‘Askerlik’ dediğin
25 yaşında askere gittim!..
“Mecbur” olduğum için…
Olmasam, gitmezdim…
Kimseler gitmez…
İnanmıyorsanız, deneyiniz derim!..
Görürsünüz…
***
7 sene ‘erteleme’ hakkımı ‘Açık Öğretim’de kullanmıştım.
Ve çalıştığım gazetede ‘editör’ olmuştum, artık.
Tam da en dinamik zamanım…
730 gün ‘kayıp’ girdi araya…
Üretimden koptum, gün saydım.
***
Ne zaman ki ‘askerlik’ konusu gündem olsa, şu mazeret ortaya atılır:
“Askerlik kısalırsa, nöbet dönmez!..”
Neyin nöbeti bu?
Kime karşı!
Her fırsatta artık insanlar metrelerce kuyruk oluyor, sizin ‘karşı nöbet’ tuttuğunuz güneye akmak için!..
Bahane!.
Asıl sebep, ‘psikolojik’ işte!.
***
Söyleyiniz bana Alsancak’taki, Mağusa Gülseren Plajı’ndaki, Beşparmak Dağları’ndaki genç askerler kime karşı nöbet tutuyor!..
Kimi kimden koruyor yani ?!
***
Profesyonel yaparsınız, hem istihdam sağlar, hem de uzmanlaşma…
Bu işin ‘amatör’ü de olmaz artık..
Temel eğitim 3 ayda tamam zaten...
Bir de dünya kadar erkek, salt askerlik ertelesin diye üniversitelerde dirsek çürütmez boşuna!..
Bu yüzden ‘alimler ve profesörler’ ülkesine dönüyoruz ama musluk takacak usta bulamıyor kimse!.
Pek çok esnaf, zanaatkar, usta çocuğu gül gibi baba mesleğini bırakarak hukuk, psikoloji, iletişim falan okuyor, “ertelemek” için!..
Yazık, onca paraya...
Şuna da karşıyım, “parası” olsun yapmasın, “fakiri fukarası” silah altına alınsın, ne yani!..
Burada da mı ‘sınıf’ ayırımı…
Öyle “vatan borcu” falan da işin ‘milli’ edebiyatı!..
Dedim ya, “mecburiyeti” kaldırınız görürüz ‘borcuna sadık’ takımı!..
Bir ülkeyi sevmek; üretmek, sosyal sorumluluk ve bilinçle ilerletmek, adalet ve özgürlükle kucaklamaktır vatan borcu, ‘gez – göz – arpacık’tan önce…
***
‘Profesyonel’ olmalı ordu, her kaçına yeterse paramız!..
Ve gençler üretime akmalı...
Bu ülkenin şimdiki sorunu ‘güvenlik’ değil ‘ekonomi’dir en önce!..