöneticilerinin bu becerilerden haberdar olması ve gerekliliğinin önemini içselleştirmesi gerekmektedir.
Buraya Dikkat
Çoklu Zeka Kuramı ve Howard Gardner
Tek bir zekâ olduğuna dair geleneksel kuramı şiddetle eleştiren Gardner ilk kez 1983 yılında her bireyin birbirinden farklı pek çok zekâsının olduğu ve bunların her birinin kendine özgü bir biçimde geliştiği ve çalıştığı tezini ortaya atmıştır. Kuramının yer aldığı “Zihnin Çerçeveleri” adlı kitabı devrim yarattı.
Gardner'in ilk araştırmalarında yedi adet zeka tespit edilmiştir. Bunlar sözel-dilsel zeka, mantıksal-matematiksel zeka, bedensel-kinestetik zeka, görsel-uzamsal zeka, müziksel-ritmik zeka, kişilerarası sosyal zeka ve içsel zekadır. Daha sonra sekizinci zeka olan doğacı zeka da bunlara eklenmiştir. Dokuzuncu zeka olarak öne çıkardığı varoluşsal zeka ise Gardner’in bu anlamdaki son çalışmalarındandır.