Strazburg notları / Derya Beyatlı
 

Kıbrıs’ın dışında, bildiğimiz dünyanın dışında, bambaşka bir gündem, bihaber olduğumuz bir ortam var Avrupa Birliği’nin kalbinde, Strazburg’da.
Avrupa Parlamentosu 23-26 Mayıs tarihlerinde üye devletlerde yapılacak seçimler öncesi son toplantılarından biri için toplanıyor.
Seçimlerin 27 yoksa 28 üye devlette mi yapılacağı; 751 yoksa 705 Avrupa Parlamenteri mi seçileceği tartışılıyor.
Esas soru Brexit var mı, yok mu?
Birleşik Krallığın bu hafta içerisinde bunun kararını vermesi gerekiyor.
Teresa May’in önüne konan seçeneklerden “ikinci referanduma gitme” ya da “üyeliğe devam”ı seçmesi durumunda, Birleşik Krallık da Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılacak. 
12 Nisan’a kadar Avrupa Birliği’nden ayrılma kararını kendi parlamentosunda onaylaması durumu ise Avrupa Birliği üye devlet sayısını 27’ye, Parlamento’daki sandalye sayısını 705’e düşürecek.
Tam bu şu günlerde, kendi ülkelerinde seçim propagandası yapmak yerine, Strazburg’da bu tartışmalara katılmak zorunda olmak Avrupa Parlamenterlerini oldukça kızdırıyor. 

8 grup sözcüsünden sadece 2’si kadın
---

Avrupa Parlamenterleri, Brüksel’de yaşıyor. Komite çalışmaları, grup toplantıları Brüksel’de yapılıyor. Hazırlanan tasarılar, her ayın son haftası Strazburg’da tartışılıyor ve oylanıyor. Genel kurula katılmak için parlamenterler ve ekipleri pazartesi günlerini yolculuk ile geçirerek, pazartesi öğleden sonra sabahın ilk saatlerine kadar devam edecek Strazburg mesailerine başlıyorlar.
Haftanın startını Avrupa Parlamentosu sözcüsü Jaume Duch Guillot parlamentoda temsil edilen sekiz grubun sözcüleri ile birlikte düzenlediği basın toplantında veriyor.
Her grup kendileri için önemli olan tartışma konularını ve pozisyonlarını kısaca anlatıyor basın toplantısında, ayrıca hazırladıkları pozisyon belgeleri ve daha ayrıntılı bilgi için düzenleyecekleri kendi gruplarına ait basın toplantısı hakkında da bilgi veriyorlar.
8 grup sözcüsünden sadece 2’sinin kadın olması dikkatimi çekiyor ve Avrupa Parlamentosu kadın-erkek milletvekili oranını merak ediyorum.
 

Kıbrıslı Türklerin oy kullanma oranı 2014 seçimlerinde %3 olarak gerçekleşti. Niye?

1979 yılındaki ilk Avrupa Parlamentosu seçimlerinde %16 olan kadın milletvekili oranı 2014’deki son seçimlerde %37’e çıkmış. En düşük oran Litvanya’da %9, Kıbrıs’ta %17.  Niye?

Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani “Genel Oturum”un açılışını İtalyanca yapıyor. Konuşması 23 dile simültane tercüme ediliyor. Türkçe Avrupa dili değil, ben Türkçe dinleyemiyorum ve bir kez daha tekrarlıyorum sorumu: Niye?

Litvanya’da %9, Kıbrıs’ta %17
--  

1979 yılındaki ilk Avrupa Parlamentosu seçimlerinde %16 olan kadın milletvekili oranı 2014’deki son seçimlerde %37’e çıkmış.
35 yılda!
Yürüyecek ne yollar var daha Avrupa’da.
En düşük oran nerede diye merak ederseniz diye söylüyorum.
Litvanya’da %9, Kıbrıs’ta %17.  
Niye?
1979’dan beri devam eden Avrupa Parlamentosu seçimlerine parlamento bu yıl ayrı bir önem veriyor.
Avrupa’da yükselen milliyetçilik ve ırkçılık rüzgârları ayrıca Birleşik Krallığın birlikten ayrılmak istemi ile büyüyen “nereye gidiyoruz” tartışmasını, Avrupa Parlamentosu bir başka soruya çeviriyor: “Quo Vadis?” (Nereye gidiyorsun.)
Bu soruyu vatandaşına bir takım istatistikler ile birlikte yöneltiyor Avrupa Parlamentosu.

“Bu kez oy kullanıyorum”
---

“2014 seçimlerinde %42’de kalan oy kullanma oranını demokrasi, insan hakları, çevre, barış için artırmamız gerekiyor” diyen Parlamento #thistimeiamvoting (bu kez oy kullanıyorum) sloganı ile geniş bir iletişim kampanyası başlatıyor.  
“Avrupa Birliği’ne, sesinize, sesimize sahip çıkın yoksa bizi dağıtmaya geliyorlar” duygusu dikkat çekiyor.
“Farklılıklarında birleşmiş Avrupa” fikrinin Mayıs ayı içerisindeki seçimlerde ciddi bir sınava gireceğini düşünen Parlamento, Kıbrıslı Türklere de çağrı yapıyor: “Vatandaşlık hakkınıza sahip çıkın, oy kullanın!”
Kıbrıslı Türk oy kullanma oranı 2014 seçimlerinde %3 olarak gerçekleşti.
Niye?

Biz bu tartışmaların neresindeyiz?
---

Avrupa Parlamentosunun bu haftaki gündeminde ayrıca ulaştırma sektöründe çalışan işçilerin çalışma koşulları, içme suyu kalitesi, vergi kaçakçılığı, internet ortamındaki telif hakları, tek kullanımlık plastikler, kış ve yaz saati uygulamasından vazgeçilmesi, internetten alışveriş yapan tüketicilerin hakları, ve araçlara karbondioksit salınımı miktarına dayalı seyrüsefer  verilmesi tartışmaları var. Biz bu tartışmaların neresindeyiz, niye bihaberiz sorusu peşimi bırakmıyor açılış seremonisini izlerken.
Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani “Genel Oturum”un açılışını İtalyanca yapıyor. Konuşması 23 dile simültane tercüme ediliyor. Milletvekilleri ve basın mensupları 24 resmi Avrupa dilinden dilediklerinde bu konuşmayı dinleyebiliyorlar. Türkçe Avrupa dili değil, ben Türkçe dinleyemiyorum ve bir kez daha tekrarlıyorum sorumu.
Niye?