Auroville
Adım Shanti diyor, huzur, dinginlik, barış demek, Sanskritçe. Ne kadar doğru bir seçim olmuş, ismin diyorum. İnsana gerçekten huzur veriyorsun, en çok gözlerin. Serin bir huzur denizi gibi sarmalıyor insanı. Dinginliğin kendine çekiyor, dinlendiriyor. Barışın kokusunu seçecek olsam, kesinlikle oyum seninki yönünde olurdu. Gülümsüyor, güneş mi doğuyor ne?
Auroville’de mi yaşıyorsun diye soruyorum, hayır diyor ama çekiyor bu topraklar beni. Yılın birkaç ayını burada geçirmek zorundayım. Başka türlü huzur bulamıyorum. Bana oldukça huzurlu görünüyorsun diyorum ve dengede. İki hafta oluyor geleli diyor ondandır, arınıyorum burada, bedenimi, zihnimi temizliyorum. Auroville kocaman bir çamaşır makinesi sanki, ruhumda biriken tüm kiri pası iyice çitiliyor. Önce hepsi su yüzüne çöküyor, tüm birikmiş stresim, travmalarım, komplekslerim, EGO’mun karanlık yanları ile yüzleşiyorum. Suya bırakıyorum hepsini, temizleniyor ruhum, hafifliyor. Dengemi buluyorum.
Küçük bir çocuk gibi meraklı, heyecanlı, masum bir ruh haline bürünüyorum. Özgür oluyorum, bir martı gibi, bilge baykuşlara taş çıkarıyorum Lotus havuzundaki her meditasyon sonrası. Zihnimi durdurmayı öğrendikçe gerçeği buluyorum, yüreğimde.
Matrimandiri tırmandıkça, beyazlar içinde, su gibi akıyorum hayatın nehrine, bilincin basamaklarını tırmanıyorum. Her adımda uyanıyorum, hatırlıyorum gerçeği biraz daha. Matrimandir herkesin içindeki gerçeğe ulaştığı bir tapınak. Işığı arıyoruz sessizce, içimizde. Bahçesindeki Bengal Kauçuğu aydınlanmanın simgesi biliyor musun? 100 yıllık ağaç ‘La mère (Anne)´yi anlatıyor sanki. Toprağa sağlamca kök salmış, onun köklerinden beslenerek kendimizi keşfediyoruz ve tekrar toprağa tutunuyoruz. Anne nerede bitiyor ben nerede başlıyorum, ne zaman sen oluyorum belirsiz. Bütünleşiyor insanlık. Tek insanlık önce Bengal Kauçuğunda gerçekleşiyor.
Birbirimizle rekabet yerine dayanışma içine girdiğimiz zaman, doğayı mücadele edilecek ayrı bir varlık olarak algılamaktan vazgeçip, doğanın bir parçası olduğumuzu anlayıp, kavgayı bırakabilirsek eğer. Önce kendimizle. O zaman hep birlikte kazanacağız. Annenin vizyonu bu, adına ‘Düş’ diyor ve ekliyor ‘Bu tür düşler insanlığın gerçekliğinden daha gerçeğe yakındır.’
Anne dünya üzerinde bir yer olmalı diyor, hiçbir ulusun benim diyemeyeceği bir yer. İyi niyetli, içten insanların dünya yurttaşı olarak özgürce yaşayabilecekleri bir yer olmalı, dünya üzerinde. Tanrı’ya, dine, siyasete, otoriteye değil sadece gerçeğe itaat edecekleri bir yer düşlüyor Anne ve Auroville’i yaratıyor, yıl 1968. Barışın, harmoninin, anlayışın, eşitliğin, birliğin sembolüne dönüşüyor Auroville 50 yıl içinde. 59 ülkeden gelen 3000 yurttaşı var bugün. Birlikte yaşıyorlar, üretip, birlikte paylaşıyorlar.
Geleceğin dünyasının modeli güney doğu Hindistan’da kuruluyor. Makamlar ve unvanlar yerini herkese eşit fırsata bırakıyor. Bütün sanatsal aktiviteler güzelliğin ve bireyin ifadesi olarak yüceltiliyor ve herkesin katılımı teşvik ediliyor. Yaşam sevinci kardeşlik ile buluşuyor, sevgi ile taçlanıyor.
Sri Aurobindo ile paylaşıyor anne düşünü ve ruhunu. Birbirimiz olmadan biz de yokuz diyor iki Avatar, dişi ve eril enerjinin birlikteliğini, tamamlayıcılığını vurguluyorlar. Birlikte hayal edip, yaratıyorlar. Auroville ortaya çıkıyor ve 51 yıldır yaşıyor, büyüyor. İnsanlık deneyi başarıya ulaşıyor.