Asıl olan yasalarsa, niye uymuyorsunuz?
Hükümet, yoğun bir yasa çalışması yürütüyor.
Koalisyonun büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin ağırlıklı inisiyatifi ile pek çok yasanın sil baştan ele alınarak, çağın gereklerine ve ülkenin koşullarına göre yeniden yapılandırılması var gündemde.
Ve tabii ki Anayasa’nın.
Hükümet önceliği Anayasa, Siyasi Partiler Yasası, Seçim ve Halk Oylaması Yasası ile Cumhuriyet Meclisi İç Tüzüğü’nde yapılacak değişikliklere verdi.
Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu dün konuyla ilgili çalışma yapmak üzere bir Ad Hoc komite kurulmasını onayladı.
Başta Anayasa olmak üzere önce yukarıdaki, ardından da diğer sorunlu yasalarda gerekli değişiklik ve düzenlemelerin yapılması herkesin ortak arzusu.
Ama herkesin bir diğer ortak arzusu da, yasaların uygulanması.
Ve öncelikle de, bizzat yasa yapıcı, yani devlet tarafından uygulanması.
***
Kimdir devlet?
Yasamadır, yürütmedir, yargıdır…
Cumhurbaşkanlığıdır, meclistir, hükümettir, başbakandır, bakanlar ve bakanlıklardır…
Mahkemelerdir, başsavcılıktır, sayıştaytır, ombudsmandır…
Milletvekilleridir…
Kamu kurum ve kuruluşlarıdır…
Ve devlet; Anayasa, yasalar, tüzükler ve yönetmeliklerle var olur.
Ve devlet, kendini var eden Anayasa, yasalar, tüzükler ve yönetmeliklere uygun davranmakla mükelleftir.
Nasıl ki vatandaş, bu kurallar bütününde çizilen çerçevede hareket etmek mecburiyetindeyse, çünkü var olan hukuki düzen ancak bu yolla korunabilirse, devlet de aynı şekilde hareket etmek mecburiyetindedir.
Ve hatta devletin bu yöndeki sorumluluğu, vatandaşınkinden daha da fazladır.Çünkü yasalara rağmen, yasaların hilafına uygulamalar yapan bir devletin varlığı, o devlet çatısı altında yaşayan insanlara, yasalara aykırı davranmaları için bir mazeret yaratacaktır.
Daha da önemlisi ve tehlikelisi ise bunun, vatandaşın yasalara olan güvenini sarsmasıdır.
Yasalara olan güveni sarsılan bireyler, haklarını yasalarda değil de başka yerlerde ve başka şekilde aramaya başladığı an, kaos ortamı doğmuş demektir.
Dolayısıyla devletin asli görevi, yaptığı yasalara önce ve önce kendinin uymasıdır.
Yani marifet yasa yapmakta değil, o yasaları uygulamakta ve uygulatmaktadır.
Oysa KKTC devleti, İlahiyat Koleji meselesinde, gerek Anayasayı gerekse yasaları defaten çiğnediği gibi, altına imza attığı bu ihlalle ilgili eleştirilere ve sorulara da kulaklarını tıkadı.
Mesele artık sadece İlahiyat Koleji meselesi değil maalesef.
Mesele çok daha büyük.
Ama bu işte ihmali bulunan herkes suskun.
‘Asıl olan yasalardır’ diyen siyasilerimiz, bu konuda yasaların neden ‘asıl’ olamadığını çıkıp topluma açıklamak zorundadır.