“Artık KIB-TEK yok, AKSA var”
Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Üner Kutalmış, Türkiye'den kabloyla elektrik konusunda fizibiliteyi AKSA’nın yapacağını öğrendiklerini söyledi,”Artık KIB-TEK değil, AKSA olacak; KIB-TEK yok, AKSA var” dedi.
Ödül Aşık ÜLKER
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Başkanı Üner Kutalmış, Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun kendilerine, kabloyla elektrik konusunda fizibiliteyi AKSA’nın çalışacağını söylediğini kaydederek, “Düşünün, bir özel firma ile anlaştınız, ondan alım yapıyorsunuz ve sözleşmesine kabloyla elektriğin fizibilitesinin yapılmasını ekliyorsunuz. Neden? Önce fizibiliteyi yapacak, sonra da projeyi... Artık KIB-TEK değil, AKSA olacak, KIB-TEK yok, AKSA var” diye konuştu.
Kutalmış, KIB-TEK ile AKSA arasında imzalanan 15 yıllık sözleşmeyi görmediklerini de belirterek, yeni anlaşmada 8.5 milyon kilowatt/saatin üzerinde bir alım garantisi olduğuna dair duyum aldıklarını söyledi.
Bakanlar Kurulu kararı ile KIB-TEK Yönetim Kurulu’na %49’a kadar özelleştirme yetkisi verildiğine ancak ihtiyaç durumunda %49’un üzerine çıkabilme esnekliğinin de yaratıldığına dikkat çeken Kutalmış, “O noktadan itibaren %49 anlamını yitiriyor, yani yetkilendirmede ve özelleştirmede limit yok. Özelleştirmenin belli bir oranın üstüne çıkmaması ve kamunun devreden çekilmemesi gerekir” dedi.
Üner Kutalmış şu ifadeleri kullandı:
“AKSA ile sözleşmenin bitmek üzere olduğunu, ihale sürecinin ve uygulanmasının en az üç yıl istediğini söyledik. ‘Sözleşmede, aynı şartlarda üç yıl uzatma imkanı varken, bu yapılsın, bu arada Enerji Üst Kurulu kurulsun, liyakat sistemiyle atamalar yapılsın, iş bilen insanlar dünyadaki enerji politikalarını göz önünde bulundurarak, teknolojileri araştırarak ihale şartnamesi hazırlasın, hangi yönde yatırım yapmak gerektiği belirlesin’ dedik. Yapılmadı, beklendi. Ama bu bekleme, iyi niyetli bir bekleme değil, burada teslimiyetçi bir zihniyet var.”
“Özelleştirmede limit yok”
Soru: Yıllardır, AKSA’nın adanın kuzeyindeki varlığı tartışılıyor. AKSA ile KIB-TEK arasındaki geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız bir sözleşme imzalandı ve tüm tepkilere rağmen Kamu İhale Yasası’nda yapılan değişiklik sayesinde sözleşme 15 yıllık yapılabildi. AKSA 15 yıl daha burada olacak. Bunun anlamı nedir?
Kutalmış: Sözleşmenin süresinden öte, sunulan imkan çok önemlidir. Sözleşmenin içeriğini bilmiyoruz ama konuya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, KIB-TEK Yönetim Kurulu’na yapabileceği sözleşme konusunda bir çerçeve çiziyor. “%49’a kadar özelleştirme yapabilirsin” diyor ancak aynı kararda bu nokta sulandırılıp, ihtiyaç durumunda %49’un üzerinde enerji alma yetkisi de veriyor. O noktadan itibaren %49 anlamını yitiriyor, yani yetkilendirmede ve özelleştirmede limit yok. Özelleştirmenin belli bir oranın üstüne çıkmaması ve kamunun devreden çekilmemesi gerekir.
“Bekleme, iyi niyetli bir bekleme değil”
Yıllardır KIB-TEK’e yatırım yapılmıyor, ihaleye çıkılmıyor ve “KIB-TEK iş bilmez”, “KIB-TEK iş yapamaz”, “Beceremez, özelleştirelim gitsin” deniyor, mantık bu. EMO olarak, yetkilileri, siyasileri “AKSA ile sözleşme bitiyor, hazırlığımızı yaptık mı?” diye defalarca uyardık. El-Sen defalarca eylem yaptı, bunu talep etti. Bakanlarla görüşmelerimizde durumu anlattık, hiç bir şey yapılmadı. Olgun Amcaoğlu, Ekonomi ve Enerji Bakanı olduğu zaman kendisini ziyaret ettiğimizde, AKSA ile sözleşmenin bitmek üzere olduğunu, ihale sürecinin ve uygulanmasının en az üç yıl istediğini söyledik. “Sözleşmede, aynı şartlarda üç yıl uzatma imkanı varken, bu yapılsın, bu arada Enerji Üst Kurulu kurulsun, liyakat sistemiyle atamalar yapılsın, iş bilen insanlar dünyadaki enerji politikalarını göz önünde bulundurarak, teknolojileri araştırarak ihale şartnamesi hazırlasın, hangi yönde yatırım yapmak gerektiği belirlesin” dedik. Yapılmadı, beklendi. Ama bu bekleme, iyi niyetli bir bekleme değil, burada teslimiyetçi bir zihniyet var.
Mevcut yapıda, AKSA’dan 1 megawatt için 7 milyon kilowatt/saatlik bir alım garantisi söz konusudur. Yeni anlaşmayla bunun 8.5 milyon kilowatt/saatin üzerinde bir alım garantisi olacağı duyumunu aldık. Alım garantilerini yükselttiğiniz, bahar aylarında üretimi en üst düzeyde olan güneş enerjisi santralleri kontrolsüz şekilde kurulduğu sürece, bahar aylarında Teknecik’i kapatacaksınız demektir.
“Enterkonnektenin şebekeye faydası muazzam ama şartlar önemli”
Soru: Kabloyla elektrik konusu da yıllardır konuşuluyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Başbakan Ünal Üstel, kablo ile elektrik projesine ilişkin geçtiğimiz günlerde mutabakat metni imzaladı ve bu da resmi gazetede yayınlandı. Kabloyla elektrik ne getirir, ne götürür? Avrupa Elektrik İletim Sistemi İşletmecileri Ağı (ENTSO-E) engeli aşıldı mı?
Kutalmış: ENTSO-E konusunda kesin bir bilgi yok, sorsanız bakanlar da bilmez. Bunu teknik olarak aşmanın yolları olduğu da söyleniyor, göreceğiz.
Enterkonnektenin şebekeye, teknik anlamda faydası muazzamdır. Şebeke esnekliği sağlar, ani değişimlerde dengeler, yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanmanızın önünü açar. Ama bunu ne şartlarda yaptığınız önemlidir. Anlaşma modeli nedir? Alım garantileri hangi koşullarda olacak? Yapacağınız yenilenebilir enerji santrallerinden üretilecek elektrik enerjisi fazlalığını satmanıza imkan sağlayacak mı? Bunların iyi çalışılması, işin ehli insanlar tarafından ülke ve toplum menfaatini düşünecek profesyonel teknik insanlar tarafından yapılması şarttır.
“Fizibilite daha önce yapıldı”
Soru: Fizibilite çalışmasının bir yıl süreceği söyleniyor.
Kutalmış: Yapılan açıklamalara, bu işlerden hiç anlamayan sade bir vatandaş olarak bile baktığınızda, samimi olunmadığını görürsünüz. Fizibilite çalışmaları, iki devlet tarafından, daha önce yapıldı.
Deniz derinliği, mesafenin kısa olması avantajdır. Bu projenin yapılması mümkündür. Ancak, kabloyla elektrik konusundaki sözleşmenin zamanlaması dikkat çekici, AKSA ile 15 yıllık sözleşme yapılması konusunun bastırılması için bu açıklamanın yapıldığını düşünüyorum. Bence halkın, “AKSA ile sözleşme yapıldı ama kabloya geçilecek” şeklinde düşünmesinin sağlanması amaçlanıyor. Enerji bakanlarının değişmesi, KIB-TEK’in enerji bakanlığından alınıp, maliye bakanlığına verilmesi ve sonra başbakanlık altına alınmasının nedeni, AKSA ile sözleşmenin imzalanamamasıydı. Aynen KIB-TEK yönetim kurulları sürekli değişmesi gibi, doğrudan alımı imzalama konusunda korku vardı çünkü yasa bunu imzalama yetkisi vermiyordu, “imzalayacak birileri gelsin” diyerek elektrik konusu uzman olmayan kişilerin ellerine bırakıldı.
“Güneyle enterekonnekte bağlantı olmasaydı...”
Soru: Kıbrıs’ın güneyiyle bir enterkonnekte bağlantı halihazırda vardır. Bunun ne gibi faydaları var?
Kutalmış: Bugün güneyle enterekonnekte bağlantı olmasaydı, her gün 12-15 saatlik elektrik kesintileri yaşayacaktık ve çözümü olmayacaktı. Kurulu gücünüzün devre dışı olması durumunda, devreye sokacak hazır gücünüz olması gerekir. Enterkonnekte bunu sağlar. Frekansın dalgalanmasının önüne geçer. Yükselmeler, düşüşler santrallerin devre dışı kalmasına neden olabilir, bunun önüne geçebilmek için teknik olarak enterkonnekte çok güzel bir çözümdür.
“Güneyle bağlantı kesilebilir”
Soru: Kıbrıs’ın güneyi de, enterkonnekte konusunda başka ülkelerle girişimler yapıyor. Bunu olması durumunda, kuzeyle bağlantı, ENTSO-E kuralları gereği kesilebilir mi?
Kutalmış: Kesilebilir. Güney ciddi anlaşmalar yapıyor, biz uluslararası görüşmeler yapıp, bundan yararlanmak için talepte bulunduk mu? Ekonomi ve Enerji Bakanlığı bu konuda adım attıklarını ve EuroAsia projesinin hayata geçmesi durumunda, güneyle bağlantının devamı konusunda garanti verilmediğini söyledi. Her an, güneyle bağlantımızı kaybedebiliriz. İster güneyle, ister Türkiye ile, isterse başka bir ülkeyle enterkonnekte bağlantının kopması durumunda, kendimize yetecek kurulu santralimiz olmak durumundadır. Bizim yedeğimiz dahi yoktur. Bir makinamız arızalandığında bile sıkıntı oluyor. Şu anda güneyden ciddi bir alım var.
“Tüketim üretimin üstündedir, açık güneyden alınan elektrikle kapatılmaya çalışılıyor”
Biz bunun hesabını yaptık, Ekonomi ve Enerji Bakanı’na da söyledik, ki kendisi de bunu biliyor zaten. Kesintiler iki senedir devam ediyor, EMO olarak defalarca verileri ortaya koyduk ve uyardık. Şu anda, AKSA ile birlikte, 450 megawattlık kurulu gücümüz vardır. Arızalı cihazları ve bazı cihazların veriminin düşmüş olmasını dikkate almadan, hepsinin tam kapasite çalışması durumunda, kurulu güç 450 megawatttır. Tüketim her yıl %5 artıyor. Sonuç olarak, tüketim üretimin üstündedir, aradaki açık da güneyden alınan elektrikle kapatılmaya çalışılıyor.
“Daha ucuz ve daha temiz enerji sağlama imkanı varken, neden özel bir şirkete geri dönüşü olmayacak paralar ödenecek?”
Soru: KIB-TEK’in üretimi, AKSA’nın varlığı ve bir de kablo ile elektrik gelirse, bunun elektrik fiyatlarına etkisi ne olur?
Kutalmış: Halihazırda KIB-TEK daha ucuz üretiyor, gerekli yatırımlar yapılsa daha da ucuza üretebilir. Ödenen kira bedelleri ve yakıt bedelleri toplamına bakıldığında AKSA’dan yaklaşık 4.5 cent daha pahalı enerji satın alındığı görülüyor. Halihazırda, yıllık 700 milyon kWs alım garantisini 1500 milyon kWs’a, aynı şartlar korunarak, çıkarmanın topluma nasıl bir fayda sağlayacağını sorgulamak gerekir. Her yıl fazladan ödenecek milyon dolarlarla kendi yatırımımızı yapamaz mıydık? Topluma, kendi parasıyla kendisine ait olacak yatırımı yaparak daha ucuz ve daha temiz enerji sağlama imkanı varken, neden özel bir şirkete geri dönüşü olmayacak paralar ödenecek?
“İzinlendirilmiş ve kurulumu tamamlanan solar sistemler kapasitenin üzerinde”
Soru: KIB-TEK’in üretimi, AKSA ve şimdi de kabloyla elektrik. Tüm bunların olduğu bir denklemde, alım garantisi verilmesi durumunda, güneş enerjisi konusunda ne gibi gelişmeler olabilir?
Kutalmış: Kapasite artırımıyla birlikte, güneş enerjisi kapasitesinde de doğal olarak artma imkanı oluşur. Ancak izinlendirilmiş ve kurulumu tamamlanan solar sistemler kapasitenin üzerine çıkmıştır. Birçok yerde ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. İzinlendirilmiş fakat kurulumu yapılmayan sistemler de düşünüldüğünde, ihtiyaç duyulan santral yatırımları yapılsa dahi bu sistemlerin önünü açmayacaktır. An itibarıyla, bahar aylarındaki enerji talebi, gün ışığı mevcut iken hayata geçirilmiş solar sistemler tarafından karşılanabilecek seviyededir. Bu sebeple Teknecik’te üretim duruyor. Ancak gece olduğu zaman solar sistemler devre dışı kaldığında, talebe cevap vermek adına saatler önce çalıştırılmak zorunda olan santraller verimsiz kullanılmak zorunda kalıyor. Hal böyle iken, bir de AKSA ile yapılan alım garantili anlaşma düşünüldüğünde, ihtiyaç olmayan enerji için ödenen rakamlar akla geliyor. Şu anki yapının çalışabiliyor olması güney ile olan enterkonnekte bağlantıdır. Bu bize şebeke esnekliği sağlıyor.
Soru: Güneş panellerinin devre dışı bırakılması söz konusu olur mu?
Kutalmış: 20 yıllık mahsuplaşma izninin yanında, KIB-TEK’e “şebekeye zarar verdiği noktada sistem dışına alma” yetkisi vardır. Kullanıcılar, mevcut yatırımlarını, bazı değişikliklerle değerlendirme yoluna gidebilirler ancak akülü sistemlerle alakalı da iyi bir tüzük çalışması yoktur.
“KIB-TEK dibi gördü”
Soru: AKSA’ya olan borcun kapatılması için, KIBTEK sürekli borçlandırılıyor. Borç büyüyor, yatırım yapılmıyor. Bu, sonun başlangıcı mı?
Kutalmış: Yıllardır, sistematik bir şekilde, KIB-TEK’te uygulanan bir politika var. Bu, Erhan Arıklı döneminde tavan yapmış durumdadır. KIB-TEK dibi gördü. Doğru yönetilemeyen KIB-TEK’in borçlarını artık ödeyemez noktaya gelmesiyle, kurum borçlandırılarak daha da kötü noktaya getiriliyor. Günün sonunda, devlet borcu üstlenecek ve bu da hepimizin cebinden çıkacak.
“AKSA önce fizibiliteyi yapacak, sonra da projeyi”
Soru: Bir açıklamanızda, enterkonnekte bağlantı sürecinin de AKSA’ya devredilme ihtimalinden bahsediyorsunuz…
Kutalmış: AKSA ile sözleşmeyi görmedik ama güvenilir kaynaklardan aldığımız bilgi bu yöndedir. Açıkçası, Ekonomi ve Enerji Bakanı’nı da ziyaret ettiğimizde, fizibilite konusunu AKSA’nın çalışacağını bize söylemişti. Düşünün, bir özel firma ile anlaştınız, ondan alım yapıyorsunuz ve sözleşmesine kabloyla elektriğin fizibilitesinin yapılmasını ekliyorsunuz. Neden? Önce fizibiliteyi yapacak, sonra da projeyi... Artık KIB-TEK değil, AKSA olacak, KIB-TEK yok, AKSA var.
Biz EMO olarak defalarca çalışma yaptık, raporlar hazırladık ve hükümetlere sunduk ama kimse kaale almadı. İnancımızı yitirdik. Biz, yapılacak çalışmalara teknik anlamda destek vermeye, birlikte çalışmaya her zaman hazırız ama siyasiler raporlarımızı hiç kaale almadı, almıyor.