Av ve mobilya
Av ve mobilya
Stella Aciman
Yukarıdaki başlığın ne alakası var diye sorabilirsiniz… Bir mobilyacı ile konuştum ama aynı zamanda bir avcı, onun için de böyle bir başlık… Birkaç ay önce taşındığım eve yeni eşyalar almak için yollara düştüm son haftalarda. İşte o zaman gördüm, Kıbrıs’ta ne kadar çok mobilyacı olduğunu. Çoğunlukla Türkiye’den ithal edilen mobilyaların fiyatları arasındaki farklılıklar karşısında şaşırmamak elde değil. Kimi 5000 TL’ye tüm evi döşerken, bir diğeri 5000TL’ye bir kanepe satıyordu. İşte o günlerde tanıdım Gaziköylü mobilya ustası Muhittin Miralay’ı… Biraz mobilya sektörünü, biraz da avcılığı konuştum onunla.
Kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Muhittin Miralay, 1973 doğumluyum. Küçük yaşlardan itibaren baba mesleği olan mobilya sektöründe çalışmaktayım.
Mobilya için kullandığınız malzemeler yerli üretim mi, yoksa hepsi yurtdışından ithal mi ediliyor?
Hepsi yurtdışından geliyor tüccarlarımıza, bizler de onlardan alıyoruz. Bir tek çivimiz bile yok yerli üretim olarak... Bir zamanlar Erçıkalar ufak tefek şeyler imal ederdi ama onlar da buradaki fabrikalarını kapattılar, İstanbul’da açtılar.
Kullandığınız malzemelerin gümrüğü var mı?
Var tabii… Sanırım %30 civarında bir vergi ödeniyor.
SİPARİŞ
Müşteri kitleniz kimlerden oluşur?
Bize her tür insan gelir, çiftçisi, hayvancısı, memuru…
Sipariş üzerine mi çalışıyorsunuz?
Evet, genelde sipariş üzerine üretim yapıyoruz.
Memlekette çok fazla mobilya satan mağazalar var, onlarla rekabet edebiliyor musunuz?
Doğrusu rekabet edemiyoruz. Esnaf Ve Zanaatkârlar Birliği de bu konuda biraz pasif kalıyor, bizleri koruyamıyor. Aslında Türkiye’den ithal edilen mobilyaların gümrük fonlarını biraz yükseltseler, o zaman rekabet edebiliriz. Biz pek birlik olamıyoruz… Hayvancılar, çiftçiler gibi yollara dökülemiyoruz, dolayısıyla hakkımızı arayamıyoruz. Zamanında bu bölgede 17 tane mobilya atölyesi vardı. Yalnız bizim köyde 5 atölyeydik. Şimdi tüm bölgede bir ben kaldım, diğerleri 2000 yılında bankalar battıktan sonra kapattı.
SEBEPLER DEĞİŞTİ
Peki, memnun musunuz?
%70-80 memnunuz, şükürler olsun ama son birkaç yıldır pek memnun değiliz. Çünkü insanların alım gücü giderek düşüyor. Memleket memur cenneti, yıllardır hayat pahalılığı almıyor. İnsanlar eskiden monotonluktan kurtulsun diye koltuk takımını, mutfak dolaplarının rengini sevmediği için dolaplarını değiştirirdi. Şimdi ise; hamam böceklerinin gezdiği, hijyenin kalmadığı mutfak dolaplarını değiştiririz ancak. İnsanların alım gücü kalmadı ki. 2000 yılına kadar çok iyi işler yapardık. O kadar ki, bize devlet memurluğu talebi gelmişti ama gitmedik, çünkü iyi kazanırdık.
Kaç kişi çalışıyor yanınızda?
Çalışanlardan biri ağabeyim zaten. Diğeri de yardımcımız. Daha çok büyümeye korkuyoruz. Çünkü memlekette istikrar yok, gelecek belirsiz.
Hazır mobilyalarla sizin yaptıklarınız arasında fiyat farkı oluyor mu?
Oluyor tabii… Gazetelerde görüyorsunuz; bazı mobilyacılar 5000 TL’ye tüm evin eşyalarını veriyor.
Peki, onlar nasıl verebiliyor bu fiyatı?
Her gün imalatçı arkadaşlarla bu konuyu konuşuruz; Bu fiyatlarla bu işin altından kalkmaları mümkün değildir. Herhalde başka işler yaparlar, mobilya işi de göstermeliktir diye düşünürüz. Çünkü malzeme Türkiye’den çok ucuza gelmiyor ki, ucuza imal ediyor diyelim. Hesabı, kitabı belli yani… Memleketin kapasitesi belli… 7000 tane müessese var bu işlerle uğraşan ama pasta belli. İnşaatlar durdu, eskiden iş yetiştiremezdik. Şu an bizim köyde 5 yıl içinde bir ev yapıldı. Binlerce atıl ev var memleketin birçok yerinde.
VE AV…
Aynı zamanda avcısınız…
Evet, merakımız var. Çocukluğumda futbol oynardım, köyde kulübümüz vardı. Yaş ilerleyince ava gitmeye başladım. Gaziköy Atıcılık Kulübü’nün başkanıyım aynı zamanda.
Bu yapılan avcılığı nasıl buluyorsunuz?
Valla yapısı çökmüş, tüzüğü çok eski olan bir federasyonun kavgasını veririz. Mesela bir denetleme kurumu yok şu anda. Bir mali müşaviri yok ki, bence en önemlisi de bu konudur. Çünkü çok büyük para giriyor federasyona. Kayıtlı 17000 avcı var Kıbrıs’ta. En büyük sivil toplum örgütüdür. Avcıların bu memleketin ekonomisine çok faydası vardır. Av mevsimi başladığında ava açık bölgelere gidin, bakın; bakkalı, kebapçısı, ekmekçisi, kahvecisi nasıl dolup, taşıyor. Bu ekonomiye katkı değil mi? Çevreciler çıkıp konuşuyorlar, ben de soruyorum onlara, doğaya ne gibi bir katkıları oluyor? Hiçbir şey yok ortada…
ÇÜRÜKLER… KAÇAK AV…
Ama aranızda, avlamıyor diye köpeğini asan, avlanması yasak olan kuşları vuran çürükler var…
Biz onları avcıdan saymayız, onlar insan değil zaten. O kadar kişinin arasında maalesef çürükler de çıkabiliyor.
Peki, 17000 avcıyı doyuracak av hayvanı kaldı mı Kıbrıs’ta?
Kalmadı tabii ki… Bir keklik üretim tesisimiz var, ihaleye çıkıldı 550 bin TL’ye… Hastalık var, keklik üretemiyorlar. Gönyeli’nin üretim tesisi var, bir keklik 10 TL. Oradan birliklere keklik verirler. Kafeslerimiz var, keklikleri orada 5-6 hafta besleriz ve doğaya salarız ama yetmiyor. Bir de yasak av var… Tel falan kurarlar, tavşan yakalarlar ve Rum’a 70-80 Euro’ ya satarlar. Böyle böyle sona geldik, hiçbir hayvan kalmadı. Mesela bu bölge avda 36. bölgedir. Ben, bu bölgeyi 3 yıl ava kapayalım, 3-4 bin keklik salalım diyorum. Zor mu bunu yapmak? Ama tesislerimizde hayır yok, çünkü elimizde o kadar keklik yok!
Avcılar zararlıları da avlıyor değil mi?
Evet, ara dönemde karga ve fare avlarız. Bu zararlıları vurmamız için üç ay bize özel izin çıkarılır. Federasyon bir karga başına üç tane fişek verir bize.
Doğada avlanacak ne kaldı?
Şimdi daha çok göçmen kuşlar avlanmaya başladı. İnce av kapsamında cikla avı başladı.
Göçmen kuşları vurmak doğru mu?
Dünyanın her yerinde avlanıyor bu hayvanlar. Ama her yıl %6 azalıyor bu hayvanlar. Gerek yapılardan, gerekse susuzluktan… Mesela cikla daha çok zeytinle beslenir. Bu sene memlekette zeytin azdı, o yüzden hayvan Ada’da fazla kalmadı. 10-12 yıl önce çok bulurduk mesela. Avcı büyük avda bir şey bulamayınca ince ava çıkıyor, dolayısıyla cikla çok vuruluyor.
“ZEVKİMİZ TÜFEK ATMAK”
Nasıl bir zevktir bir canlıyı vurmak?
Valla bizim zevkimiz bir canlıyı vurmak değil, tüfek atmaktır.
Poligonlar var…
Onun da kavgasını verdik. Belediye başkanıyla görüştüm, bölgeye bir poligon yapalım dedim. Onun da yüksek yer olacak, etrafında yerleşim yeri olmayacak, askeri bölge olmayacak gibi bir sürü şartları var. Bu memlekette askeri bölgenin olmadığı yer var mı? 4 tane poligon var… 17000 avcı için yetersiz kalıyor tabii ki.