1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Aşk, tutku ve dostluğun en saf halinin yaşandığı yer; CAFE DOWN
Aşk, tutku ve dostluğun en saf halinin yaşandığı yer; CAFE DOWN

Aşk, tutku ve dostluğun en saf halinin yaşandığı yer; CAFE DOWN

Aşk, tutku ve dostluğun en saf halinin yaşandığı yer; CAFE DOWN

A+A-

Röportaj ve Gözlem: Fayka Arseven KİŞİ

Fotoğraflar: Ülviye Akın UYSAL


Cafe Down…
Mağusa’nın yeni hayatı…
Farklı ve özel bir mekan…
Öyle bildiğiniz, sıradan cafe veya restoranlara benzemiyor.
Burada sevginin en saf halini görebilirsiniz.
18 yaş üstü 28 gencin bulunduğu, hayat verdiği bir cafe burası…
Sıcak, samimi… İrfan Nadir 18 Yaş Üstü Engelli ve Rehabilitasyon Merkezi olarak hizmet vermeye başlayan yer, daha sonra KKTC Turkcell’in ana sponsorluğu ile Down Cafe’ye dönüştü.
Down sendromlu veya engelli gençlere iş imkanı sağlayan, onları hayata adapte eden bir yer haline geldi.
Şimdilerde istedikleri kadar müşterileri yok ama onlar burada inanılmaz mutlu ve keyifli…
Keşke daha merkezi bir yerde böylesi bir cafe açılsa…
Dekorasyonu biraz daha iyi olsa, daha fazla üretmelerine imkan tanınsa…
Çünkü onlar burada çok mutlu ve onların mutluluğunu anlatmaya kelimeler yetmez. Ancak gözlerindeki ışıkla yüzlerindeki gülümseme ile ne kadar saf, ne kadar mutlu ve ne kadar hayata bağlı olduklarını anlayabilirsiniz.
Biz onlarla birkaç saat geçirdik, keyiflendik, onlar bizi mutlu etmek için ellerinden gelenin ötesini sergiledi.
Bize farklı ve özel bir gün yaşattı.
KKTC Turkcell 11 Temmuz Basın Günü dolayısıyla bizi Down Cafe’ye götürmek istediğinde çok sevindim, birçok sıradan davete katılmak yerine böylesi özel davetler beni daha mutlu eder.  Bu nedenle hiç tereddüt etmeden ‘tamam, memnuniyetle gelirim’ dedim.
Ve YENiDÜZEN Web Editörü Ülviye Akın Uysal ile Mağusa’ya doğru yol aldık. Mağusa Türk Gücü Stadı’nın hemen yanıbaşındaki  Cafe Down’a gittik.
Kapıda bizi karşılayan gençlerle birlikte hemen Cafe’nin olduğu yöne doğru ilerledik. Ağaçların altında, sıcak samimi bir yer olan Down Cafe’de onlarla keyifli saatler, keyifli anlar yaşadık…


Misafirperver Turgut…


Bu sıcaklığa gençlerin sıcak tavırları da eklenince muhteşem bir görüntü ortaya çıktı. Ve ilk tanıştığımız isim Turgut (Çavuş) oldu.
Turgut, engelli bir genç ama yaşam sevincini kaybetmemiş, neşe dolu…
Bir gülüşü vardı ki sormayın ne kadar içten…
Kendisi belediye başkanı olmak istiyor.
Geçitkale Belediye Başkanlığı’na aday olma ideali var. Hatta projeleri de hazır. Gençlik Merkezi kuracak, gençleri işe alacak, iş yapmayanları işten atacak…
Gece kulüplerini de kapatacak.
Şimdiden köy köy gezip destek istiyormuş, “bana destek büyük” diyor.
Siyasetle yakından ilgili… 28 Temmuz’da yapılacak seçimi de yorumluyor, “Kesin CTP kazanır” görüşünü paylaşıyor.
Herkes ile fotoğraf çektirmeyi ihmal etmiyor, oy istemeyi de unutmuyor.

Tarih bilgisi ile şaşırttı


Adı Murat Kutlu… Down Cafe’nin en büyük üyesi 43 yaşında…
Kızlara sarılmayı seviyor. Arada sırada bu yüzden Havva hanımdan uyarı alsa da bilgisi ile kendisine hayran bırakmayı başarıyor.
Havva hanımın sorduğu her soruya kesintisiz yanıt veriyor.
Havva hanım, “Bize Kıbrıs tarihini anlat Murat” diyor.
O şakır şakır bilgi verirken, siz onu şaşkın şaşkın dinliyorsunuz.
Ayrıca sesi de güzel…
“Sen çok gençsin yavrum, hayat ümit neşe dolu, mutlu günler vaat ediyor sana yıllar ömür boyu. Ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni, doğarken ağladı insan bu son olsun bu son…” diye mırıldanıyor, bizim gözler dolu dolu onu dinliyoruz.

Osman-Zehra aşkı


Osman ve Zehra’ya ayrı bir hayran olduk. Osman 20 yaşında, Zehra 28… Ve onların bir ilişkisi var, tutkulu bir aşk yaşıyorlar. Kaçamak öpücükler kondurup, sarmaş dolaş geziyorlar.
Herkesi kendilerine hayran bırakıyorlar.
Ama onlara hayranlığımız bununla sınırlı değil tabii...
Bir de dans şov sergilediler, ohoooo, görmeniz gerekir.
Ne danstı o öyle!
Müziği kendileri buldu, dans şovlarını da kendileri hazırladı.
Danstaki yönetmen Zehra, Osman’ı yönlendiriyor, bir dans şov sergiliyorlar, herkes coşuyor.

Gaye işi bırakıp dansa eşlik ediyor…

Her hafta 3 genç cafede görevli. Hepsi çalışmak istediği için böyle bir sıralama yapılmış. Gaye de o gün bize servis yapan çalışanlardan. Biraz utangaç ama işini ciddiyetle yapmanın verdiği gururu görebilirsiniz.
Ve o da iyi bir dansçı…
Önlüğü çıkarıp kendini piste atıyor, şovunu sergiliyor.

Vur darbukacı coşalım…


Dediğim gibi biz çok farklı ve özel bir gün yaşadık, hatta 1 saat… Ama o kadar keyifliydi ki uzun süre hiç bu kadar keyif almamıştım.
Dans şov bitiyor, bu kez darbukalar çalınmaya başlanıyor.
Ahmet ve Remzi vurdukça vuruyor adeta darbukayı konuşturuyor, bir de şarkı patlatınca, herkes kopuyor, dans etmeye başlıyor.
Onlar ise keyifli anlar yaşattıkları için etraflarına gülücükler saçıyor. Onlar mutlu oldukça biz daha da keyifleniyoruz.

“İyi ki Ahmet benim çocuğum”

Ahmet’in annesi de o gün orada… Saat 13’te herkes evine gideceği için Ahmet’i de aramaya annesi ve ablası geldi. Onlar da Ahmet’in çaldığı darbuka ile coştu.
Melek gibi bir anne Ahmet’inki, eminin diğer gençlerin anneleri de öyledir.
Adı Tülay Parlan, sağlıklı bir çocuk olarak dünyaya gelmiş Ahmet, ama yaşadığı talihsiz kaza sonucu bugün engelli olarak hayatına devam ediyor.
Tülay hanıma soruyoruz, “Ahmet’in annesi olmak nasıl bir duygu”, “Muhteşem. İyi ki Ahmet benim çocuğum” diyerek, ona karşı sonsuz sevgisini ifade ediyor.
“Ahmet, çok duygusal bir çocuk. Ama çok da saygılı, herkese iyilik yapmayı seviyor. En önemlisi yaşamaya sıkı sıkıya bağlı. Ve ben Ahmet’in annesi olduğum için ayrıca gururlanıyorum” diyor.

“Bize saf olmayı öğretiyorlar”

İrfan Nadir 18 Yaş Üstü Engelli ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Havva Öztenay ayrı ayrı hepsiyle yakından ilgileniyor. Hepsinin özelliklerine göre davranıyor, konuşuyor. Kim daha kırılgan kim daha neşeli ona göre tavır sergiliyor.
Öztenay, 25 yıldır Sosyal Hizmetler Dairesi’nde çeşitli görevler yaptı. Şimdi buradan sorumlu. İlk zamanlar tereddüt etse de şimdi “İyi ki kabul etmişim bu sorumluluğu” diyor.
“Size bu gençler ne öğretti” diye soruyorum anlatıyor;
“Onların hiç nefreti yok. Kızsalar bile hemen sarılıp barışıyorlar. Rekabetleri, hırsları yok, çıkar ilişkisi ne bilmiyorlar. Bekledikleri tek şey sevgi ve eşit olmak.”
“Bu gençlere fırsat verilse, çok şey başarabilirler ama fırsat verilmesi şart” diyen Öztenay, “Biz onlara burada hayatı öğretiyoruz ama onlar bize saf olmayı öğretiyor” diyor.
Her hafta 3 gencin cafede görevli olduğunu ve bir miktar para aldıklarını söyleyen Öztenay, “Onları hayata kazandırmamız, iş imkanları sağlamamız gerekir” diye vurgu yapıyor.

Teşekkürler…

Biz farklı ve özel bir gün yaşadık, hayata farklı gözlerden bakıp, o gözlerle mutlu olabilmeyi başardık.
Bizi mutlu ettikleri için ilk önce gençlere sonsuz teşekkür ediyorum.
Ve tabii ki KKTC Turkcell’den Kurumsal İletişim Müdürü Ayhan Barış’a, ekibinden Gülten Karanfiloğlu’na ve  Buğçe Küçük’e bizim böylesi bir gün yaşamamıza imkan sağladıkları için…

Bu haber toplam 2548 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 116. Sayısı

Adres Kıbrıs 116. Sayısı