ATİNA SOKAKLARI
Neşe Yaşın Atina’dan bildiriyor (buraya bir gülücük koyuyorum): İnsanlar sıcak ve dost, sokaklar hareketli. Havaalanında dönüş yolunda başlıyorum bu haftaki yazımı yazmaya… Her şeyin akıp gittiği güzel bir gün sanki. Birkaç saat sonra Kıbrıs’ta olacağım. Bir şehirden ayrılırken anıların toplamının oluşturduğu genel bir duygu olur ya, egemen olan duygum güzel yaşanmış bir zamana dair mutluluk şu an. Bir şiir kitabıyla birlikte buluştuğun şehir daha derinden bakıyormuş sana. Dün arka arkaya üç röportaj vardı Yunanca çevirisi yayımlanan seçme şiirler kitabım “Yasak Bahçeler” için. Kitabı okuyup gelen şairlerle buluşmak keyifliydi. Şiir böyle büyülü bir şey işte. Bir seçme şiirler kitabı uzun bir zamana yayılmış bir emeğin ürünü sonuçta. Yıllar boyunca şiire dönüşmüş iç yolculuğunun bir başka dilde güzel insanlarla buluşması heyecan verici.
Son sıralarda aldığım bir karar, küçük şeyler için moralimi bozmamak ve hayatın güzelliklerinin keyfini çıkarmaya çalışmak. En kederli durumlarda bile gizli ışığı, umudu ve neşeyi bulabilmeli insan diye düşünüyorum.
Yolculuklara bir içsel akış da eşlik eder, hatıralar ve çağrışımlar zincirinin sürüklediği ilginç anımsamalar daha da yoğunlaşır insan rutinin oyalayıcı yolundan çıkınca. Hayat hikayemizin sayfaları çoğaldıkça biraz yorucu olabiliyor böylesine uzun düşünceler akışı… Bellek kötü bir anı belirginleştirince hemen itmeye çalışıyorum artık bu yüzden, yerine koyacak güzel bir hatıra arıyorum. Yaşadığım güne, onun sahiciliğine bakıyorum hemen. Gelecekte gizli sürprizlerin umudunu fısıldıyorum kendime, zorluklarla başa çıkabilme inancımı yükseltiyorum.
Perşembe günü çok konuşmacılı bir kitap tanıtımı oldu. Bir zamanlar Kıbrıs Üniversitesi Türkoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olan ve şimdilerde SYRIZA’dan ikinci dönem milletvekili seçilen Sia Anagnostopoulou idi konuşmacılardan biri. Çok severim onun enerjisini Bunca işinin arasında kitabı ayrıntılı okuyup inceleyerek dopdolu bir konuşma yapması sevinç vericiydi. Beni en çok duygulandıran bana yıllar önce bir kalp krizi sonucu kaybettiği 28 yıllık şair hayat arkadaşının kendi elleriyle yaptığı harika broşu göğsünden çıkarıp hediye eden Nancy adlı okurdu. “Adonis yaşasaydı bunu sana vermemi isterdi” dedi broşu uzatırken.
6 Aralık Alexis’in polis tarafından öldürüldüğü günün yıldönümü. Anımsayacaksınız “Kardeşimsin Alexis” ayaklanmasını. Dün röportajlar için yayınevine doğru ilerlerken pankartları ve sloganlarıyla yürüyüş bantlarında kol kola, kızıl bayraklarla yanımdan geçti çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu kalabalıklar. Yayınevinin bulunduğu iş hanının yan odalarında akşamki gösteri için pankartlarını hazırlayan gençler vardı. Acayip bir akrabalık duygusu yarattı bu bende. Beni yemeğe davet eden Nancy yayınevine gelmişti röportajlar bitince. Yürüyüşlere artık katılamadığından, biber gazından çok etkilendiğinden söz etti. Gençlere dönüp “Dikkatli olun çocuklar “deyişi içime dokundu.
Havaalanına gelmeden önce dördüncü kez buluşmak istedi Syriza Dış İlişkiler koordinatörü Panos Trigazis. Giderayak Lord Byron heykeli önünde fotoğraf çektirdik. Panos’a göre Byron göçmenlere yardım eli uzatan insancıl biriydi ve sadece Yunanlılara değil Türklere de destek olmuştu. Byron hakkında biraz daha okumalıyım.
Takside Byron’un heykelinin bulunduğu Vironas semtine doğru yol alırken şoförle ilginç bir konuşma gerçekleşti. Panos, Kıbrıs’ın bir cennet olduğunu söyledi “yoldaş” diye hitap ettiği partili şoföre. Bu yazıyı “cennette” tamamlıyorum şimdi. Bana Kıbrıs Sorunu ne durumda diye soranlara “Ümitsizim” diye cevap verdim ama bölünmüş cennetimizin iki yarısında umutların yeniden yeşermesi de bir ihtimal.
Dünya değişiyor, hem de hızla. Paris’te adeta bir “Paris Komünü” yaşanıyor. Solun en önemli gündemi sınıf mücadelesinden öte iklim krizi şimdilerde. Şili’de kadınlar dünyanın sokaklarına doğru uzattılar eylemlerini. Gelecek hep bir umuttur sonuçta. Atina sokaklarındaki güzel çocuklar, Alexis’in kardeşleri dünyanın her yerinde aslına bakılırsa. Gelmekte olanı heyecanla bekliyoruz.