ARTIK VALİLİKLERE TESLİM!
Bundan bir süre önce Çukurova Kalkınma Ajansı’nın burada yatırım alanları belirleyip hibe programları için projeler geliştireceğini yazmıştım.
YAGA’nın yapılan çalışmadan haberi yoktu.
Yetkililer kesin konuşmuyordu, ancak Türkiye’de y
Bundan bir süre önce Çukurova Kalkınma Ajansı’nın burada yatırım alanları belirleyip hibe programları için projeler geliştireceğini yazmıştım.
YAGA’nın yapılan çalışmadan haberi yoktu.
Yetkililer kesin konuşmuyordu, ancak Türkiye’de yerel basında çıkan haberleri biraz araştırınca doğruluğu ortadaydı.
İşte şimdi bu alanda gerekli protokol resmen imzalandı.
Çukurova Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mersin Valisi ile Başbakan İrsen Küçük attılar imzayı.
Bunda ne var diyebilirsiniz…
Başbakan’ın Vali düzeyinde imzaladığı anlaşmalara türlü örnekler de gösterebilir, hatta yatırıma ihtiyacımız olduğu bir dönemde bunu olumlu adım olarak niteleyebilirsiniz.
Artık öylesine alıştık ki çarpıklıklara…
Kısa süre sonra sesini çıkaran kimse kalmayacak. Nitekim bu anlaşmaya da kimse sesini çıkarmıyor. Oysa bizim yatırım alanlarımızı belirleyip, kendi bünyemize uygun projeler geliştirmek için kurduğumuz bir YAGA var.
YAGA bu konuda konuşmuyor, oysa aslında varlık sebebi bir anlamda bertaraf ediliyor, bu uygulamayla.
Kurulduğundan bu yana siyasetin pençesinden kurtulup beklenen özerklikte çalışamayan YAGA’nın yerine, egemenler tarafından farklı alternatifler geliştiriliyor, aslında.
Burada temel egemen TC Yardım Heyeti.
Zaten anlaşma da heyet yönlendirmesiyle oluyor. Ancak anlaşıldığı kadarıyla, buradaki yerel siyasetten bağımsız olarak kendi egemenlik alanını geliştirmek için daha aktif çalışıyor artık Yardım Heyeti.
Ve artık valiliklerin yardım heyeti üzerinden hibe verdiği bir noktada kalıyoruz bizler de.
“…Şüphesiz ki, KOBİ’lere ve özel sektöre proje kapsamında kalkınma ve gelişmelerini destekleyecek hibeler verilmesi olumlu bir gelişmedir.
Ancak sorgulanması gereken şu;
Neden Türkiye’den bölgesel bazda çalışan bir ajans aracılığı ile bu yapılıyor?
Çukurova Kalkınma Ajansı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Adana Valisi.
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mersin Valisi.
İl Genel Müdürleri ve Belediye Başkanları da yine yönetim kurulunda yer alıyor.
Aslında kendi alanında, tam da o bölgenin kalkınma programları ile ilgili söz söyleyebilecek, projeksiyonda bulunabilecek bir yönetim oluşturulmuş. Belki de başarısının temelinde bu yapı yatıyor.
Ama bu yapı, Kuzey Kıbrıs için ne kadar uygundur?
Yani burada KOBİ’lerin, çeşitli işletmelerin gelişim projeleri ile ilgili Adana Valisi ne söyleyebilir ki?
Ya da neden söylesin ki?...”
Bu satırları 17 Şubat’ta YENİDÜZEN Gazetesi’ndeki köşemde yazmıştım. Sonuçta 22 Şubat tarihli gazetelerde imzalanan protokol haberleri vardı.
Protokol uyarınca TC Yardım Heyeti, reel sektöre yönelik destek kapsamında işin mali kısmını üstlenirken, teknik kısmını da Çukurova Kalkınma Ajansı’na bırakıyor.
Bunun başlıca nedenlerinden biri, TC Yardım Heyeti’nin adanın Kuzey’indeki ayrı egemenliği.
Ama belli ki, bu egemenlik güvenle aynı paralelde gelişmiyor.
Buraya gönderilen paranın doğru alanlarda kullanılacağı, ya da projelerin uygun hazırlanacağı konusunda da bir güvensizlik olduğu ortada.
Ve Türkiye’den desteklenerek buraya gelen otelciler gibi, işçisini de peynirini, etini de geldiği yerden getiriyor, artık yardım heyeti.
Buradaki insan kaynaklarını ve ajansları kullanmak yerine, kendi adamıyla devam ediyor yola.
Bu güvensizliğin doğruluğuna, buradaki muhatapları cevap verecek ya da suskun kalmaya devam ederek, sessizce onaylayacak.
Ancak, kendi ihtiyaçlarımız için söz söyleyemeyecek bir duruma gelmiş haldeyiz. Konuşmuyor, itiraz etmiyor ve kolay kabulleniyoruz.
Bu son örnekte de doğrudan ilgililerin konuşacağını düşünmüyorum. Sonuçta beklenen kaynak geldikten sonra şeklinin çok da önemli olmadığı düşüncesini yıllardır hep birlikte yaşıyoruz.
Bu anlayışla kurulan Yardım heyeti, bu anlayışla gelişirken artık Türkiye’nin valilikleri belirleyecek önceliklerimizi.
Umarım en azından siyaset sahnesinde olanlar ve bu halk için siyaset yaptığını iddia edenler, kendi kendini yönetmek istediğini söyleyenler, geldiğimiz bu nokta için bir çare üretebilirler artık.
Yeterince geç kaldık!