Aşk olsun, bula bula
Çok da yabancısı değilsiniz, şimdi anlatacaklarımın...
Siz varsınız...
Biz varız, işin içinde...
Ama iyisi mi, yine, kendi üzerimize almadan, hep, ‘başkalarına’ yoralım yazılanları (!)
Yok, canım!..
“Ben mi...”
“Hayatta!..”
***
En kolayı nedir, bilir misiniz?
Ve en 'ucuz'u...
Pek çok toplumsal tartışmada, krizde, sıkıntıda kendinizi 'dışarı'da tutmak...
Ve eleştirmek...
Ve akıl vermek...
Ve beğenmemek...
***
Evet evet, kendinizi ve yaşamınızı 'arındırarak' ...
Öyle uzaktan bir yerden bakarak...
Çok da yakın sularda avlanmadan, oltayı, olabildiğince ‘derinlere’ atarak...
***
Geliniz, bir de 'kendi' yaşantımıza bakalım, o uzaktan ve dışarıdan, başkalarına baktığımız yerden!
Hiç mi 'popülist' davranmıyoruz, yaşadıklarımıza karşı...
Yani 'işimize geldiği' gibi...
Hakkını mı yemedik, kimsenin?
Ayrıcalık mı talep etmedik?
Hep ürettik, hem uğraştık, hep hak ettik, öyle mi?
Kolaya hiç mi kaçmadık?
Bu 'düzen'i hiç mi kollamadık!
UTANIYOR muyuz YÜZLEŞMEYE...
“Ben mi...”
“Hayatta!..”
Yok canım, hep başkaları...
***
Hade, yine kendimizi dışarı alalım, başka bir yere...
Ve 'akıl yetiştirilelim', dilimizin ulaştığı her yere...
Eleştirelim...
Kızalım...
Köpürelim...
'Cık cık' edelim...
Dudak bükelim...
“Bak sen” diyelim!..
***
Birisi, 'biz'e laf edecek olursa yine de...
“Aşk olsun, bula bula beni mi gördün sadece” diyelim...
Ya... Aşk olsun, hepimize...