1. YAZARLAR

  2. Onur Olguner

  3. Asmaaltı’nı başlattık, sıra Dereboyu’nda
Onur Olguner

Onur Olguner

Asmaaltı’nı başlattık, sıra Dereboyu’nda

A+A-

 

2013 Nisan ayında LTB ara seçimleri olmuş ve Kadri Fellahoğlu’nun başkanlığında yeniden belediye meclisi oluşturulmuştu. Belediye meclisi olarak bizler ilk toplantıdan itibaren komiteleri çalıştırmaya başladık. Bu çalışmalar sırasında geçmiş dönemde denenen, fakat eski başkan tarafından uygulamadan kaldırılan Asmaaltı ve Arasta Yayalaştırma projesine denk geldik.

Lefkoşa İmar Planı hazırlanırken projelendirilen bir vizyondu yayalaştırma projesi. Mustafa Akıncı başkanlığı zamanında ilk adımları atılmış ve Arasta bölgesinin ilk kısmı yayalaştırılmıştı. Cemal Bulutoğluları zamanında ikinci kısmının kararları alınmış, yollar kapanmış, fakat Bulutoğluları esnafın baskısına dayanamayınca proje yürürlükten kaldırılmıştı.

Başkanlığını yürüttüğüm LTB Teknik İşler ve Kentsel Tasarım Komitesinde projeyi gündemine aldık. Dört beş ay boyunca çalışmalarımızı yaptık ve sonunda bir eylül gününde projeyi hayata geçirdik. Projeyi hayata geçirirken de kendimize birkaç hedef koyduk. Bunlar arasında,

- Surlariçini daha yaşanabilir bir bölge haline getirmek
- Yeni nesli Lefkoşa Surlariçi’ne çekebilmek
- O dönem sadece gündüzleri yaşayan Asmaaltı, Arasta ve çevresini geceleri de canlandırmak
- Olası bir anlaşma için surların güneyi ile kuzeyi arasındaki farklılığı azaltmak
- Lefkoşa Surlariçindeki tarihi kültürel mirasa daha fazla önem verilmesini sağlamak vardı.
Uzun bir uğraşın sonunda projeyi uygulamaya geçirmeyi başardık.

O zaman henüz Cumhurbaşkanı seçilmemiş, eski LTB Belediye Başkanı olan Mustafa Akıncı ise eksiksiz bütün toplantılara katılmıştı. Projeye desteğini vermiş ve esnafın da projeye bir şans vermesi için elinden geleni yapmıştı.

Tabii, bölgedeki esnaftan oluşan bir grup abla ve abimiz bu projeyi uzun zaman boyunca hiç benimsemedi. Projenin iptal edilmesi ve tekrar gözden geçirilmesi için aktif lobi yaptı.

3 yıl siyasetin içinde insanların ne kadar acımasız ve vicdansızca birbirini harcadığını gözlemledikten sonra, o dönem esnaftaki abilerimiz ve ablalarımızın yaptığı muhalefetin ne kadar samimi olduğunu fark ediyorum bugün. Ne kadar güzel, ne kadar insanımıza özgüydü bu muhalefet. Aksi görüşlere sahiptik, tamamen zıt hedeflerimiz vardı ama neredeyse her gün birlikte oturup kahve içiyorduk. Derdimizi birbirimize anlatmaya çalışıyorduk.

Mesela bir gün sabah henüz dükkânlar açılmadan Arasta sokağına net germişler ve voleybol oynamışlardı. Ve oynarken fotoğraflarını çekip internete koymuşlar, “müşteri yok mecburen voleybol oynuyoruz” diye eklemişlerdi.

Doğal olarak 2 saat sonra, dükkânlar açılıp yollar insan dolduğunda biz de aynı sokağa gittik. Ardından da resimlerimizi çekip “topumuzu aldık geldik, yolda oynayacak yer yok” diye paylaştık.

Geceleri aydınlatmanın yetersiz olduğu yapılan en büyük eleştirilerden biriydi o dönem. Bu sebepten dolayı her gece saat 11’de surların içini yürüyerek dolaşır, yanmayan sokak lambalarını işaretlerdim. Sabah da harita ile birlikte şube amirlerine iletirdim düzeltmeleri için.

Ardından Alper Küçük isminde girişimci bir arkadaşımız tarafından bölgeyi canlandıran ilk girişimcilik adımı atıldı. Alper bana bir arkadaşım aracılığıyla ulaşmıştı ve tanışmıştık. Asmaaltı sokağına bağlanan, kendine ait bir çıkmaz sokağı vardı. Bu sokakta geceleri sokak partisi etkinliği yapmak istiyordu. Vizyon dolu bir adımdı, bu yüzden elimizden ne gelirse yardımcı olmak istedik. Alper’in yaptığı çıkmaz sokak partileri Asmaaltı ve Arasta bölgesinin canlanmasında ciddi bir katalizör oldu. İlk yapılan etkinlikte, gece yarısı bu bölgeye uzun zamandan sonra binlerce kişi geldi. Girne kapısından insanlar akın akın Asmaaltı sokağına doğru yürüyordu.

Bir sonraki eşik noktası ise Hande Koç ismindeki bir arkadaşımızın bölgeye açtığı bar oldu. Henüz bölge geceleri boşken, Hande barını açmıştı. İlk defa geceleri Arasta ve Asmaaltı sokağında insanlar vardı. Herhangi bir vatandaş korkmadan yollarda yürüyebiliyordu artık. Hande gün ve gün burayı çok şirin bir kafe/bar haline getirdi. Bugün artık geceleri insanlar bu sokakta güvenlik hissiyle yürüyebiliyorlarsa, bunu Hande arkadaşın o gün yaptığı bu girişime borçludurlar.

Her ne kadar bizim umutla beklediğimiz Kumarcılar Hanı üçüncü yılımızda bile hala açılamamış olmasa da, yavaş yavaş bölge canlandı. Yeni mekânlar açıldı, bölge değerine değer kattı.

Bu süreç içinde hiç unutamayacağım bir an var ise, o da Kadri Fellahoğlu ile yaşadığımız bir konuşmadır. Eleştirilerden dolayı umutsuzluğa kapıldığım bir anda Kadri başkana “Acaba hata mı yaptık?” diye sormuştum. Aldığım cevap ise “Bu yola birlikte girdik Onur, doğru bir adım attık. Sonuna kadar gideceğiz” olmuştu.

Fonu alma ve ihale süreçlerindeki pürüzlerden dolayı LTB taş parke yatırımını hala yapamamış olsa da, projenin üçüncü yılına girdiğimizde ekonomiyi canlandıracak ve bölgeye sahip çıkacak adımların dar bütçelerle de yapılabileceğini hep birlikte gördük.

Ve bugün artık dönüşmesi gereken bir sokağımıza daha, Mehmet Akif Caddesine bakıyoruz. Yayalaştırma olmasa da, bu cadde tek yola dönüşerek geniş kaldırımlarda insanların yürüyebileceği bir bulvar haline gelebilir.

Ve bu dönüşümü başarmak ise yine bizlerin elinde.
İhtiyacımız ise biraz kararlılık, biraz istek ve bolca vizyon.

Bu yazı toplam 2111 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar