1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. ‘Aylar içinde çözüm’den ‘geçişlerin kapatılması’na mı vardık?
Sami Özuslu

Sami Özuslu

‘Aylar içinde çözüm’den ‘geçişlerin kapatılması’na mı vardık?

A+A-

23 Nisan 2003 tarihi, Kıbrıs’ta yeni bir ‘kapı’ açmıştı.
Ledra Palace’la başlayıp başka sınır noktalarına da yayılan ‘karşılıklı geçişler’in başlangıcı, yaklaşık 30 yıldır neredeyse ‘sıfır ilişki’ içinde olan Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar için adeta bir ‘milat’tı.
Loizidou davalarının gelişimi Türkiye’yi böyle bir hamle yapmaya zorlamış, bir başka deyişle hukuk siyasetin yönünü değiştirmişti.
İşin siyasal, hukuki, uluslararası dengeler bakımından da etkileri vardı ama ‘kapıların açılması’ en fazla toplumlar arası güvenin sağlanması bakımından çok büyük bir sürprizdi.
İlk günlerin çekingenliği kimileri için aylar, bazıları içinse yıllar sonra aşılabildi ve iki kesim arasında her yıl milyonlarca geçiş yapılıyor.
‘Kapıların açılması’ ile eski kuşaklar hem köylerini, hem de tanıdıklarını ve komşularını uzun yıllar sonra görebilme imkanı doğdu. Genç insanlar ise ilk defa bu adanın ‘diğer sahipleri’nin nasıl bir şeye benzediğine tanıklık edebilme şansı buldu.

*  *  *

2004 referandumu sonrasında Kıbrıslı Türkler kısa süreli de olsa Kıbrıslı Rumların ‘hayır’ iradesine tepkiden Güney’e geçişleri azalttı. Moraller bozulmuştu. Herkes kendine göre haklıydı.
Kıbrıslı Rumların önemli bir kesimi ‘kendi ülkemde kimlik kartı göstermem’ diyerek Kuzey’e geçmeyi kendince boykot etti. Bu tavrı sürdürenler hala yok değil.
Ancak gerek referandum sonrası yaşanan hüsranın etkileri, gerekse ‘tek Kıbrıs’ düşüncesiyle kuzeye geçmeyi reddetmenin statükonun devamına destek olmaktan başka işe yaramadığını kavrayamayanların durumu da zamanla evrildi, yumuşadı, değişti, dönüştü.
Sonuçta ‘Avrupa’nın son bölünmüş ülkesi’nde gidiş-gelişler sosyal hayatın ve de ekonominin bir parçası haline geldi.

*  *  *

Bundan üç yıl kadar önce ilk buluştuklarında “hah, çözümü bu iki Leymosunlu bulacak galiba” dedirten Akıncı ve Anastasiadis, ‘aylar içinde çözüm’den şimdi ‘geçişlerin durdurulması’ noktasına geldiler!
Sağ olsunlar…
Nereden nereye!..
Hani o zivaniyalı günler?
Nerede kaldı karşılıklı kahve içmeler, boy boy dostluk fotoğrafları?
Müzakere masasına oturmayı bırakın, iki çift sohbet için birbirlerine ön şart sunmaktan ve sunulan her ön şartla karşı tarafı daha radikalleşmeye itmekten başka bir iş yaptıkları yok bu aralar…
Liderlerin kendi ‘gerici’ açıklamaları yetmezmiş gibi, Ankara ve Atina’dan da sürekli yangına benzin dökenler var.

*  *  *

AKEL Genel Sekreteri Kiprianu açıkladı da öğrendik: Anastasiadis Ulusal Konsey’de ‘geçişlerin durdurulmasını inceleyeceğini’ söylemiş.
Niçin?
Kıbrıs Türk liderliği ve Türkiye’nin doğal gazla ilgili ‘kaba kuvvet’ imalı tavırları, Kıbrıs Rum çözümsüzlük karşıtlarının elini güçlendirdi, bitini kanlandırdı da ondan!
Tam bir ‘besle beni, besleyeyim seni’ yönetimi…
İki tarafın barış karşıtları dayanışıyorlar.
Anastasiadis de –isteyerek ya da isteksizce- ‘kapıları kapatma’ konusunu gündeme getirecek kadar geriye çekilmek zorunda kalıyor.
Bakın bazı Rum partileri Anastasiadis’e ‘Akıncı ile kahve bile içemezsin’ tehdidinde bulunuyor.
İşin özeti, ‘aylar içinde çözüm’ hedefinden ‘kapıları kapatma’ noktasına vardık.
Katkısı olanlara çok teşekkürler(!)

 

 

 

Bu yazı toplam 2059 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar