Taçoy’a göre “Toplumlar arası görüşmeler sona erdi”
Dışişleri Bakanı Hasan Taçoy, Crans Montana’dan sonra “artık toplumlar arası görüşmelerin sona erdiğini, Kıbrıs Türk tarafının artık devletten devlete şeklinde yapılacak görüşmelere açık olduğunu” ifade etti.
Dışişleri Bakanı Hasan Taçoy, Crans Montana’dan sonra “artık toplumlar arası görüşmelerin sona erdiğini” iddia etti, Kıbrıs Türk tarafının artık devletten devlete şeklinde yapılacak görüşmelere açık olduğunu” belirtti.
Bu dönemdeki politikalarının “egemen eşitlik, eşit uluslararası temsiliyet” üzerine inşa edildiğini dile getiren Taçoy, bunun uluslararası kamuoyu tarafından kabul görmesiyle ancak bir görüşme çerçevesi kurulabileceğini belirtti.
Taçoy Kıbrıslı Rumlarla “iki komşu ülke” olarak güven yaratıcı önlemleri konuşup ve güven artırıcı faaliyetlerde bulunabileceklerini; su, elektrik entegrasyonu konularını ele alabileceklerini, adadaki yaşam koşullarını düzeltebilecek, ülke için faydalı olacak adımlar atabileceklerini ifade etti.
Güven yaratıcı faaliyetlerin karşılıklı anlayış içerisinde mutlaka olması gerektiğin vurgulayan Taçoy, Kıbrıs Türk tarafının doğal gazdan kaynaklı haklarıyla elektrik, su konularının da bu kapsamda konuşulabileceğini söyledi.
Taçoy, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirinin sorularını yanıtladı.
“Dışişleri Bakanlığı benim için sevindirici bir sürpriz oldu”
Dışişleri Bakanlığı’na atanmanın kendisi için sevindirici bir sürpriz olduğunu kaydeden Taçoy, Başbakan’ın bir önceki kabineyi kurarken kendisi için Dışişleri Bakanlığı’nı düşündüğünü söylediğini ancak bu sefer bu görevin başkasına verileceğinin konuşulduğunu anlattı. Taçoy, son dakika bu ulvi görevi kendisine layık gördüğü için Başbakan Faiz Sucuoğlu’na teşekkür etti.
Dışişleri Bakanlığı’nın hep hayal ettiği bir görev olduğunu belirten Taçoy, bu görevi alırken çok heyecanlandığını vurguladı.
“Tüm dünyanın buna göz yummasını bekliyorlar”
Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm haklarını tek başına kullandığını ve haksız şekilde AB üyesi kabul edilmelerinde olduğu gibi tüm dünyanın buna göz yummasını beklediğini ifade eden Taçoy, şöyle konuştu:
“1974’te Türkiye’nin adayı işgal ettiğinden bahsederler, şundan da bahsetsinler. Nikos Sampson cuntanın adamıydı ve bir darbe gerçekleştirdi. Adayı Yunanistan’a bağladı, adayı Yunanistan’a bağlarken Batı Trakya Türkleri gibi olmamamız için Türkiye bir müdahale gerçekleştirdi. Yunanistan’ın burada darbe yapma hakkı varken, Türkiye’nin bir garantör olarak buraya müdahale etme hakkı yok mu? Annan Planı dönemine kadar birçok tartışma ve sorgulama yaşadık. Annan Planı döneminde Papadopulos’ın ‘Devlet aldım devleti topluma çevirmem’ şeklinde bir sözü vardı. Biz de mütekabiliyet yasası gereği aynı şeyi ortaya koyuyoruz ve diyoruz ki biz toplum değiliz, bir devletiz, bir otoriteyiz, bizim de kendimize göre anayasamız kurallarımız mevcuttur. Bunu net şekilde ortaya koyuyoruz.”
14 Şubat belgesinde egemen eşitlik noktasındaki haklarının savunulmasında yeni politikaların haritasının çizildiğini ifade eden Taçoy, geçmişte yaşananların gelecek için kendilerine işaret olduğunu; egemen eşitlik, eşit uluslararası temsiliyet olmadan herhangi bir görüşme olmayacağını vurguladı.
“Maraş artık bir pazarlık konusu değil”
Dışişleri Bakanı Hasan Taçoy, Maraş açılımıyla ilgili olarak da değerlendirmelerde bulundu. Bakan Taçoy, Maraş’ın yıllarca Ercan Havalimanı’na karşılık bir koz olarak kapalı tutulduğunu, bir anlaşmada sonuca ulaşmak için Maraş’ın Kıbrıslı Rumlara verileceğinin konuşulduğunu dile getirdi ancak Kıbrıslı Rumların sadece bununla tatmin olmadığının görüldüğünü vurguladı. Taçoy, dolayısıyla Maraş’ın artık bir pazarlık konusu olmadığını savundu.
Kıbrıslı Rumlar elinde bulundurduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin avantajlarını hiçbir şekilde Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemediğini, bundan dolayı bazı şeylerin artık farklı olması gerektiğini kaydeden Taçoy, artık bunu göstermenin zamanının geldiğini kaydetti.
Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuru çağrısı…
Maraş’ın gerçek anlamıyla vakıf toprağı olduğunu, İngiliz döneminde bazı hareketlerle bu toprakların Kıbrıslı Rumlara verildiğini ve üzerlerine inşaatlar yapıldığını anlatan Taçoy, yatırım yapanlara mallarının geri verilmesi hususunda bir girişim başlatıldığını, malını geri almak isteyen Rumların “Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuruda bulunabileceğini söyledi.
Uzun yıllar, AP’de görev yaptığını, yaptığı konuşmalarda “hayalet şehir” denilen Maraş’ın bu durumunu ortadan kaldırmak için 3 şey yapılabildiğini söylediğini belirten Taçoy, bunları; “Maraş’ın tamamen yıkılarak tüm tarihi dokunun ortadan kaldırılması; Maraş’ın turistlere açılması ve demokratik davranarak eski sakinlerine Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuruda bulunmaları için çağrı yapmak, böylelikle geri almak isteyenlere otelleri iade etmek” olarak sıraladı.
Taçoy, konuşmalarında, iade istenmemesi halinde Maraş’taki otellerin yatırım yapıp otelleri işletebilecek kişilere devredilebileceğini de söylediğini belirtti ve bu söylemlerinin hala geçerliğini koruduğunu kaydetti.
Maraş’ın bir bölümünün artık açıldığını kaydeden Taçoy, Kıbrıs’ın güneyinde yaşayan ve buralarda iddia sahibi olan kişileri Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuru yapmaya davet etti.
“Maraş önerisi dejenere olmuş bir öneri”
Dışişleri Bakanı Taçoy, bir soruya karşılık Kıbrıs Rum liderliğinin Maraş’a karşılık limanlar önerisinin artık dejenere olmuş bir öneri olduğunu, benzer önerinin 2. Cumhurbaşkanı Talat döneminde de yapıldığını artık öneri olmaktan çıktığını kaydetti.
“Uluslararası örgütlerle diyalog halinde olacağım aktif-proaktif bir siyaset izleyeceğim”
Görevi süresince uluslararası örgütlerle diyalog halinde olacağı aktif-proaktif bir siyaset izleyeceğini, kaydeden Taçoy, bunu hem içe hem de dışa dönük olarak gerçekleştirmek arzusunda olduğunu söyledi.
Yeni neslin Kıbrıs meselesine ilgisini ve bilgilerini artırabilecek birçok konuda girişim yapma niyeti olduğunu söyleyen Taçoy ve spor ambargolarının kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapacaklarını, dışta KKTC’nin adını duyurabilecek birçok girişimde bulunacaklarını ve dünyadaki siyasilerle temaslarını artıracaklarını söyledi.
Dışişleri Bakanı Hasan Taçoy, KKTC’nin İslam İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi ve diğer uluslararası kuruluşlardaki haklarının daha ileriye taşınması yönünde de mücadele edeceklerini dile getirerek, neler yapabileceklerini bakanlıktaki deneyimli personelle birlikte ele alacaklarını ifade etti.
Aklında yapacak çok şey olduğunu kaydeden Taçoy, enformasyon ve tanıtma bölümlerinin web sayfalarını daha iyi imkan sağlayabilecek bir noktaya getirmek istediğini, gençler, sivil toplum örgütleri ve ilişkide oldukları diğer organizasyonlarla daha etkin siyasettin nasıl yapılabileceğini de değerlendirmek istediğini belirtti.
“Rusya-Ukrayna savaşı ekonomimizi olumsuz etkileyecek”
Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili değerlendirmesinde ise Taçoy, bunun tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye ile KKTC’yi de ekonomik olarak çok olumsuz etkileyeceğini, Ukrayna’nın en öne sıralardaki buğday üreticilerinden olduğunu, ciddi oranda orandaki petrol ve doğalgazın kaynağı olduğunu kaydetti ve arzın azalacağını, fiyatlarının yükseleceğini kaydetti.
“Akdeniz bölgesindeki bazı avantaj ve dezavantajlar …”
Siyasi olarak bu çatışmanın KKTC’yi şimdilik etkilemeyebileceğini belirten Taçoy, ancak ilerde Rusya-Türkiye ya da Rusya’nın diğer ülkelerle yapacağı pazarlıklar ve sürdürülecek siyasetin Akdeniz bölgesindeki bazı avantaj ve dezavantajlar yaratabileceğini kaydetti. Taçoy, gelişmeleri takip edip, gerektiği takdirde önlem alacaklarını da kaydetti.
Taçoy, görev süresi boyunca yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türklerle de yakından ilgilenip, onları dinleyeceğini, KKTC ile bağlarının nasıl güçlendirilebileceğini ele alacaklarını söyledi ve KKTC’nin bir parçası ve bir elçisi olduğu gerçeğiyle hareket ederek onlara verilebilecek hizmetleri ele alacaklarını kaydetti.
Haber: Özlem Güran Akkorlu / Fotoğraf: Hüseyin Sayıl (TAK)