1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Asgari Ücret Değil Sadaka!
Asgari Ücret Değil Sadaka!

Asgari Ücret Değil Sadaka!

Asgari Ücret Değil Sadaka!

A+A-

Feminist Atölye (FEMA)
[email protected]

 

Değiştirilmiş şekliyle 22/1975 sayılı Asgari Ücretler Yasası’nın 8’inci maddesi uyarınca 5 işçi, 5 işveren ve 5 de devlet temsilcisinden oluşan Asgari Ücret Komisyonu 21 Haziran günü toplandı ve1 Temmuz 2016 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan yeni asgari ücreti, Saatlik 10.58 TL, Günlük 84.65 TL, Haftalık 423.23 TL ve Aylık 1834 TL olarak belirledi. Asgari Ücrete yapılan ve adeta sadakayı andıran 104 TL’lik artış ülkemizde her geçen gün artan yoksulluk koşullarında yaşamak zorunda bırakılan işçi ve emekçilerin maruz kaldığı sömürünün daha da derinleşeceğinin göstergesi… Döviz artışı karşısında Türk lirasının sürekli değer kaybettiği, borçlanmaların döviz üzerinden yapıldığı ve yükselen hayat pahalılığı karşısında açlık sınırının net 1615 TL olduğu kuzey Kıbrıs’ta emekçi bir ailenin 1834 TL ile nasıl yaşayacağı ise belli ki işverenlerin ve hükümet yetkililerinin umurunda değil.  Özel sektörde çalışanların sigorta primlerinin doğru düzgün yatırılmaması, işçilerin ödeneksiz olarak fazla mesai yapmak zorunda kalması ve çalışma saatleri dışında da çalıştırılması, toplu iş sözleşmesi hakkını kullanamaması gibi sorunlar çığ gibi büyürken, emekçilere adeta sadaka verir gibi yapılan 104 TL’lik artışın kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz. Bekâr bir çalışanın günlük beslenme ve ulaşım giderlerinin minimum 25 TL olduğunu, evli ve çocuk sahibi bir çalışan için bu giderlerin 3 kez daha fazla olduğunu düşünürsek, devlet ve işverenlerin el birliği ile emekçilere yaşam hakkı tanımamaya karar verdiğini görürüz. Devletin ücretsiz bakım hizmetlerini hiçbir şekilde sağlamadığı bu ortamda küçük çocuk sahibi bir çalışanın özel kreşlere ödediği aylık ücret neredeyse 1 aylık asgari ücreti bulurken, sağlık ve eğitim hizmetleri sürekli özel sektöre kaydırılırken, temel tüketim ürünleri başta olmak üzere enerji ve yakıt fiyatları her geçen gün yükselirken devletin sahip olduğu kaynakları yeni müdür, özel kalem ve müsteşar atamaları için kullanan ve işçileri açlığa mahkum etmekte beis görmeyen UBP-DP hükümetini kınıyoruz.

 

-----------------------------------------


Özgürgün’e Tavsiyemizdir:
Açıklama Yapmadan Önce Bir Sade Kahve İçin

“Başbakan Özgürgün” ,  Kıbrıs’ın kuzeyinde yürütülecek gençlik projelerinin Ankara’da tasarlanmasını öngören, gençlik kampları ve spor tesislerinin işletilmesi ile uygulamaya koyulacak projelerin yürütülmesi yetkisini Türkiye Cumhuriyeti tarafından atanacak olan bürokratlara devreden TC Koordinasyon Ofisi Antlaşmasına karşı çıkan gençleri Rumcu diye niteledi. 40 yıldan fazla bir süredir kendi iradesine sahip çıkmaya çalışan, adanın yeniden birleşmesi için çaba koyan, barış kültürünü inşa etmek için uğraşan, ırkçı söylemelere karşı duran herkesi “Rumcu” diye ötekileştirmeye programlanmış bir partinin başkanı olarak Özgürgün, bu sefer de Kıbrıslı Türk gençleri hedef tahtasına koydu. Kendi ülkesinde insanca yaşamak için mücadele eden ve dışarıdan gelen dayatmalara karşı ses veren gençleri ötekileştiren Sayın Özgürgün’e hatırlatmak isteriz ki,  gençler Kıbrıs’ta din, dil, ırk, fiziksel durum, cinsiyet veya cinsel yönelim ayrımı yapmadan çoğulcu bir barış kültürü içinde yaşamaya kararlıdır. Yıllarca yürüttüğünüz düşmanlık edebiyatının toplumumuzda artık karşılığı yoktur.  Şu anda işgal ettiğiniz mevki sadece sizin gibi düşünenleri değil Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan tüm insanları ilgilendiren bir mevkidir. Temsil ettiğiniz toplum içinde  “Rumcu”- “Türkçü” diye ayrımcılık yapmak ve gençleri ötekileştirmek kabul edilebilir değildir. Size tavsiyemiz bundan sonra beyanat vermeden önce iki kere düşünmeniz ve bir sade kahve içtikten sonra demeç vermenizdir.

-----------------------------------------

Cadı Süpürgesi:
2016-2018 yılları Ekonomik Protokol, 26 kabule karşı 16 ret oyu ile kabul edildi. TC Koordinasyon Ofisi’ne onay veren miletvekilleri, şimdi de özelleştirmelerin önünü açan ekonomik protokolu vicdanı sızlamadan kabul etti. Ekonomik Protokole göre, başta Kıb-Tek olmak üzere limanlar gibi birçok kurumumuz “şu anki durumlarının işlevsiz olduğu” gerekçesi ile teker teker özel sermayeye devredilecek. Kendi kurumlarımıza sahip çıkamayan, adalıların iradesini görmezden gelen milletvekillerini bir çırpıda süpürmek istiyoruz.

----------------------------------------

Kitap Tanıtımı

Son Sömürge: Kadınlar
Maria Mies, Veronika Bennholdt-Thomsen, Claudia Von Werlhof
Kapitalizm, yalnızca emeğin sömürülmesi üzerine bina edilmemiştir; emeğin niteliğini değiştirmiş, onu kendisine tâbi kılmış, bu tâbiyet ilişkisini hoyrat bir biçimde sürekli yeniden biçimlendirmiştir de. Sadece kadın emeğinin değil, doğanın da erkek bir akıl tarafından dönüştürülmesiyle belirlenmiş bir biçimleniştir bu...Son Sömürge: Kadınlar, kapitalizmin proletaryayı nasıl yeni bir kimliğe dönüştürdüğünün de çarpıcı bir betimlemesini sunuyor; Üçüncü Dünya kadınlarının yalnızca dünya ekonomisine entegre edilmiş pasif mağdurlardan ibaret olmadığını, aynı zamanda direnişin gayet yaratıcı biçimlerini nasıl geliştirdiğini de gösteriyor.

-----------------------------------------------------

Malumat-ı Nisvan
                        

YOKSULLUĞUN ÇARESİ KADIN İSTİHDAMI
Dünya çapında kadın istihdamının yüzde 1 artması küresel GSMH'nın (Gayrı Safi Milli Hasıla)80 milyar dolar artması anlamına geliyor. Dünyada 700 sektörde faaliyet gösteren 3 bin 500 şirket , kadını güçlendirmek için el ele verdiler. Artık kabul edilmiştir ki, kalkınma, kadın olmadan olmuyor. Kadını görmezden gelerek büyümeye çalışan ülkelerin yarattığı dengesizlik ortada. Eşit ve adil dağılımın olmadığı yerde şiddet kendini gösteriyor.
Bu noktada 2013'teki G-8 Zirvesine davet edilen, BM Vakfı'nın 2030 toplantılarına “mutfak toplantıları" adını veren ve katılan G-20 Vakfı Türkiye Direktörü Barış Zafer Öner, “Kadın yüzyılı geliyor. Yeni dünya kadının ekonomiye önceliğini zorunlu kılıyor" diyor.
Çünkü ilk defa G-20 liderleri, 2025'e kadar işgücü piyasasına kadın ve erkek katılımı arasındaki uçurumu yüzde 25 oranında azaltma kararı alacak. Yani her ülke kadın ile erkeğin ekonomideki varlığı arasındaki farkı yüzde 25 azaltmayı taahhüt edecek. Fırsat eşitliği bu, atılan somut bir adım.

OCED (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü)
ÜLKELERİ İÇERİSİNDE KADIN
Ücret eşitsizliğinin en fazla olduğu ülke : Kore % 36.6
Ücret eşitsizliğinin en az olduğu ülke : Yeni Zellanda % 5.62
Türkiye: % 20.06
http://www.haber5.com/ekonomi/dunyayi-degistirecek-100-milyon-kadin-geliyor

Bu haber toplam 2909 defa okunmuştur
Gaile 375. Sayısı

Gaile 375. Sayısı