Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek ile Avrupa Birliği ve Kıbrıslı Türkler Üzerine Söyleşi
Kıbrıs’ta federal bir devletin kurulması için mücadelemi sürdüreceğim ve tahakkümcü Kıbrıs Rum ve ayrılıkçı Türk milliyetçilerine karşı sesimi federalist güçlerle birleştireceğim.
Niyazi Kızılyürek
[email protected]
9 Haziran 2024 tarihinde yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi Gaile Editör Kurulu olarak Avrupa Parlamentosu üyesi Niyazi Kızılyürek ile Avrupa Birliği ve Kıbrıslı Türkler üzerine aşağıdaki söyleşi gerçekleştirilmiştir:
Gaile: Avrupa Parlamentosuna seçilen ilk Kıbrıslı Türk oldunuz. Önümüzdeki dönem için yeniden adaysınız. Sona ermekte olan bu dönemi ve yaşanan gelişmeleri gözden geçirip bir muhasebesini yapar mısınız? Yaşadıklarınız, başardıklarınız, sorunlar vb. açısından öz değerlendirme yapabilir misiniz?
Niyazi Kızılyürek: Öncelikle şunu söyleyeyim: Avrupa Parlamentosuna seçilen biri, bütün AB yurttaşlarının temsilcisidir ve yaptığı çalışmaların merkezinde AB yurttaşlarının ortak yararı yer almalıdır. Ben bu bağlamda, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, hukuk devleti, doğanın korunması, Yeşil Mutabakat gibi konulara büyük önem verdim.
Eğitim ve Kültür Komitesinde Sol grubun koordinatörü olarak görev yaptım ve bir dizi görüş ve öneri sundum. Çocukların internet ortamında cinsel tacizden korunmaları, gençlerin ödenekli olarak staj yapmalarını öngören görüş ve yasa tasarıları hazırladım ve bunlar, oy çoğunluğuyla Genel Kurul’dan geçti.
Geçtiğimiz dönem, bütün dünya için oldukça zor ve sarsıcı oldu. Seçildikten kısa bir süre sonra Pandemi ile karşılaştık ve Parlamento büyük bir meydan okumayla karşı karşıya geldi. Kapandığımız için, yeni çalışma yönetmeleri bulmak zorunda kaldık ve ilk defa uzaktan oy kullanarak karar alan bir parlamento deneyimine imza attık.
Çok önemli kararlar aldık. Örneğin, tarihinde ilk defa AB kurum olarak özel piyasalardan borçlanarak 750 Milyar Euroluk bir fon hazırladı ve Pandeminin sarstığı üye devletlerin ayağa kalkmasını sağladı. Bu, belki de parlamentonun en büyük başarısı oldu.
Pandemiden çıkar çıkmaz, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla karşılaştık. Bu haksız savaş bütün jeo-politik dengeleri sarstı. O tarihe kadar AB’nin stratejik-otonomisini konuşurken, AB süratle Washington’nun kuyrukçusu oldu ve yeni bir silahlanma yarışı başladı.
Ve tabii, Hamas’ın terör eylemini bahane ederek Filistinlileri kırıp geçirmeye ve iki-devletli çözüm perspektifini ortadan kaldırmaya yönelen Netanyahu hükümetine karşı AB’nin kurum olarak kabul edilmez tutumu, en çok tartışılan konulardan biri olmaya devam ediyor. AB, Ortadoğu krizinde sınıfta kaldı. Birkaç AB üyesi devlet hariç, Konsey ve Komisyon maalesef beklentilerin gerisinde kaldı.
Parlamentoda yer alan ilk Kıbrıslı Türk olarak yaşadıklarıma gelince...
Kıbrıslı Türklerin genel olarak içine düştükleri durumu bütün vahametiyle yaşayarak gördüm. Avrupa Birliği’nin karar alıcı en temel kurumu olan Konsey’de üye devlet başkanları yer alıyor ve orada Kıbrıslı Türklerin sesi olan biri yoktur.
İcraat organı olan Komisyon’da her üye devletten bir Komiser görev yapar ve orada da Kıbrıslı Türklerin çıkarlarını savunan biri yok!
Böylesi zor bir ortamda Parlamento’da ve üyesi olduğum Parlamento Komitelerinde Kıbrıslı Türklere dair bir dizi girişimde bulundum. Bu girişimlerimi AB’nin Kıbrıslı Türklere dair aldığı kararlara dayandırdım ve meşru haklara sahip çıktım. Konsey’in 26 Nisan 2004 tarihinde aldığı karar, kanımca, Kıbrıslı Türklere AB nezdinde hak tanıyan en önemli belgedir. Karar şöyle diyor: “Kıbrıs Türk toplumu, geleceğini AB içinde gördüğüne dair net bir irade sergiledi. Konsey, Kıbrıslı Türklerin izolasyonuna son vermeye, ekonomik kalkınmalarını teşvik etmeye ve adanın birleşmesine yardımcı olmaya kararlıdır. Konsey, Komisyona bu amaca dönük bütünlüklü önerililer sunmasını telkin eder ve adanın ekonomik entegrasyonu ve iki toplumun kendi aralarında ve AB ile yakınlaşmasını teşvik etmesini salık verir.”
Gaile: Avrupa Parlamentosunun üyesi ve Kıbrıslı Türk olarak Avrupa Birliğinin (AB) Kıbrıs Türk Toplum için önemini nasıl değerlendirirsiniz? Özellikle AB’nin “Yeşil Hat” tüzüğünün kapsamı ve askıda olan “Doğrudan Ticaret tüzüğü” ile ilgili Kıbrıslı Türklere yönelik politikalarını yeterli buluyor musunuz?
Niyazi Kızılyürek: Kıbrıslı Türklerin AB nezdinde bir dizi hakları vardır. Fakat bu hakları hayata geçirmede zorluklar vardır. Bu zorlukların bir kısmı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tutumundan kaynaklanıyor. Örneğin, Yeşil Hat Tüzüğünü tam olarak uygulamıyor. Fakat öte yandan şöyle de bir durum var: Kıbrıslı Türkler haklarına sahip çıkmak için uğraş vermiyorlar.
Oysa AB Kıbrıslı Türkler açısından yaşamsal öneme sahiptir. Ticaretten eğitime kadar, bir dizi imkân söz konusudur. Bu haklar ve imkânlar daha ileriye götürülmelidir. Bu noktada hem AB’ye, hem Kıbrıs Cumhuriyeti’ne hem de Kıbrıslı Türklere görev düşmektedir.
Ben, elimden geldiğince Kıbrıslı Türklerin AB ile ilişkilerini daha ileriye taşımak için uğraş veriyorum. Fakat önemli olan, toplum olarak bu uğraş içinde olmamızdır.
Gaile: Göreviniz süresince Kıbrıs’ın güneyinden ve kuzeyinden, Türkiye ve Yunanistan’dan politik icraatlarınız, söylemleriniz konusunda nasıl geribildirimler aldınız? Değerlendirir misiniz?
Niyazi Kızılyürek: Türkçe dili, Hellim Coğrafi Tescili ve AB pazarlarına girişi, Erasmus+ Programına Kıbrıslı Türklerin katılımı, Yeşil Hat Tüzüğü, Karma evlilikten doğan çocukların yurttaşlık hakları gibi, bir dizi soruna el attım. Ayrıca, insan haklarının ihlali bağlamında Türkiye’de yaşanan sorunları da dile getirdim. Yunanistan’dan tepki almadım. Türkiye’den ise bazı çevreler rahatsız oldular. Fakat milliyetçi Kıbrıslı Rumlardan ve federasyon-karşıtı Kıbrıslı Türklerden sistematik sayılabilecek eleştiri ve sözlü saldırılar hiç eksik olmadı. Bunlara, kendilerine “solcu” diyen bazı Kıbrıslı Türkler de katıldı.
Gaile: AB’nin kuruluş ilkelerine ve yüksek değerlerine bağlılığı konusunda neler söylersiniz? Kurum ne oranda öngörüldüğü ve iddia edildiği şekilde çalışıyor ve asıl çözüm üretmek, sonuç almak bakımından işlevselliğini ne oranda yerine getirebiliyor; gücü ne oranda etkileyici ve belirleyici olabiliyor?
Niyazi Kızılyürek: AB’nin kurucularının ilkeleriyle günümüzde AB kurumlarını yönetenlerin yaklaşımları arasında maalesef önemli farklar vardır. Kurucular egemenlik paylaşımı, ortak çıkar ve karşılıklı bağımlılık ilkelerine dayalı bir “dayanışma topluluğundan” ve “ortak kaderden” söz ediyorlardı. Günümüzde ise AB’yi sadece ekonomik çıkar ekseninde ele alan, milli-devleti merkeze koyan elitlerin sayısı hayli kabarık. Bu da hem AB’nin işlevselliğine zarar veriyor, hem de, belki de daha önemlisi, AB’nin önüne Telos/Finalite, yani nihai bir amaç koymasını engelliyor.
Gaile: Önümüzdeki seçimlerde sayılarının artacağı kesin görünen ırkçı/faşist partilerin/temsilcilerinin AB’nin geleceğine ve politikalarına olası etkilerini nasıl değerlendirirsiniz? Buna karşın Avrupa Parlamentosunda sol siyasi grup üyesi olarak AB’nin sosyal politikaları konusunda değerlendirmede bulunabilir misiniz?
Niyazi Kızılyürek: Aşırı Sağın yükselişi AB’nin işleyişi kadar varlığına dönük de bir tehlikedir. Aşırı ve Popülist Sağ, milli devleti ve milli egemenliği temel alan, Yurttaşlar Avrupası’na karşı çıkan gruplardan oluşuyor. Bazıları, Avrupa Parlamentosu’nu ki yurttaşlar tarafından doğrudan seçilen tek kurumdur, kapatılmasını bile savunuyorlar. Milli kimlik vurgusuyla çok-kültürlü demokrasiye karşı çıkıyorlar ve yabancı düşmanlığıyla ırkçılık saçıyorlar...
Avrupa Parlamentosu’nda neoliberal politikalara net biçimde karşı çıkan ve sosyal adaletle dayanışma talep eden grupların başında Sol Grup geliyor. Maalesef, Sol Grup, Parlamentonun en küçük grubudur. Böyle olduğu halde, yoğun bir mücadele içindeyiz...
Gaile: Göreviniz gereği Kıbrıs’ın kuzeyinde doğrudan bir rol oynama imkânınız olmasa da dolaylı olarak yapabilecekleriniz ya da yapmayı planladıklarınız var mıdır? Örneğin özel sektör çalışanları Kıbrıs’ın kuzeyinde sürekli yoksullaşan kesimlerin başında gelmektedir. Ayrıca, siyaset ile ekonominin adanın kuzeyinde kurduğu ilişkilerden ötürü özel sektör çalışanları sendikalaşma hakkından, toplu iş sözleşmesi hakkından ve sosyal güvenlik sisteminden gerektiği kadar yararlanamamaktadırlar. Eğitim, sağlık vb. alanlarda kronikleşen sorunların çözümü için nasıl bir rol oynayabilirsiniz?
Niyazi Kızılyürek: Eğitim ve sağlık üye devletlerin uhdesindedir. Bu konularda AB doğrudan etkili olamıyor. Toplu sözleşme, asgari ücret gibi konularda AB’nin net bir tavrı vardır. Fakat AB Müktesebatı adanın kuzeyinde uygulanmadığından, kuzeydeki siyasi elitleri zorlayıcı bir işlev göremiyor. Bu yüzden, Müktesebatı gönüllü olarak uygulamak ve buna göre uyum yasaları hazırlamak Kuzey Kıbrıs makamlarının sorumluluğundadır.
Gaile: Oy kullanacak Kıbrıslı Türkler için ne türden hazırlıklar yapılmıştır ve oy kullanırken nelere dikkat etmeleri gerektiğini kısaca açıklar mısınız?
Niyazi Kızılyürek: Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği sahibi ve 18 yaş üstü her Kıbrıslı Türk seçmen kütüklerine otomatik olarak kaydedilmiştir. Kıbrıslı Türkler için adanın her yerinde, ayırım çizgisine an yakın yerde toplam 32 özel sandık kurulacaktır. Bu sandıkların 15’i Lefkoşa’da olacaktır. Yurttaşlar kimlik kartlarıyla istedikleri sandıklarda oy kullanabileceklerdir. Süresi bitmiş olan kimliklerle de oylarını kullanabilirler.
Seçim hazırlığı olarak hem Komisyon hem de Avrupa Parlamentosu yoğun bir bilgilendirme kampanyası yapmaktadır. Bu maksatla adanın kuzeyine de kaynak aktarılmıştır. Kıbrıslı Türklerin seçime kitleler halinde katılması için epeyce bir çaba sarf edilmektedir, aydınlatıcı kampanyalar yapılmaktadır.
Gaile: Önümüzdeki dönem yeniden seçilmeniz durumunda yapmayı planladıklarınız nelerdir? Paylaşır mısınız?
Niyazi Kızılyürek: Seçilirsem, Aşırı Sağa karşı demokrasiyi koruma mücadelesine devam edeceğim. Hukuk devletini koruma ve insan haklarına sahip çıkma mücadelesinde Sol Grup içinde elimden geleni yapacağım. Kıbrıs’ta federal bir devletin kurulması için mücadelemi sürdüreceğim ve tahakkümcü Kıbrıs Rum ve ayrılıkçı Türk milliyetçilerine karşı sesimi federalist güçlerle birleştireceğim.
Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’ta iki toplumun çıkarlarını bağdaştıran projelere yönelmesi yönünde adımlar atacağım.
Kıbrıslı Türklere gelince... Meşru çıkarlarını koruyup daha fazla imkânlara kavuşmaları için çalışacağım. Kıbrıs Türk toplumunun AB’ye yakınlaşmasına hem Kıbrıslı Türklerin varlığını koruyup öznelik kapasitesini artırma, hem de adada siyasi birleşme umudunu canlı tutma açısından büyük önem atfetmekteyim.
Bu mücadelede başarılı olmak için sadece bir parlamenterin çabaları yetmez. Bir yandan diğer Avrupa parlamenterleriyle ittifak kuracağım, diğer yandan da toplumun ilerici kesimlerini harekete geçirmek için uğraşacağım.
Brüksel’de sivil toplumun katkılarıyla Kıbrıs Türk İşleri Bürosu açılmasını çok önemsiyorum. Bu amaca ulaşmak için sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hareket edeceğim.