“Ayıp olmasın” diye kabullenmek halleri…
Adamın biri, yani Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu işgüzarlık yapıp Maraş toplantısı düzenlemişti. Tartışmalı toplantıda TC’den Fuat Oktay’ı, TC Sağlık Bakanını, buradan hükümet üyelerini çağırıp toplantı düzenlemiş, Maraş’ı nasıl kurtaracaklarını! konuşmuşlardı. Toplantıya ne Cumhurbaşkanı ne de muhalefet davet edilmişti. Muhalefete “ayıp olmasın” diye son dakika çağrısı yapmışlar. Maraş’ı açacaklar diye toplandılar aslında…
“Burası Türk toprağıdır” diye de hava attılar…
Toplantıyı zaten kapalı Maraş’ta düzenleyip oraların Türk askerinin kontrolü altında olduğunu, isteyenin istediği zaman giremeyeceğini, orada evi olanların bile evlerini göremeyeceğini, kendileri isterse buna izin vereceklerini bir güzel duyurmak istemişlerdi.
Neler konuşulduğunu, toplantıda ne sonuç çıktığını da açıkladılar;
"Bu açılım için de en uygun araç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul ettiği Taşınmaz Mal Komisyonu'dur. Bu bağlamda, Kapalı Maraş'ın 1974 öncesi sakinlerinin ve hak sahiplerinin menfaatlerini gözetecek şekilde, uluslararası hukuka ve hakkaniyete uygun olarak açılması öngörülmelidir. Diğer taraftan, siyasi/egemen eşitlik temelinde bir ortaklık kurulmasının şüpheli olduğu mevcut şartlarda, Kapalı Maraş artık çözümsüzlüğün esiri olmaktan kurtarılmalı ve oradaki gerçek hak sahiplerinin, bunun sonucunda da başta KKTC olmak üzere adanın menfaatine olacak şekilde bir çözüme kavuşturulmalıdır."
Daha önce de yazmıştım; Taşınmaz Mal Komisyonu Mehmet Ali Talat döneminde kurumsallaşmış ve uluslararası hukuk anlamında kabul gören bir kurumumuz olmuştu. O günkü toplantıda TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TMK’ya atıfta bulunmuşken, toplantının sonuç bildirgesine de girmiş. Hatırlıyorum, TMK’nın kuruluş aşamasında karşı çıkılmıştı, “nereden çıktı” denmişti. Şimdilerde sarılan bir dal oldu uluslararası hukuku çok da sallamayan, kendi istemlerinin her şeyin üstünde olduğunu düşünenler açısından bile…
Tabii bu toplantıyı düzenleyenler, katılanlar ve konuşanlar yine de utana sıkıla olsa bile BM’yi çok gücendirmeden, kararlarına çok aykırı olmadan (ne demekse) Maraş’ı açma dileklerini dillendirdiler.
***
Ve karşı atak geldi. Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Anastasiadis, “Ankara’nın Maraş’ı açması durumunda Türkiye ve Kıbrıslı Türklere yapılan mali desteği veto edeceğini” açıkladı.
‘Ucuz kahramanlık’ların sonucunda tanınan ülke olmanın, uluslararası kurumlara üyelik durumlarının, bu üyeliklerin sağladığı yasal hakların karşınıza çıkacağını tahmin etmeniz gerekir.
Osmanlıdan alışılagelmiş “buraları aldık, istediğimizi yapar, asar keseriz” durumları ne yazık ki çağdaş dünyada artık işe yaramıyor…
Altına imza attığınız anlaşmalar, üye olduğunuz kurumlar sizi her zaman için bağlayıcıdır. Bazen o imzalar işinize gelmeyebilir ancak imzanıza bağlı kalarak kabullenirsiniz… Bazen de o imzalar sizin önünüzü açar, dünyaya açılımınızı kolaylaştırır, uyumunuzu sağlar, yalnızlıktan kurtarır.
Efemine şeyler hiçbir zaman iyiyi getirmez.
Geçici olarak karşıdakini belki korkudan sindirir ama orta ve uzun vadede büyük zarar verir.
Uyumlu, çağdaş ve dünyaya paralel yaşamak her zaman için rahatlatır ve gelişimi sağlar.
Yüksekten düşen sularımız…
Kıbrıs’ı yaşamak güzel aslında günlük sıkıntılar, dertler, ekonomik ve politik sorunlar olmasa… Kıbrıslı olmak çok güzel aslında, doya sıya Kıbrıs’ı yaşamak mümkün olabilse… Geçtiğimiz haftalarda sevgili Hasan Karlıtaş yazmıştı adres Kıbrıs’ta Kıbrıs’ın ve de dünyanın şelalelerini… Kıbrıs’takilere ‘şelale’ demek çok doğru olmasa da özellikle bu yıl yağmurların çok olması nedeniyle gürül gürül akan ‘yüksekten düşen’ sularımız var. Hasan Kıbrıs’ın kuzeyinde Malatya-İncesu, Kayalar, Tatlısu, Serhatköy, Vasilya köylerindeki şelalelerden, su akıntılarından söz etmişti. Geçtiğimiz günlerde Tatlısu Belediye Başkanı Hayri Orçam ziyaret etmişti… 1 Mart’ta Tatlısu Ot Festivali’nden, şelalelerden konuşuyorduk. Tatlısu’daki şelaleyi/yüksekten dökülen suyu da konuştuk. Cep telefonunda gürül gürül akan şelalenin videosu vardı, bana da göndermesini istedim. Buradan da ekran görüntüsünü paylaşıyorum… Bu kadar güçlü aktığını bilmiyordum. O bölge ve o bölge gibi yerlerin ilgi turizmine, kampçılığa (ki oralarda kampçılık yapıldığını biliyorum) kazandırılması önemli. Tabii ki bozmadan, mahvetmeden… Olduğu gibi korumayı bilerek…
Vay halimize!..
Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun Rektörlüğe karşı tutum aldığı, DAÜ’deki bir konserde Akıncı’yı konuşturmasından dolayı seçimde taraf tuttuğu iddialarını gerekçe gösteren Rektör Necdet Osam, dört yardımcısıyla görevinden istifa etti. Akıncı’yla ilgili gerekçenin ispatı olarak da konserden sonra Dışişleri Bakanı Özersay’ın kendisini arayarak “üstüne gelecekler” demesini gösterdi. Türkiyeleşmeye bir örnek daha ne yazık ki!
“Malımız”
Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Doğu Akdeniz'de devam eden hidrokarbon arama çalışmalarına ilişkin “Biz kararlıyız, kendi malımızı, hakkımızı kimseye yedirmeyiz” dedi. Sonra da Kıbrıslı Türklerin Ada çevresindeki haklarını, bu haklarını almasını Kıbrıslı Rumların engellemeye çalıştığını anlattı. Yani “kendi malımız” derken Kıbrıslı Türklerin mallarından mı bahsediyordu, anlamadım!
İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir.
Rene Descartes