Yolda çevirerek şunu soruyorlar bana, “Ferdi Sabit Soyer geri gelecek mi, Özkan kalacak mı, Kalyoncu aday mı?”
- Bilmem, diyorum.
İnanmıyorlar!.. Bilmediğime yani...
Yok fikrimi sordukları az...
Doğrudan “sonuç” istiyorlar...
İlla ki bilmem gerekiyor !..
“Belki uzlaşırlar” diyorum...
***
Bu kadar "siyasallaşmış" başka bir toplum var mı, meraktayım!
İnsanlar “partileri” ile anılacak, ona göre muamele görecek, her mesele de bir yerinden “rozete” bağlanacak, illa...
“İnsan” olmaktan çıkar “parti” olursunuz bazen...
Üstelik, içeride “sen nasılsa partilisin”dir durum, dışarıda “seni gibi CTP'li...”
"Siyasallaşma" derken bir bilinç, fikir, duruş bağlamında değil bu, insanları “damgalayarak” çoğaltma bizdeki...
***
Lefkoşa seçimlerinden birkaç gün sonra şöyle bir espri yaptım...
Bir arkadaşım telefonda seslendi, “Çöpleri toplamaya başlamışsınız ha...”
“Ya” dedim, “Sabah beri yazı işlerinden arkadaşlarla topluyoruz, fırsat kalırsa gazete de yapacağız...”
Dört beş sene önce de, "sigaraya zam olacak mı?" diye sorarlardı ısrarla, “hükümet” yerine koyarak!
***
Herkesi kendi işiyle ansak...
Herkes de kendi işini yapsa...
Olmuyor!
Ama bizde böyledir, mesela parti başkanı ya da yöneticilerine de gazete haberlerini sorar, manşet sipariş ederler..
Üstelik onlar da pek yadırgamaz bu durumu, ne de olsa siyasetçi, herkesin işini görecek ya, alır üzerine ihaleyi...
***
Şimdi, gelelim ilk soruya...
CTP'nin başkanı değişecek mi, şimdiki mi kalacak, bilmiyorum.
Ama doğrusu, CTP’nin onca ‘fırtınaya’ rağmen ayakta durduğunu görüyor, ‘bunlar yine parçalanır’ diyenlere de şaşıyorum.
Ümidim, bir dönem ‘siyasi kuşağı’nın  son ‘rekabeti’ olsun bu Kurultay...
Kim kazanırsa da, destek versin herkes, önce ve önce ‘ilkeler’ adına...
Sonra ‘yeni dönemin siyasi aktörleri’nin yolu açılsın, cesaretle...
Ve CTP'nin başına kimin geleceğinden önemlisi, “başımıza neler geleceği” anlatılsın bize..
Yoksa... "Bana partimi sorma, ben Denktaşçıyım"a  döner iş. -ki benzetmesi bile ayıp kaçar, uymaz sanırım-
Ama işin özü, birileri binlerce binlerce yurttaşlık dağıtırken, ‘irade’mizi geri almaktır mesele...
Çünkü, atı alan Üsküdar’a yanaşmak üzere...