Aslı Özge’den 90’larında okuyan, sorgulayan, demokrat, cesur ve güçlü bir karakter: Faruk
Aslı Özge’nin senaryosunu da yazarak yönettiği 5.filmi “Faruk” açılışını bu yıl Berlinale Panorama’da yaptı ve FİPRESCİ ödülü ile dünyadaki yolculuğuna başladı. Aslı Özge ile filmin MUBİ’de gösterime girmesinin ardından konuştuk.
Murat OBENLER
Aslı Özge’nin senaryosunu da yazarak yönettiği 5.filmi “Faruk” açılışını bu yıl Berlinale Panorama’da yaptı ve FİPRESCİ ödülü ile dünyadaki yolculuğuna başladı.
Özge’nin birçok filminde birlikte çalıştığı Kıbrıslı görüntü yönetmeni Emre Erkmen’in görüntü yönetmeni koltuğunda oturduğu Almanya, Fransa, Türkiye ortak yapımı film bizlere hem büyük çıkar gruplarının etki alanında olan İstanbul’daki kentsel dönüşümü de dert eden Faruk Özge’nin hayatından bir kesit hem de komşuluk ilişkilerinden insan ilişkilerine, politik kutuplaşmadan etik, saygı, kültür gibi değerlerden uzak dar çıkarları için çatışan çıkar gruplarına uzanan bir Türkiye portresi çiziyor.
YENİDÜZEN olarak bu yıl Kıbrıs’taki Cyprus Film Days Film Festivali kapsamında bir 'masterclass’a da katılan yönetmen Aslı Özge ile filmin MUBİ’de gösterime girmesinin ardından konuştuk.
“İlk çekime başladığımızda bir film olacağını bile hesaplamamıştım. Sonra bu bir belgesel fikrine oradan da kentsel dönüşüm sürecinin düşündüğümden uzun süreceğini fark ettiğimden dolayı senaryosunu yazdığım bir filme dönüştü.”
Murat Obenler: Kurmacada hayal gücü baskındır, belgesel ise nesnel gerçeklik sularında dolaşır. Siz Faruk filminde her iki türü de kullanmayı tercih ettiniz. Bu dengeyi kafanızda, senaryoda ve çekimlerde oluştururken zorlandınız mı?
Aslı Özge: İlk çekime başladığımızda aslında aklımda babamın yıllardır yaşadığı apartmanın kentsel dönüşüme girmesini belgelemek vardı. Bir film olacağını bile hesaplamamıştım. Bu duygusal süreci kameranın arkasına saklanarak hafifletmek istedim. Sonra bu bir belgesel fikrine oradan da kentsel dönüşüm sürecinin düşündüğümden uzun süreceğini fark ettiğimden dolayı senaryosunu yazdığım bir filme dönüştü. Babam bu sebepten organik olarak bir parçası oldu filmin. Bir komşumuzu ve çeşitli arkadaşları ve bazı oyuncuları da dahil ederek filmi çektik. Yani çekimlere başladığımızda filmin başı ve sonu belliydi. Filmdeki Aslı ben değilim, filmdeki Faruk da babam değil. Bizim kurgusal hallerimiz. Benim için babam oynadığı için ne kadar özel olsa da ve benim çocukluğumdaki evi mekan olarak göstersem de bu benim için bir kurgu film. Yoksa bu tarz bir final yazamazdım.
Murat Obenler: Bir türün belli yerlerde fazla kaçtığını düşündünüz mü hiç?
Aslı Özge: Bu tarz işler nasıl söylesem yemek yapmaya benzemiyor. Haydi şekeri biraz fazla kaçtı, tuz ekleyelim gibi bir anlayışla film yapılmadığı için ve ben her zaman içerikten yola çıktığım için karakterin ve hikayenin gerektirdiklerini filme koydum, yoksa türünün ne olduğunun hiçbir önemi yok.
“Babam sette olmayı, ekibin bir parçası olmayı sevdi, çekim sürecinde kendini akışa bırakabildi. Çekimlerde o yorulduğu zamanlarda devam etmek zorunda olmakla onun sağlığı için endişelenme arasında kimi zaman kaldım. Duygusal olan zor kısmı buydu”
Murat Obenler: Bu senaryodaki ana karakter kişisinin babanız Faruk Özge olması (ayrıca amatör birisi olması) çekim ve yönetmen-oyuncu ilişkisi bağlamını nasıl etkiledi?
Aslı Özge: Ben ilk filmim Köprüdekiler’den beri amatör oyuncularla çalışmaya aşinayım. Profesyonel oyuncularla çalıştığım diğer filmlerimde de hep doktor, yargıç gibi roller için o mesleklerden olan kişilerle çalıştım. Profesyonel oyuncularla çalışırken amatör ruhu, doğallığı araya katmayı, onları birbirleriyle oynamaya teşvik etmeyi seviyorum. Babam sette olmayı, ekibin bir parçası olmayı sevdi. Beni yönetmen olarak hep dinledi, sabırla istediklerimi tekrar etti. Kısaca çekim sürecinde kendini akışa bırakabildi. Bu süreç onu aslında bir yandan da hayata bağladı ve benim de bu filmi uzun süre bitirmememin ana sebeplerinden biri babamdı. Ancak çekimlerde o yorulduğu zamanlarda devam etmek zorunda olmakla onun sağlığı için endişelenme arasında kimi zaman kaldım. Duygusal olan zor kısmı buydu ama hem diğer oyuncular hem de ekip babamın 90’lı yaşlarında olduğunun hep farkında olarak çok duyarlı davrandılar.
“Babam gençliğinden beri muzur ve komik birisidir. Bu özelliklerinin filmin bir parçası olması gerektiğini düşündüm.”
Murat Obenler: Siz babanızı karizmatik buluyor musunuz? Hangi açılardan mesela…
Aslı Özge: Babam gençliğinden beri muzur ve komik birisidir. Bu özelliklerinin filmin bir parçası olması gerektiğini düşünüyordum. Amcamla da çok komik bir ilişkileri vardı. İkisi bir araya geldiğinde sürekli hem espri yapar hem de birbirlerine takılırlardı. Amcamı kaybettik, o yüzden özellikle bu sahneler filmin parçası olduğu için mutluyum.
Murat Obenler: Faruk Özge, 90’larında hala daha mitinglere katılıyor, sorgusuz sualsiz kentsel dönüşüm vb. projelere balıklama dalanlara eleştiri getiren, yaşı ve davranışları üzerinden kendi ile dalga geçenlere gerekli cevabı veren bir karakter. Türkiye’nin çağdaş, cesur, okumuş, demokrasiyi özümsemiş, muassır medeniyet sularında dolaşan yurttaşı mıdır gerçekte? Aslı Özge senaryo ve kurgusu ile bu karakterin gerçekliği ne kadar değişikliğe uğramıştır?
Aslı Özge: Film özellikle Kadıköy tarafında oturan böyle bir kitleyi anlatıyor. Bu anlamda da bu kesimin bir portresi denebilir. Faruk da onlardan birisidir.
“Yaşlılar bu mekanların gerçek sahipleri ama yerlerinden yurtlarından çıkarılarak belki de bir daha geri dönmemecesine evlerini terk etmek ve yeni bir yerde yeni bir yaşama başlamak zorunda kalıyorlar. Bir dönem sona eriyor. Belirsiz bir dönem başlıyor. Belirsiz bir gelecek hepimizi bekleyen bir süreç.”
Murat Obenler: İki kutuplu soğuk savaş dönemlerindeymişiz gibi insani ilişkiler bütünü (komşuluk, dostluk, yardımlaşma vs.) ile vahşi kapitalizm araçları (inşaat şirketleri, emlak partonları,kişisel çıkar odakları, ülkedeki iktidara yaslanarak işlerini götürmeye çalışanlar vs.) Aslı Özge’nin sinema arenasında kapışıyorlarmış gibi yorumladım ben biraz da filmi. Katılır mısın bu yoruma?
Aslı Özge: Doğru, sonuçta bu bir anlamda hayatta kalma mücadelesi. Hem geleceği belirsiz maddi zorluklarla mücadele eden gençler hem de yaşlılar için. Yaşlılar bu mekanların gerçek sahipleri ama yerlerinden yurtlarından çıkarılarak belki de bir daha geri dönmemecesine evlerini terk etmek zorunda kalıyorlar ve yeni bir yerde yeni bir yaşama başlamak zorunda kalıyorlar. Yeni bir bakkal, yeni bir komşu, yeni bir banyo…Bir dönem sona eriyor. Belirsiz bir dönem başlıyor. Belirsiz bir gelecek hepimizi bekleyen bir süreç.
Murat Obenler: Sinema bir yandan film vizyona girerken yeni projelerin kafada oluştuğu, kahıda döküldüğü ve/veya festival marketlerinde tanıtıldığı,(ortak) yapımcılar arandığı bir mecra haline geldi. Hem dizi hem sinemayı bir arada götüren yönetmenler de var. Senin yeni projelerin var mı? Nedir Aslı Özge’nin yakın zaman takvimi?
Aslı Özge: Evet yoğun zamanlardan geçtiğim bir dönemdeyim. Biri Türkiye’de biri de Almanya’da geçen 2 proje üstüne çalışıyorum. Biri finansman aşamasında biri geliştirme aşamasında…