Askeri bölgede bir sivil: Elsie Slonim
Yaklaşık 50 yıl önce inşa edilmiş evinde bir başına yaşamını sürdüren Elsie’nin hayatını dinlerken rüya mı, gerçek mi ayırt etmekte zorlanıyor insan.
Nezire Gürkan
Elsie Slonim bir Yahudi. Anne, baba, tüm kökleri Yahudi. Amerika’da doğdu; babanın işleri nedeniyle Avusturya’da, Romanya’da da yaşadı. Nazi soykırımından, Yahudilere uygulanan baskılardan Amerikan vatandaşlığı sayesinde kurtuldu. Sonra bir gün gemide tanıştığı David nedeniyle yolu Kıbrıs’a düştü. Yıl 1939. O tarihten beri Kıbrıs’ta. Şimdilerde 100 yaşında, Dereboyu’ndaki askeri bölgede yaşayan tek sivil.
Yaklaşık 50 yıl önce inşa edilmiş evinde bir başına yaşamını sürdüren Elsie’nin hayatını dinlerken rüya mı, gerçek mi ayırt etmekte zorlanıyor insan. Hep gülümseyen yüzü, keyifli ve vakur tavırlarına rağmen saklayamadığı, saklama gayretine de girmediği dramatik bir hayat. İnsanı hayrete düşüren hafızasıyla, samimiyetle, “arka bahçeyi” saklamadan anlattı hayatını.
Dünya savaşına, Yahudi soykırımına tanıklık etti; yakınlarını kaybetti. Kıbrıs’tan sandalla gece yarısı Filistin’e kaçırılan Yahudiler arasında yer aldı… 1974 Harekatı’nı canlı canlı evinin önünde izledi… Limasol’da bir çiftlikte sefa içinde yaşarken, atla denize girerken; gün geldi parasız kaldı, Amerika’da bakıcılık yaptı. Üstelik 16 yıl, yaşlı bakıcılığı… Evlat acısı yaşadı… “Her şeyi gördüm; acıyı da, tutkuyu da dibine kadar tattım” diyor 100 yılı özetlerken.
“YASEMİN KOKULU EV DİYEREK İKNA ETTİ”
Elsie, 1917 New-York doğumlu. Babanın işi nedeniyle Avusturya’da, Romanya’da da yaşadı. Nazilerin Avusturya’da egemen olmasıyla, Yahudilere yönelik tacizlere dayanamadı ve liseyi yarım bıraktı. 19 yaşında evlendi. Ailesi okulu bırakmasına olduğu gibi, bu evliliğe de karşı çıktı. Bir yıl sonra boşandı ve Amerika’ya gitmek için bindiği gemide David Slonim ile tanıştı.
Yahudi bir şirket tarafından 1930’lu yılların başında Limasol’da kurulan Fasur Çiftliği’nin yöneticilerinden olan David Slonim ile 1939’da Amerika’da evlendi. Kıbrıs’a gelmesi için “çok güzel kokulu yasemin’li evde yaşayacaksın” diye ikna etmeye çalışmış Elsie’yi David. “Oysa ben kitaplara baktım Kıbrıs nerede diye, ‘yılanların yaşadığı bir ada’ yazardı” diyor…
SÖYLEDİĞİ KADAR VARDI… AMA YAHUDİLERE HUZUR YOKTU
Limasol’daki hayat David’i haklı çıkardı, çok mutlu olmuş Elsie. Ancak İkinci Dünya Savaşı yılları, Yahudilere yönelik saldırı ve tacizler adada da etkiledi onları.
“1941’de bir gece yarısı bir grup Yahudi, nereye gideceğimiz söylenmeden bir sandala bindirildik. Üstümüzdeki elbiselerle. Titreşim olacak diye konuşmamamız, havadan görülecek diye sigara içmememiz söylendi. Nereye gittiğimizi de bilmiyorduk. Dağlarından tanıdık Filistin’e götürüldüğümüzü. Meğer Almanlar adaya da gelebilir diye kaçırmış bizi İngilizler…”
David, kısa süre sonra küçük bir gemiyle kaçak yollardan Limasol’a dönmesine rağmen Elsie 3 yıl Filistin’de kalır. İki çocuğundan ilkini de orada doğurur ve savaşın sona ermesiyle tekrar adaya döner.
LEFKOŞA’DA YENİ YAŞAM
1966’da Lefkoşa’da ev yaparak buraya taşınırlar. Şu an yaşadığı ev. “En iyi bölgeydi burası. Yabancılar bu bölgede yaşardı. Kulüpler, tenis sahası, bankalar, elçilikler buradaydı” diyor, bölge seçiminin nedenini anlatırken. Evi yaparken tam donanımlı sığınak da yaparlar. Neden diye soranlara, “biz Yahudiyiz” diye yanıt vermiş her seferinde eşi David.
PARAŞÜTLER KAPI ÖNÜNE İNDİ
1974 savaşını bu evde yaşarlar. Türk askerinin paraşütlerle iniş yapmasının canlı tanıkları.
“Korktuk, sığınağa indik. Sonra kapıyı David ile birlikte açtık. Evimizden çıkmak istemediğimizi söyledik. Askerlerin yanındaki sivil giyimli kişi, babasının David’le yakınlığından dolayı tanıdı bizi ve evde kalmamıza izin verdiler. O günden beri kaldık, hiç şikâyetimiz de olmadı...”
AMERİKA’DA BAKICILIK YAPTI
O yıllar, ailenin mali sorunları başlar. Aileye mali katkı için, eşi ve 2 çocuğunu Kıbrıs’ta bırakarak çalışıp para kazanmak amacıyla Amerika’ya gider 1975’te. Önce bir Parkinson hastasına, ardından 86 yaşında yaşlı bir adama bakıcılık yapar ve arada gelip giderek tam 16 yıl bu iş sürer. “Parasızdık, çaresizdik” diyor. Para kazanıp gönderir.
“FARE GİBİ HİSSETTİM…”
Amerika’da bakıcılık yaptığı dönemde yazmaya başlar. “Küçük bir apartman dairesinde yaşlı bir adamla bir hayat. Zamanım çok, sıkıcı bir iş. Kimim, neyim, nerden geldim, nasıl bir anne ve eşim diye sorgulamaya başladım. Bu dönemde yazmaya başladım” diyor hayatını özetleyen 3 kitabın hikayesini anlatırken. “Kendimi büyük, kalabalık şehirde bir fare gibi hissettim oralarda ve ilk kitabımın adını Kuyruklu Fare koydum” diyor yaşadığı dramı ifade etmek için.
Eşi David de dener bir dönem Amerika’da yaşamayı. Belki temelli Amerika’ya yerleşirler diye. Ama dayanamaz ve kısa sürede Kıbrıs’a geri döner. Biri hastalıktan 2 çocuğunu da Amerika’da kaldığı dönemde orada kaybeder.
KÖPEĞİNE MAMA ALACAK PARA BULAMAZ
Kıbrıs’a 1990’lı yılların başında döner Elsie Slonim. Bir süre sonra eşi David felç olur ve hayatını kaybeder. Larnaka yakınlarındaki Yahudi mezarlığına gömülür. Sigortası, maaşı olmayan Elsie, yine beş parasız kalır. “Köpeklerime mama alacak param kalmamıştı. Yalnızdım, kimsem yoktu. Kendimi öldürmeyi bile düşündüm” diyor.
Nazi mağdurlarına bağlanan maaştan da, “Ailemi katledenlerden para istemem” diyen David’in karşı çıkması nedeniyle yıllarca yararlanamazlar. Ancak David’in ölümünden sonra başvurur Avusturya hükümetine ve maaş almaya başlar. Son 10 yıldan beri geliri olur böylece.
PARAYI DA PARASIZLIĞI DA GÖRDÜM
Ve yüz yıllık hayat dersi…
“Parayı da gördüm, parasızlığı da… Atla denize de girdim, hizmetçilik de yaptım… Çok iyi de yaşadım, intihar noktasına da geldim… Ama her şeyden ders çıkardım. Çünkü hayat bir sınav, sınama…”