AYİA MARİNA ÇIKMAZI
Gürpınar (Ayia Marina) sakinleri köyleri geri dönecekleri günü iple çekiyor
Fehime ALASYA
Yakın zamanda askeri birliğin taşınacağı iddiaları ile gündeme gelen Yılmazköy yanındaki Gürpınar’da, geçmiş yıllardaki gibi Kıbrıslı Türkler ve Maronitlerin birlikte yaşaması için verilen iki toplumlu mücadele devam ediyor. Verilen mücadelede Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve bölgedeki askerin ılımlı tavrına karşın, hükümet kanadının bir türlü Bakanlar Kurulu Kararı’nı geçirmediği ise kamuoyunun tepkisini topluyor. Kendi içinde örgütlenen köylüler, Gürpınar Dayanışma Derneği ile pek çok işe imza atıyor, iki toplumun yeniden bir arada yaşaması için mücadele ediyor. Gürpınar’daki Agia Marina Maronit Kilisesi’nin restoresi ve koruma çalışmasının yanında, bölgedeki iki ayrı mezarlığın bakım ve tadil çalışmaları, her yıl aralık ayında düzenlenen festival gibi çeşitli projeler Kıbrıslı Türkler ve Maronitler tarafından hayata geçiriliyor. Ayia Marina (Pınarlı) Köylüsü Maronit ve Kıbrıslı Türkler, toplu çalışmalarıyla bir örnek temsil ediyor. Barışı kendi aralarında inşa eden Gürpınar (Ayia Marina) köylüleri, bölgeye geri dönecekleri günü iple çekiyor. YENİDÜZEN’e konuşan köylüler, köyün neredeyse yerleşime hazır sayıldığını anlattı, önlerindeki tek sıkıntının hükümet kanadının olumsuz tavrı olduğuna değindi. “Artık oraya uzaktan bakmıyoruz” diyen Gürpınarlılar, köyün yerleşime açılması durumunda bölgede inşaat patlaması yaşanacağına ve bölgenin turistik bir lokasyon olabileceğine değindi.
“Yok olmak üzereyiz”
Yıllardır köylerine geri dönebilmek için çeşitli girişimler yaptığını anlatan Maronit, Maro Emmanuel de YENİDÜZEN’e yaptığı açıklamada Maronitlerin köylerinden uzak tutulmasını ‘Büyük haksızlık’ olarak nitelendirdi. Emmanuel, küçük toplum olarak tükenmek üzere, yok olmak üzere olduklarının altını çizerek, akademisyenler ve BM’den yapılan araştırmalar doğrultusunda köylerine geri dönmelerini bir kurtuluş olarak gördüklerini ifade ettiler. Aya Marinalı Maronitler’le Kıbrıslı Türkler’in köylerine dönmeleri için son on yıldan bu yana birlikte mücadele verdiklerini söyleyen Yiannakis Emmanuel ise telefoniyen sorularımızı yanıtladı. “Yeşil ışık yakıldığı anda geri dönmeye hazırız… İçişleri Bakanlığı’nın, parlamentonun yani siyasilerin karar vermesini bekliyoruz… Asker bize dönebileceğimizi söyledi, orada bir sorun yok…” diyen Emmanuel, konuya ilişkin değerlendirmede bulundu.
“Cumhurbaşkanı Akıncı ve bölgedeki asker ılımlı, Bakanlar Kurulu Kararı sürüncemede” iddiaları…
“Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve bölgedeki askerin birkaç ay önce tüm olanakların sağlanacağını söylemesine ve askerin ılımlı olmasına karşın, en önemli engel hükümet kanadıdır” iddiaları ve Bakanlar Kurulu’ndan çıkacak kararın, Dışişleri ve Başbakanlık kanadından yansıyan olumsuz etkinin tesirinde kaldığı söylentileri ortaya atıldı.
Gürpınarlı (Ayia Marinalı) köylüler ne dedi?
Raif Hızal: “Oraya dönmek en büyük hayalimdir”
“Maronitler gelip köylerinde yaşamaya hazırdır. Nasıl ki Karpaşha ve Kormacit köylerinde yaşıyorlar, gelip diğer köylerde de yaşamaya hazırdırlar. 3-4 aydır hiç hareketlilik olmadı. Biz olayı Kıbrıs görüşmelerine de bağlayıp, sabırla bekledik. Fakat o da olmadı ve bizler havada kaldık…
Eğer köy açılırsa oraya dönmek en büyük hayalimdir. Benim dedem o köyün Türk muhtarı idi ve köyün en zengin insanlarından biri idi. Bölgede çok fazla malımız mülkümüz de var. Dedem 1963 yılında köyden ayrıldığında evini yakmlardı, en büyük hayalim o evi bir şekilde tekrar inşa etmektir.
Hem Maronitler hem Türkler yan yana ibadet edebiliyor. Karşılıklı her iki dine de önem veriyoruz. Türk mezarlıklarında çeşitli iyileştirmeler yapıldı, aynı şekilde Maronit mezarlığı da yenileniyor.
Özel günlerde asker bize köyümüzü, mezarlıklarımızı ziyaret için izin veriyor.
Yeni Güzelyurt yolundan, köye bağlantı yapıldı, asker içerisinden geçmeden köye ulaşılabiliniyor. Yol uzun fakat yine de herkes beğendi. Köy içinde elektrik, su, yol yapımı gibi bazı şeyler eksik, bunu dışında sivil tüm adımlar atıldı. Tek engel hükümet kanadının tutumudur. Kormacit’te bunun önü açıldı ve herkes gitti, yavaş yavaş insanlar köye döndü. Belki bizim de köyümüze yavaş yavaş dönerler. Köy açılırsa orada bir inşaat patlaması yaşanacak. Köy kahvesi bile bir lokasyon olacak. Artık oraya uzaktan bakmıyoruz.”
Maro Emmanuel: (Maronit)
“Köyüne geri dönmek için ev yapana kadar karavanda yaşamaya razı olan Maronitler var. Yeter ki bu fırsat bize verilsin, zamanla her zorluğu aşarız”
“Yıllardır, 1974’ten beridir bu uğurda denemeler yapıyoruz. İlk başta bu çabalarımız kişiseldi fakat giderek örgütlendik. Köyümüz askeri kamp olduğu için kimse buraya dönemiyor. Maronitlerin köyünden uzak tutulması büyük haksızlık. Maronitler, küçük toplum olarak tükenmek üzere, yok olmak üzereyiz. Akademisyenler ve BM’den yapılan araştırmalar doğrultusunda bu yok oluşun önüne geçmek için köylerimize geri dönmemiz gerektiği söyleniyor. Bu amaçla bir araya geldik ve birlik olduk. Bir arada yaşamak için, eskisi gibi köyümüze dönmek için hem niyetimiz hem de umudumuz var. 15 Aralık’tan sonra düzenlenen etkinlikte 1963’ten sonra ilk kez Kıbrıslı Türk ve Maronitler, bir aradaydı… İnanılmazdı, bu tarz etkinliklere de devam ettik, bunun mücadelemize yardımcı olduğunu gördük, sanki bu etkinliklerle mücadelemizin kapısını aralıyoruz.
Köyümüze dönmek için niyetimiz var, isteğimiz var, geri dönmek isteyen pek çok aile var. Tek sıkıntımız artık orada evlerin olmaması. Bir mühendis ile gidip incelemelerde bulunduk, evler restore edilebilecek durumda değiller, yıkılıp yeniden yapılması gerek ama inanın bunlar bile bizim için engel değil. Köyüne geri dönmek için ev yapana kadar karavanda yaşamaya razı olan Maronitler var. Yeter ki bu fırsat bize verilsin, zamanla her zorluğu aşarız.”
Mehmet Hoca: (Gürpınar Dayanışma Derneği Başkanı)
“Bakanlar Kurulu’na da çağrıda bulunuyoruz, bu kararı alsınlar, biz oraya dönmek istiyoruz”
“Öncelikle birkaç ay önce çıkan haberler verilen süre dışında söylenenler doğruydu. Bu karar hükümetin alacağı bir karardır, Bakanlar Kurulu Kararı gerek ve Bakanlar Kurulu bu kararı almıyor. Tüm ısrarlarımıza rağmen UBP-DP hükümeti bu karı üretemedi, o yüzden dönüş olamıyor. Köye su götürüldü, yol, elektrik gibi çalışma ve faaliyetler var, çeşitli ihaleler de var… Kıbrıs görüşmelerinin neticesini bekledik fakat henüz hiçbir temasım olmadı. Benim bildiğim bu çalışmalar devam edecek. Buraya dönüş mutlaka bir şekilde olacak, temennim Maronitlerle birlikte oraya geri dönüş yapmamız yönünde, bunun için de çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bakanlar Kurulu’na da çağrıda bulunuyoruz, bu kararı alsınlar, biz oraya dönmek istiyoruz.”
Yiannakis Emmanuel:
“Yeşil ışık yakıldığı anda geri dönmeye hazırız… İçişleri Bakanlığı’nın, parlamentonun yani siyasilerin karar vermesini bekliyoruz… Asker bize dönebileceğimizi söyledi, orada bir sorun yok…”
Aya Marinalı Maronitler’le Kıbrıslı Türkler’in köylerine dönmeleri için son on yıldan bu yana birlikte mücadele verdiklerini söyleyen Yannakis Emmanuelle telefoniyen sorularımızı yanıtladı ve şöyle dedi:
“Yeşil ışık yakıldığı anda geri dönmeye hazırız… Kıbrıslı Türkler’in İçişleri Bakanlığı’nın ve parlamentonun yani siyasilerin karar vermesini bekliyoruz… Yıllardır bölgedeki askeri yetkililerle çok iyi ilişkilerimiz oldu. Bölgedeki askeri yetkililer, Maronitler ve Kıbrıslı Türkler’in köye dönmesinin kendileri açısından hiçbir sorun yaratmayacağını bize söylediler. Şimdi siyasilerin bu kararı vermesini bekliyoruz. Neden İçişleri Bakanlığı’nın onayı gerekir? Çünkü Kıbrıslı Türkler’in İçişleri Bakanlığı onay vermeli ki kimlik kartı alabilelim. Orada yaşayabilmemiz için kimlik kartımızın olması gerekir. Son iki aydır İçişleri Bakanlığı’ndan haber bekliyoruz… Son on yıldır birlikte mücadele veriyoruz Aya Marinalı Kıbrıslı Türkler’le birlikte. Kilisemiz tamir edilmiştir, cami hazırdır, kuzeydeki yetkililer bize yeşil ışık yaktığı anda dönmeye hazırız. Bizim dedelerimizin yarısı Kıbrıslı Türkler’di. Mesela benim büyük dedem bir Kıbrıslı Türk’tü… Kıbrıslı Türkler’le hiçbir sorunumuz yoktur, ilişkilerimiz çok iyidir. Sayın Akıncı bize köyümüze dönebileceğimizi söylemişti üç ay önce. Şimdi karar İçişleri Bakanlığı’na kalmıştır – kimlik alabilmemiz için İçişleri Bakanlığı’nın onay gerekir. En büyük isteğimiz köyümüze dönmektir…”
Avukat Adem Hoca:
“Bir köy düşünün camisi, kilesi, çeşmesi, yolu, suyu her şeyi var fakat yaşam yok… Umarız beklenen adım derhal atılır”
"Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin buradaki yetkilileri ve asker de olumlu görüş bildirdi fakat Bakanlar Kurulu Kararı gerekiyor ve halen daha bu karar alınmadı bunu bekliyoruz.
Kıbrıslı Marontiler ve Türkler köylerine geri döneceği için büyük bir heyecan içerisinde, ben de yeniden orada yaşadığım hayaliyle heyecanlanıyorum. Bir köy düşünün camisi, kilesi, çeşmesi, yolu, suyu her şeyi var fakat yaşam yok… Umarız beklenen adım derhal atılır. Son gelinen nokta budur.
1964 öncesinden de Kıbrıs Türkü ve Maronitlerin birlikte ikamet ettiği tek köydü. İletişimleri hiç kopmadı, halen daha görüşüyorlar, iki toplumun ilişkileri hiçbir zaman kopmadı. Neden eskisi gibi bir arada yaşamayalım…”
Dışişleri Bakanlığı:
“Kıbrıs sorunu ne zaman çözülürse bu konu da o zaman çözülecektir”
“Maronitlerin köyüne geri döne konusu değerlendirildi, henüz bir sonuca ulaşmış değil. Henüz bir karar üretilmiş değil. Hükümetin görüşü bu konunun kapsamlı bir anlaşma çerçevesinde bütünlüklü olarak ele alınması ve sonuçlandırılması yönündedir. Bu çerçevede durumlarının değerlendirilmesi ve sonuçlanması ön görüldü. Kıbrıs sorunu ne zaman çözülürse bu konu da o zaman çözülecektir. Bu konu bir bütün olarak düşünüldü. Şimdi çöken görüşmeler ile bu konu yeniden değerlendirilir mi farklı bir görüş ortaya çıkar mı onu bilemiyorum. Yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını düşünmüyoruz, bireylerin birçok konuda hakları olduğunu düşünüyoruz. Hiçbir ibadet ve özgürlüklerine engel olmuyoruz, Kuzey Kıbrıs’ta bir sıkıntı yaşadıklarını düşünmüyoruz.”
Araştırmacı Yazar Mete Hatay;
“Onlar, iki toplumun bitmek bilmeyen barış çabaları içerisinde, rehin alınmış bir azınlık, artık bundan kurtulmalılar”
“Ben bu Maronit köylerinin yerleşime açılmamasını, Maronitlerin köylerine geri dönememesini çok geç kalınmış bir süreç olarak görüyorum. Önümüzde Kormacit gibi güzel bir örnek dururken diğeri üç köyün bu şekilde kalması gerçekten üzücü, bu insanların Kıbrıs sorunu ile bir ilişkisi yoktur. Küçük bir azınlıktan bahsediyoruz, bunlar köylerine dönüp Maronit kimliklerini korumak istiyorlar. Güneyde göçmen olarak yaşadıkları için yavaş yavaş kimliklerini kaybetme korkusu yaşıyorlar bu yüzden geri dönmek istiyorlar, kendi kimliklerini koruyup, rahat ve bir arada yaşayabilecekleri bir ortam istiyorlar. Bunlar kültürel miraslarının olduğu yerler. Ben 1990 yılından beridir Maronit toplumuyla ilgileniyorum, bu konuda çeşitli araştırma ve bellek çalışmalarım var, şarkı derlemem oldu, çeşitli ortak projelerinde yer alıp, belgesel yapımında yardımcı oldum. Ben de hem kendi mesleğim açısından, iki toplum arasında bastırılıp kalmış bu insanların artık “zavalı” pozisyonundan çıkarılması gerektiğine inanıyor. Onlar, iki toplumun bitmek bilmeyen barış çabaları içerisinde, rehin alınmış bir azınlık. Bu insanlar Kıbrıs sürecinde taraf olmama adına çok zor süreçler yaşamışlar ve taraf olmak zorunda kalmışlardır ve güneyde büyük bir asimilasyon tehlikesi yaşamaktadırlar. Bunun son bulması gerek."