“Avrupa Birliği içerisinde bir çözüm Türkiye’nin de yararınadır”
Yeni dönemde Kıbrıslı Rum lider unvanına en yakın isim olarak anketlerde öne çıkan Nikos Hristodulidis, Kıbrıs sorununun çözümü için Avrupa Birliği’ne güveniyor.
▶ “Başkan seçilirsem ilk yapacağım iş Avrupa başkentlerine ve Brüksel’e giderek, Avrupa Birliği’nden şunu talep etmektir: Kıbrıs sorununda da başrol oynamalısınız!
▶ “Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden bir dizi talebi var; Gümrük Birliği, savunma paktı, dolaşım özgürlüğü gibi… Bizim hedefimiz tüm bu talepleri aynı sepete koyarak karşılıklı kazanç olarak bunlardan faydalanmaktır.”
● ÇÖZÜMÜN KİLİDİ ANKARA
“Kıbrıslı Türkleri devre dışı bırakmak gibi bir hedefimiz yoktur. Ancak çözümün kilidi Ankara’dır, bunu biliyoruz. Çözüm eğer Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlara kalsaydı, biz bunu yapardık.”
● ‘KARMA EVLİLİKLER’ VE YURTTAŞLIK
“Bu gerçekten insani bir sorundur. Pek çok zorluk vardır. Duruma bakacağız. Elimizdeki verileri görmemiz gerekiyor.”
● ‘TANINMA’ DEĞİL ‘İLHAK’ OLASILIĞI
Çözümsüzlük halinde adanın kuzeyinin Türkiye’ye entegrasyonu KKTC’nin tanınmasından çok daha kaygı verici ve güçlü bir olasılıktır.
Cenk Mutluyakalı
Yeni dönemde Kıbrıslı Rum lider unvanına en yakın isim olarak anketlerde öne çıkan Nikos Hristodulidis, Kıbrıs sorununun çözümü için Avrupa Birliği’ne güveniyor.
Avrupa Birliği’nin “kazan kazan” anlayışı ile Kıbrıs’taki tüm müdahil taraflara ve en önemlisi Türkiye’ye de açılım yapabileceğini belirten Hristodulidis, “Başkan seçildikten sonra Avrupa başkentlerine gidecek ve Avrupa Birliği’nden Kıbrıs’ta başrolde olmasını isteyeceğim” dedi.
“Bizim hedefimiz Avrupa Birliği içerisinde bir çözümdür ve bu Türkiye’nin de yararınadır” diyen Nikos Hristodulidis, çözümsüzlük durumunda “KKTC’nin tanınması”ndan çok daha yüksek olasılığın, adanın kuzeyinin Türkiye’ye ilhakı olduğunu söyledi.
Kıbrıs Cumhuriyeti başkanlık yarışının en iddialı ismi Nikos Hristodulidis, 5 Şubat seçimleri öncesi YENİDÜZEN’e konuştu, Lefkoşa’daki ofisinde sorularımızı yanıtladı.
Sorduk, yanıtladı
CENK MUTLUYAKALI: Kıbrıslı Türklerde gerek Annan Planı, gerekse Talat-Hristofiyas ve Akıncı-Anastasiadis süreçleri sonucunda Kıbrıslı Rum liderliğinin çözüm isteğine dair bir inançsızlık oluştu. Siz başkan seçilirseniz, Kıbrıslı Türkleri ve Türkiye’yi nasıl ikna edeceksiniz? Müzakereler yeniden nasıl başlayacak?
NİKOS HRİSTODULİDİS:
“Kıbrıs sorunu ile ilgili her girişimde uluslararası çerçeveyi ve gelişmeleri göz önüne almak zorundayız. Uluslararası sahnede şu anda gördüğümüz Rusya’nın Ukrayna’yı yasa dışı işgali var. Avrupa Birliği’nin bu süreçte oynadığı başrol var. Başkan seçilirsem ilk yapacağım iş Avrupa başkentlerine ve Brüksel’e giderek, Avrupa Birliği’nden şunu talep edeceğim: Kıbrıs sorununda da başrol oynamalısınız! Kıbrıs sorunu için güçlü bir figür atanmasını da isteyeceğim.
Elbette bu süreçler Birleşmiş Milletler’le işbirliği içerisinde olacaktır.
Avrupa Birliği, Kıbrıs sorunuyla ilgili tüm müdahil taraflara, en önemlisi de Türkiye’ye “kazan kazan” ilkesi üzerinden açılım yapabilecek durumdadır.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden bir dizi talebi var; Gümrük Birliği, savunma paktı, dolaşım özgürlüğü gibi… Bizim hedefimiz tüm bu talepleri aynı sepete koyarak karşılıklı kazanç olarak bunlardan faydalanmaktır.
Bunları başarmak elbette kolay değil. Ama unutulmasın şu anki durum ne Kıbrıslı Türkler ne de Kıbrıslı Rumlar açısından sürdürülebilir. Uzlaşmazsak hep birlikte kaybedeceğiz.
CM: Yeni bir müzakere sürecinin sonuç odaklı ve takvimli olmasını kabul ediyor mu?
NH: Bu noktada da Avrupa Birliği’nin sürece dahil olmasında ısrar edeceğim. Başarısız sonuçlanan Crans Montana’da uzlaşıya çok yaklaşmamızın gerçek sebebi Avrupa Birliği’nin masada olmasaydı. Annan Planı’ndan daha ileri aşamada yakınlaşmalar yaşandı. Hem Kıbrıslı Türkler hem Kıbrıslı Türkler açısından yakınlaşmalar önemliydi.
“Avrupa Birliği içerisinde bir çözüm Türkiye’nin de yararınadır”
CM: Guterres Çerçevesi’ni yeniden görüşmeye hazır olduğunuzu açıkladınız ancak böylesi bir müzakerede, yeniden en başa mı dönülecek? Tüm başlıklar yeniden mi açılacak?
NH: Guterres Çerçevesi zaten ortak bir görüş birliğini içeriyor. Sadece fikir ayrılıklarımızı müzakere edeceğiz. Örneğin, mülkiyetle ilgili uzlaşılmayan bir nokta vardır. İade edilecek mülklerde, ilk söz Kıbrıslı Rum mal sahibinde olacak, ancak, kuzeyde kalacak mülklerde, öncellikli söz hakkı kullanıcının olacak. Bunu konuşmamız gerekiyor çünkü fikir birliği yoktur.
Tüm hedefimiz çözüme Avrupai bir boyut getirmektir. Avrupa Birliği içerisinde bir çözüm Türkiye’nin de yararındadır.
Pek çok görüş birliğimiz vardır... Crans Montana’da harita değiş, tokuşu dahi yaptık ve aramızda sadece yüzde bir fark vardı. Ekonomik boyutu tümüyle uzlaştık. Mülkiyet kriterlerini belirledik. Müzakerelerden edindiğin deneyim ışığında Avrupa Birliği’nin masada olması son derece önemlidir. Kıbrıs Cumhuriyetinin yasalarını yüzde 82’sini Avrupa Birliği yasaları teşkil eder. Avrupa Birliği hepimiz için o nedenle kapsayıcı alandır.
“İki Devlet” siyaseti ve kuzeye dair Nikos Hristodulidis’in yorumu:
“Kaygı verici olan tanınma değil kuzeyin ilhakıdır”
CM: Kıbrıs’ın kuzeyinde demokrasiye müdahale yaşandı, Türkiye ve göreve getirdiği yeni liderlik “iki ayrı devlet”ten söz ediyor. Bu zeminde nasıl ilerleyeceksiniz? “Çözüm istemeyen taraf onlar” diyerek kendinize bir alan mı yaracaksınız yoksa gerçekten müzakereleri zorlayacak mısınız?
NH: Bizim derdimiz suçlama oyunu değildir, gerçekten sorunun çözümüdür. Çözümsüzlükte kaybedecek olan Kıbrıslı yurttaşlardır. Kıbrıslı Türk toplumunu takip ediyorum, Kıbrıslı Türklerin içişlerine karışmak istemem, onların görüşlerine saygım vardır, ancak son seçimlerde alınan sonuçlar ve Kıbrıslı Türklerin ortaya koyduğu demokratik itiraz önemlidir.
CM: Çözümsüzlük ya da bir bölünme durumunda “KKTC’nin tanınması” ihtimalini hiç mi düşünmüyorsunuz?
NH: Böyle bir ihtimal her zaman vardır, ancak asıl kaygı verici olan Türkiye’nin kuzeyi ilhak etmesidir. Çözümsüzlük halinde adanın kuzeyinin Türkiye’ye entegrasyonu KKTC’nin tanınmasından çok daha kaygı verici ve güçlü bir olasılıktır.
CM: Çözüm sürecinde Kıbrıslı Türkler devre dışı mı kalıyor? Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye arasında bir müzakere dönemine doğru mu yol alıyoruz?
NH: Bunu asla istemeyiz. Kıbrıslı Türkleri devre dışı bırakmak gibi bir hedefimiz yoktur. Ancak çözümün kilidi Ankara’dır, bunu biliyoruz. Çözüm eğer Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlara kalsaydı, biz bunu yapardık. Bu hakikate rağmen asla Kıbrıslı Türkleri devre dışı bırakmak gibi bir düşüncemiz olamaz.
CM: Kıbrıslı Türklerin güvenini kazanmak için ne düşünüyorsunuz? Örneğin somut bir örnek, Türkçe’nin Avrupa Birliği dili olmasıdır.
NH: Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, Kıbrıslı Rumların da Türkiye’ye güvensizlikler var. Ancak geriye bakmayalım. İleriye bakalım. Unutulmasın, 2003’te barikatlar açıldığı zaman kimilerinin beklentisi birkaç hafta içinde büyük olaylar yaşanmasıydı. Bunu düşünenler haklı çıkmadı.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dillerinden Türkçe’nin Avrupa Birliği dili olmasına meselesine gelecek olursak… Hollanda’nın dönem başkanlığına bu yönde gönderilmiş mektup vardır. Türkçe’nin Avrupa Birliği’nin resmi dili olmasını reddeden Avrupa Birliği’dir.
Unutulmasın, özellikle Covid sürecinde pek çok önemli işbirliği yapılmıştır.
“Karma evlilikler sorunu”
CM: Adanın kuzeyinde “karma evlilikler” sorunu var ve bunun otuz bine yakın insanın etkilediği söyleniyor. Çok dramatik öyküler var, iki kardeşten birinin Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı olması, bir diğerinin olmaması gibi… Büyükbabası Türkiye’den geldi diye, burada doğan, evlenen insanlar yurttaşlık alamıyor.
NH: Bu gerçekten insani bir sorundur. Kuzeyde yaptığım görüşmelerde de gündeme geldi. İçişleri Bakanlığı bu konu üzerinde çalışıyor. Pek çok zorluk vardır. Duruma bakacağız. Elimizdeki verileri görmemiz gerekiyor. Çok sayıda anomali olduğu kesindir. Unutulmasın, Crans Montana görüşmelerinde nüfus oranı da uzlaşılan başlıklardan biriydi. Ayrıca mesele yargıdadır. Çok boyutlu incelememiz gereken insani bir konudur.
CM: Anastasiadis’in önerisi vardı; Maraş’ın yasal sahiplerine devri karşılığında Ercan’a direkt uçuş ve Mağusa Limanı’na doğrudan ticaret imkanı… Bu öneriyi destekliyor mu?
NH: Benim görüşeceğim ‘Güven Yaratıcı Önlemler’ hiçbir durumda Kıbrıs sorununun çözüm sürecini parçalayacak, bölecek ya da geri götürecek önlemler olmayacak. Görüşeceğim önlemler bir bütün olarak bizi Kıbrıs sorununun çözümüne götürecek önlemler olacak. Güven yaratıcı önlemler kapsamında Avrupa Birliği’nin sorumluluk alması için çalışacağım. Bu çıkmazı kıracak olan Avrupa Birliği’dir.
CM: Seçim yarışındaki üç öncü aday için “Anastasiadis’in evlatları” yorumu yapılıyor, sizin diğer adaylardan farkınız nedir?
NH: Nikos Anastasiadis şimdi aday değil. Kendisi Averof’u desteklediğini açıkladı. Örneğin Averof’tan en temel farkım, o çözüm için NATO’yu işaret ediyor. Benim görüşüm çözüme yardımcı olabilecek adres Avrupa Birliği’dir. Her üç aday da federal çözüme karşı çıkmıyor.
CM: “Kırmızı Çizgileri” nedir?
NH: İki önemli nokta var, biri Kıbrıs Cumhuriyeti, bir diğeri Garanti Sistemi.
Bir çözüm Kıbrıs Cumhuriyeti’ni geliştiren bir sonuç üretmelidir. Garanti için de Avrupa Birliği vardır, Kıbrıs’ı her anlamda garanti eden uluslararası bir yapıdır. Avrupa Birliği hepimiz için garantidir, güvenliktir, denetimdir.
Fotoğraflar: Burçin Aybars | Çeviri: Çağdaş Polili
Seçimler 5 Şubat’ta
Kıbrıs Cumhuriyeti seçmenleri ‘Cumhurbaşkanlığı’ seçimi için 5 Şubat’ta sandık başına gidecek. Seçimin ikinci tura kalacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Kamuoyu araştırmalarına göre 12 Şubat tarihindeki 2’nci Tur seçimde yer alacak adaylardan biri Nikos Hristodulidis...
Hristodulidis'i zorlayabilecek rakipleri arasında istifa ettiği iktidardaki sağ parti Demokratik Seferberlik Partisi'nin (DISI) cumhurbaşkanı adayı ve genel başkanı Averof Neophytou yer alıyor. Bir diğer aday solcu AKEL partisi tarafından desteklenen bağımsız aday Andreas Mavroyannis… En son anketlere göre Hristodulidis ile diğer adaylar arasında yüzde 10’dan fazla fark var. Kıbrıs'ın güneyinde 561 bin kayıtlı seçmen bulunuyor.
Seçimlerde toplamda 14 aday yarışacak.