1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Askeri bölgelerde kazılara devam…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Askeri bölgelerde kazılara devam…

A+A-

Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu kazılara devam ediliyor. Bugünlerde Kıbrıs’ın kuzeyinde, özellikle bazı askeri bölgelerdeki kazılar sürdürülüyor.

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Demet Karşılı’dan aldığımız bilgilere göre, Trahonas/Domuzcular Burnu askeri bölgesi içerisinde park yeri yanında bulunan hendek içinde çalışmaya devam eden kazı ekipleri, aynı şekilde Aya’da (Dilekkaya) askeri bölgedeki kuyu içerisinde yürüttükleri çalışmaları tamamladılar. Bu kuyuda bir grup Kıbrıslırum “kayıp” şahsın gömülü olduğu ileri sürülmekteydi ancak herhangi bir ize rastlanmayarak buradaki kazı tamamlanmış bulunuyor.

St. Hilarion bölgesinde ise askeri bölge içinde iki ayrı noktada kazılara devam ediliyor. Bu iki ayrı noktada bazı gaminilerde gömülü bazı “kayıp” Kıbrıslırumlar’ın gömü yerleri aranıyor.

Lapta’da Celebrity yanındaki kazı sürdürülürken, Alsancak’ta da (Karava) bir grup Kıbrıslırum “kayıp” şahsın dere yatağı yakınlarında gömülü olduğu bilgisiyle kazı devam ediyor. Hamit Mandrez’de ise sanayi bölgesinde olası bir toplu mezar aranıyor ve kazı sürdürülüyor.

Bir diğer kazı Tekke Bahçesi dışında devam ediyor ve Kıbrıslırum “kayıplar”a ait olduğu düşünülen kalıntılara ulaşılmaya devam ediliyor.

Kıbrıs’ın güneyinde ise Dali’de kapalı olan bir kuyu içerisinde 1964 “kaybı” bir Kıbrıslıtürk’ün olduğu bilgisi doğrultusunda ikinci kuyuda çalışmalar devam ediyor.

Kazı ekiplerinde bulunan tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.

tekke-bahcesi.29.11.2019.jpg

DEVAM EDECEK


“Osmanlı tarihi yazıldığı gibi değil…”

Ulus Irkad

Aslında resmi tarih bize hep Osmanlı tarihi için olumlu şeyler yazmıştır ama maalesef Osmanlı tarihinin detaylarına girildiğinde öyle sanıldığı gibi iyi şeyler olmadığı ortaya çıkar. Mesela Osmanlı hep merhametli diye geçmektedir ama Osmanlı’nın oldukça baskıcı olduğu ve himayesinde bulunan halkların ondan yaka silktikleri gerçeği açıktır. Hemen kafamızı resmi tarihten kaldırırsak bunları göreceğiz. Aslında Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuranlar da önceleri Osmanlı’yı eleştirseler bile daha sonraları şimdilerde olduğu gibi başa gelenler Osmanlı’ya hayranlık duymaya ve onu yüceltmeye başladılar. Sonuçta o Türkiye Cumhuriyeti’nin de, Osmanlı’nın düştüğü hatalara düşmesi kaçınılmaz olmuştur. Osmanlının geçmişi ganimetçiliğe dayanıyordu dolayısıyla emirleri altındaki yeniçerilere savaşlarda ganimet vaadederek zafer kazanmaktaydılar:

“Lamartine, Osmanlı Tarihi (1) adlı kitabından şunları anlatmaktaydı: “Bursa’ya dönen yeniçeriler yine olay çıkardılar. Cem Sultan’a kapılarını açan Bursa’nın yağmalanmasını istediler. İmparatorluğun ikinci başkentine yakıp yıkan bir padişah olarak girmekten utanan Bayezit, askerlerine yalvarmak durumunda kaldı. “Atalarımın kentini bana bağışlayınız!” diye yakardı. İstanbul yağmasının cezasız kalmasından cesaret alan yeniçeriler Padişah’ın ricalarını duymazılıktan geldiler. Bayezit, ancak Bursa’nın fidyesini ödeyerek kenti yeniçerilerin yağmasından kurtarabildi. Her yeniçeri yağmadaki payına karşılık bin akça aldı” (Lamartine, 1991, 322). Ganimetçiliğin o zamanlar yüceltildiğini ve o zafer denilen utkuların da hep ganimetçilik içgüdüsü ile kazanıldığını farkediyoruz.

George Hill’in de kitaplarına bakarsak devamlı olarak Kıbrıs’a yerleşen Osmanlı Vali veya ileri gelenlerin kendi egolarını, menfaatlerini düşündüklerini öğrenmekteyiz. Mesela 1850 ve 1860 yılları arasında adada bulunan 600 zabit askerden 300’ü başkentte, kalanların da Larnaka, Mağusa, Leymosun, Baf ve Girne’de konuşlandığını öğreniyoruz (Hill, 2015, 14). Hill, Osmanlı’nın bunları bile zamanında ödeyemediğini kitabında yazmaktadır. Hill, Kıbrıs Tarihi adlı kitabında bizlere şunları ekliyordu:

“Osmanlı teşkilatlanması, diğer açılardan olduğu gibi idari açıdan da yozlaşmıştı. Bu durumun erken bir örneği, 1572’de 1,146 kişinin maaşını zimmetine geçiren ve 541 kişinin maaşını subaylara dağıtan Sekbanbaşı Musa vakasıdır. Bir yeniçeri birliğinin amiri olan Musa, önceki yarıyılın maaş ödemelerini yaparken, alacağı iptal edilmiş kişileri mevcut, ödeme yapılması gerekenleri ise namevcut göstermişti. Ancak, olay ortaya çıktığı zaman, padişah Musa’nın zimmetine geçirdiği paranın tamamını hazine-i amireye iade etmesini emredecekti” (Hill, 2015, 14).

Kıbrıs insanlarının Osmanlı’dan memnun olmadığını gene Hill’in kitabından öğrenmekteyiz:

“Zaptiyeler piskoposlarla dragomanlar tarafından vergi ve borç tahsili için kullanılmaktaydı. Nitekim reaya zaman içinde zaptiyeye karşı diş bilemeye başlamıştır. Britanya kontrolüne geçildiği esnada, zaptiye birliklerinin sayısı 275’i bulmaktaydı. Yeni yönetimin ilk icraatlarından biri, zaptiye teşkilatını yeniden biçimlendirmekti. Bu sürecin sonunda zaptiyeler oldukça etkin bir jandarma gücüne evrilmiştir” (Hill, 2015, 16).

Tarihi sadece resmi belgelerle değerlendirirsek yanlışlıklar yaparız. Önemli olan çeşitli kaynaklardan çok perspektifli olarak değerlendirmek ve doğrulara varmak. Tarihi doğru değerlendirmeyenlerin hem bölgemizi hem de dünyayı sürükledikleri savaş ve kaos politikalarını iyi gözlemlememiz gerekmektedir.

KAYNAKÇA
Lamartine,A. (1991) Osmanlı Tarihi, Sabah Yayınları, İstanbul
Hill, G (2015) Kıbrıs Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.
(YENİÇAĞ – Ulus IRKAD – 8.12.2019)

Bu yazı toplam 1451 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar