Asıl korkutucu olan kabulleniştir!
Ulusal Birlik Partisi Kurultayı’na yakın zamanda üçüncü kez “açık” müdahale yaşansa da henüz partiden herhangi bir vekil, örgüt başkanı ya da delegenin bu duruma isyan ettiğini duymadım.
(Kurultay’ın ikinci turunda yarışacak iki başkan adayı çekilmiş, seçimi farklı kazanan başkan, istifa etmişti.)
Kınamıyorlar.
Ayıplamıyorlar.
İsyan etmiyorlar.
“Müdahale”nin kendisinden bile daha tehlikeli ve asıl kaygılanmamız gereken sonuç budur…
Bu kabulleniş…
Bu kaygısızlık…
Bu korku…
Bu fırsatçılık…
Özür dilerim ama yazmak zorundayım.
BU HAYSİYETSİZLİK VE DEĞERSİZLİK.
***
Kimilerine göre bu durum “Ulusal Birlik Partisi’nin kendi iç meselesi…”
“Bırakınız gailesini UBP’ler çeksin” diyenler de var.
Bundan haz duyanlar da…
Halbuki demokrasimize, irademize, özgürlüklerimize saldırıdır bu…
Üzerini bayrakla, marşla, nutukla örtemeyeceğiniz kadar ciddi bir utançtır hepsi…
***
Bu açık müdahaleler yaşanırken, halen “demokrasi” ya da “istikrar” gibi kavramların seslendirilmesi ayrıca düşündürücüdür.
Kirletilen ne kadar kavram varsa çok daha yüksek sesle anılıyor ismi…
Kendini ele veriyor yalan…
Özgüven yitiriliyor.
Siyasete inanç çürüyor.
***
Devlet taklidi yapı itibar kaybetmekle kalmıyor yalnızca, gençlerini de kaybediyor.
Kendi kararlarınızı alamadığınız bir yerde eğreti yaşarsınız.
Üretmezsiniz.
En önemlisi de yaşadığınız topraklara aidiyetiniz zayıflar giderek.
Siyasetimiz değil yalnızca kültürümüz, tarihimiz, sosyal dokumuz tehdit altındadır ve yaşanan kayıtsızlık en acı sonuçtur.
“Demokrasimiz ayaklar altındadır” diyen özlü bir isyan göremiyorum ortada…
Bir kabulleniştir gidiyor…