1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Aymazlığın daniskası!
Aymazlığın daniskası!

Aymazlığın daniskası!

Pegasus  KKTC Direktörü Zeki Ziya’dan, sürekli karar alıp, karar değişen ve sonuçlarını düşünmeyen hükümete çok sert eleştiriler

A+A-

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Azaltılan sefer sayılarının ardından geçtiğimiz hafta ‘işçi durduracağını’ açıklayan ve bunun sorumlusu olarak Hükümeti işaret eden Pegasus KKTC Direktörü Zeki Ziya, “Kararı alanlar, bunu iletenler yatağında yatır. Maaşları da ceplerindedir. Dışardakiler de kimsenin umurunda değil. Bu aymazlığın, düşüncesizliğin daniskasıdır, kendinden başka kimseyi düşünmemenin tipik örneğidir” tepkisinde bulundu.

Ziya,  alınan ve tekrar tekrar değişen kararlar ile hem havayolu şirketlerinin hem yolcuların mağdur olduğunu ifade ederek, en büyük darbeyi ise ekonominin aldığını söyledi.

Yükseköğrenimin Ekim ayında başlayacağını ve yurtdışından öğrencilerin geleceğini belirten Ziya, “Daha seferler açılmadı, bu öğrenciler turnaların kanatlarında uçarak mı gelecek” tepkisini gösterdi.

“Alınan kararların bir bedeli vardır. Bu bedeli de ödeyenler hiçbir zaman kararları alanlar olmamıştır. Ne kararların alındığı tarih tamamdır, ne verilen süre tamamdır, öyle bir saatte öyle bir süre ile karar alınır ki hem havayolu şirketleri hem de yolcular bu alınan kararın neticesinde bir bedel öder.”

 

  • YENİDÜZEN: Geçtiğimiz günlerde ofisin kapısına bir yazı yazdınız. Sorumlular olarak da hükümeti işaret ettiniz. Sizi bu noktaya ne getirdi?
  • Zeki ZİYA: Bugün Pegasus’un 3, THY’nin 3 uçuşu var. Bununla ne elde edebilirsiniz? Hiçbir şey. Öğrenci trafiği başlayacakmış? Ne ile başlayacak? Turnaların kanatlarında mı gelecekler? Gelemezler. Geçen hafta gösterdiğim tepkinin nedeni vardı. Alınan kararların bir bedeli vardır. Bu bedeli de ödeyenler hiçbir zaman kararları alanlar olmamıştır. Ne kararların alındığı tarihi tamamdır, ne verilen süre tamamdır, öyle bir saatte öyle bir süre ile karar alınır ki hem havayolu şirketleri hem de yolcular bu alınan kararın neticesinde bir bedel öder. Kararı alanlar topu kucağına atar, ay sonu da maaşını tıkır tıkır alır. Karar mekanizması öyle çalışır. O yüzden dünya yansa bu insanların umurunda değil.
    Niçin yazıyı astım? Yarattıkları mağduriyeti görsünler diye. Sen bir takım kararlar üretiyorsun o zaman sonucun da ne olduğunu gör.
    Ne idi alınan karar? Kararın alındığı hafta Çarşamba günü bizi toplantıya çağırdılar, Pegasus, THY, YÖDAK, Başbakan, Eğitim Bakanlığı toplantıya katıldı. Toplantıda, ‘üniversiteleri açıyoruz mevcut seferler yetersizdir. Bu öğrencileri nasıl taşıyacağız ki ekonomi de biraz canlansın’ diye konuşuldu. Cuma günü sabah tekrar bu kez dar kapsamlı bir toplantı yapıldı. Sadece Pegasus, THY, YÖDAK, Başbakanlık Başdanışmanı, YDÜ temsilcisi geldi. Konsensüsle alınan bir takım kararlar vardı, bunların nasıl uygulanacağı yönünde Başbakanlık danışmanı dedi ki; ‘başbakana bunu sunacağım’. Toplantı bitti
    Toplantı sonrası bir tane notam yayınlandı; ‘23 Ağustos saat 00.00 itibarıyla verilmiş olan PCR testlerinde QR kodu aranacaktır.’
    Gerekli yerleri aradık; ‘Bunu yolladınız bize ama 36 saat sonra yürürlüğe girer. Sen 72 saatten yeni PCR testi kabul etmezsin. İnsanların PCR testinde QR yoksa ne olacak?’ dedik.  ‘Yeni çıkarsın’ denildi. Bu defa da 72 saatten yenidir diye uçağa binemez. ‘E yok kararı aldık, uygulayacağız’ cevabı verildi.

 

 “Her şeyi çorba ettiniz, bedelini biz ödüyoruz”

“Kararı alanlar, bunu iletenler yatağında yatır. Maaşları da ceplerindedir. Dışardakiler de kimsenin umurunda değil. Bu aymazlığın, düşüncesizliğin daniskasıdır, kendinden başka kimseyi düşünmemenin tipik örneğidir. Bu şekilde karar üreterek, bu ülkeyi hiçbir noktaya getiremezler, getirmeyecekler.”

  • YENİDÜZEN: Yapılan toplantılarda size bu yönde hiç danışılmadı mı?
  • Zeki ZİYA: Bu konuda hiç konuşulmadı, bu sürprizlerdi. Biz seferlerin artırılıp, işin kolaylaşmasını konuştuk. PCR testi ile ilgili bizim önerimiz; bütün dünyanın yaptığının aynısını yapmak. Başka macera aramaya gerek yok. Bütün dünya maksimum 72 saat, KKTC minimum 72 saat PCR testi ister. Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine. Almanya 72 saatten tatmin olmadı 48 saate indirdi PCR testini, e hade Almanyalı gelsin de girsin KKTC’ye… İnsanlara anlatamazsınız. ‘Dün aldım PCR testini temizim ben niçin giremem ülkeye?’, ‘Yok biz eskisini isteriz’ denir. Karmakarış, çorba olan uygulamalar, kararlar.
    Böyle bir karar aldıysan minimum 96 saat süre verip sonra yürürlüğe koyman gerekir ki elinde öyle PCR testi yoksa ve senin 72 saat minimum şartın vardır, gitsin, yapsın, ertesi gün alsın da yetiştirsin de gelsin.
    Bütün bunları yaparken, KKTC çıkışlılar 5 günden az kalacaksalar yurtdışında PCR testi ile gidip onunla gelirler. Kendi verdikleri PCR testlerinde QR kodu yok! Kendi verdikleri testlerle uçağa binmek isteyen herkes havaalanında kaldı. 23 Ağustos’ta sadece Adana uçağında 28 kişi kaldı.
    Ne? Bir tane vurdumduymaz ‘ben kararımı aldım yolcusu da, havayolu da ne isterse yapsın. Kararımı aldım, yayınımı da yaptım, maaşımı da aldım ben rahatım arkadaş’ düşüncesindedir diye. Böyle bir rahatlık dünyada yoktur.  
    Sen aldığın kararların yaratacağı mağduriyetleri ve çözümlerini düşünmek zorundasın. Ondan sonra ne oldu? Bir sürü Kıbrıslı ellerinde kendi devletinin verdiği PCR testi ile havaalanında kaldı. Bu kez alelacele tekrar karar alındı; ‘Devlet Hastanesi’nin verdiği PCR testinde bu şart aranmaz’.
    İş o kadar bir çorba oldu ki 1 Temmuz’dan bu yana yayınladıkları notam sayısı 20’yi geçti. Bir de her yayınladığı notam bir önceki yayınladığı ile terstir.
    Bırak yolcuyu, kontrol edenler bile neye bakacaklarına şaşırdı. İlk dedin ki; maksimum 72 saat isterim. Ondan sonra minimum 72 saat maksimum 120 saat. E hade bunu anlatın vatandaşa…
    Bir kararda dedin ki; kademeli olarak uçak seferleri artacak. Dönüldü bir gün ara ile bizimle 2 gün toplantı yapıldı. Nasıl uçak seferleri artacak diye.
    Bir gün sonra gece saat 20.30’da Ulaştırma Bakanlığı müsteşarı arar beni; Konferans görüşmesi yapacağız. Siz, THY ve biz… Sağlık Üst Kurulu karar aldı, sefer sayısını 3’e düşürdük.’ Ne tarihten itibaren diye sorduk;  Yarın saat 9’dan itibaren.
    Gece 9… sen kime, nasıl ulaşacaksın! İsyan ediyoruz artık! Sen bana kararı tebliğ ettin ve yatıp uyudun. Sorumluluk sahibi insanlar bu kadar rahat olamazlar. Sorumluk sahibi insanlar bizim, yolcunun ve her kesimin düşeceği mağduriyeti düşünmesi gerekir. Bunun bedelini gördüğü zaman da altına imza atmaması gerekir. Kendine kim verdiyse bu emri sakıncalarını tartışması gerekir. Demesi gerekir; ‘bunu yapmayalım.’   Hayır. Onlar aldı bu kararı siz uygulayın. E ne yapacağız? ‘Ben bilmem.’ Kimse de ne yapacağını bilmez. Deli THY, deli Pegasus ne yapacağını düşünsün.
    Sonuç; Pazartesi sabah sabah telefonlar çalar, ‘Ne oldu bizim uçağa? uçuş yok. Ama bu kararı alanlar, bunu iletenler, yatağında yatır. Maaşları da ceplerindedir. Mağdur olanlar da kimsenin umurunda değil. Bu aymazlığın, düşüncesizliğin daniskasıdır, kendinden başka kimseyi düşünmemenin tipik örneğidir. Bu şekilde karar üreterek bu ülkeyi hiçbir noktaya getiremezler, getirmeyecekler.
    Sonuç; satılmış 250 tur paketinin 200 tanesi bir hafta içerisinde iptal oldu. Senin çünkü artık ciddiyetin yoktur.
    Sen aldığın kararların arkasında durmadığın için, sosyal medyadaki bağırmaya göre her gün yeni bir karar ürettiğin için her şeyi çorba ettiğin için şuan bunun bedelini KKTC ekonomisi öder, biz öderiz.
    O yüzden biz de o yazı da dedik ki; sizin sorunlarınızın sorumluları bunlardır, gidin sorunlarınızı bunlar çözsün. Ama neyi çözecekler?
     
  • YENİDÜZEN: Bu kararların Pegasusa yansıması ne oldu?
  • Zeki ZİYA: Kendimden örnek vereyim. Bizimle Adana’dan toplantı yapmak için gelecek kişi biletini kesti. Ama Adana’dan gelemeyeceği için mecbur kaldı 35-40 dakikalık uçuş için Adana’dan İstanbul’a uçtu. İstanbul’da 3 saat bekledi. Oradan da Kıbrıs’a uçtu. Kişi 40 dakikalık uçuş yerine 5 buçuk saatte Kıbrıs’a geldi. Kişi, zamanıyla, maliyetiyle bunun bedelini ödedi. Ama kararı üreten arkadaşım da yattı, uyudu.

 “Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı bize küstür. Kimse maalesef sorumluluğu üstüne almak istemez. Kimi ararsan ara, hangi bakanla konuşursan konuş hiçbiri sorumlu değil, hepsi de seninle aynı fikirdedir. Seninle birlikte bu işe söver. Bize hak verir, ‘söz düzelteceğiz’ der. Ama biz değiliz hükümet, sizsiniz. Alınan kararların sorumlusu da sizsiniz.”

 

  • YENİDÜZEN: İlgili bakanlarla kararlar hakkında görüştünüz mü? Muhatap buluyor musunuz?
  • Zeki ZİYA: Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı bize küstür. Kimse maalesef sorumluluğu üstüne almak istemez. Kimi ararsan ara, hangi bakanla konuşursan konuş hiçbiri sorumlu değil, hepsi de seninle aynı fikirdedir. Seninle birlikte bu işe söver. Bize hak verir, ‘söz düzelteceğiz’ der. ‘Ama biz değiliz hükümet, sizsiniz. Alınan kararların sorumlusu da sizsiniz. O zaman kim alır bu kararı?’, Sağlık Üst Kurulu alırmış. Hiç kimse mi gidip bu Sağlık Üst Kurulu’na fikir vermez, ‘bir süre yaratalım, zaman verelim’.  Bu kararlar gökten zembille inmez, tartışmaya açılabilir, fikir verilebilir, alınabilir. Sen gidip Kurul’a ’36 saat değil 96 saat yönünde karar verilebilir ki kimse mağdur olmasın’ dediğinde bunu Sağlık Üst Kurulu anlayabilecek kapasitededir.  24 saat az sürede 5 sefer iptal ettiğimizde bu mağduriyet yaratacak denildiğinde bunu anlarlar. Ama onlar alır kararı, kimse de itiraz etmez. Sana da, ‘karar alındı, biz bunu uygulamaya koyacağız’ denilir.
    Müsteşara o akşam; “ben bütün uçakları uçuracağım, iptal etmem. Sen havada istersen geri çevir. Ben sizin aldığınız kararın sorumluluğunu almayacağım’ dedim. Biraz tartıştık, ‘bu üslup tamam değildir, ben sizinle görüşmem artık, yayınlanacak notamları takip edersiniz’ dedi, telefonu kapattı. Kime yaptı bunu? 2 havayolu şirketine. Kendi, Ulaştırma Bakanlığı’nın müsteşarıdır. Yüzüne telefon kapattığı adam da 2 havayolu şirketinin sorumlusudur. Ben seninle neyi halledeyim? Halletti ama kapattı telefonu yüzümüze, gecesi de notam yayınladı, ‘verilmiş olan bütün uçuş izinleriniz iptal edilmiştir’ dedi. Yayınladı notamı, gitti yattı. Yazan da, emri veren de hepsi yattı.  Geriye kalan deliler de sorunu nasıl çözeceğini düşünsün.
    Sonra ‘3 uçuş izni verildi, müracaat edin izinlerinizi verelim’ denildi. Bu kadar basit, gayri ciddi mi bu işler?
    Bizde değil bütün dünyada bir pandemi süreci yaşanır. Sağlık en önemlisi ama sen kendi üzerine düşenleri tam yapmış olsaydın zaten bu noktaya gelmeyecektik.
    Bizde 17 vaka çıkıyor güneyde 3-5… Güney’de var 40-50 sefer, bizde var 6 sefer. Seferle mi? Sefer sayısı ile olsaydı bizde vaka sayısı 1 olması gerekirdi.
     
  • YENİDÜZEN: Geçtiğimiz hafta yine bir açıklama oldu Ekonomi Bakanı Hasan Taçoy, sefer sayılarının tekrar artırılacağını söyledi. Size bu yönde bilgi verildi mi?
  • Zeki ZİYA: Sefer sayılarını düşüren kendilerine sorarsanız Sağlık Üst Kurulu’dur.  O zaman bizim muhatabımız normal şartlarda Sağlık Üst Kurulu olmalıdır. Biz oturup Sağlık Üst Kurulu ile konuşalım da önümüze ne çıkacağını bilelim.
    Çünkü izin makamı Ulaştırma Bakanlığı’dır. Bu izni bana verirsen ve dönen ‘benim elimde bir şey yok Sağlık Üst Kurulu verdi bu kararı. Onun için seferleri iptal ediyoruz. 3 taneye müracaat et’ dersen benim muhatabım Ulaştırma, Turizm, Ekonomi Bakanlığı olamaması gerekir. İleriye dönük plan yapacaksam muhatabım Sağlık Üst Kurulu olsun. Belki Sağlık Üst Kurulu ile ben birebir konuşursam netleşebilirim. Biz söyleyelim,  anlatalım o da ne karar alacaksa alsın.
    Çünkü ne bizim ne de THY’nin bu saatten sonra artıracağı seferin kalıcı olacağına inancı sıfırdır. Kimin ne saat, hangi gerekçe ile izinleri iptal edeceğini bilmiyoruz. Benim bu hissimin 10 katı yolcuda vardır. Burada tatil yapmak isteyen turistte vardır.
     
  • YENİDÜZEN: Hükümet sürece iyi hazırlanamadı mı?
  • Zeki ZİYA: Pandemi şimdi olmadı. 2020’nin başından beridir vardır. Kendi içerisinde tedbirleri alan ülkeler var ama kapatan, iptal eden bizim gibi ülkeler yoktur. Ülkeler; ekonomiyi de öldürmemek için ne tedbir almam gerekir? diye de bakıyor. E senin aldığın bütün tedbirler ekonomiyi öldürecek tedbirlerdir. Ekonomiyi canlandıracak tek bir tedbirin yoktur. 3 kuruş kredi vermekle, 1500 TL maaş vermekle ekonomiyi kurtarma şansın yoktur.
    Özel sektörü ülkede öldürürsen, şimdi o rahat yatan paşalar da rahat uyuyamayacak. Günün sonunda Türkiye’nin peşinde koşturacaklar, ‘para alalım da ödeyelim’, o da bir defa iki defa verecek. Bitecek. Eğer senin aldığın kararlar tutarsızsa ben olsam Türkiye’nin yerinde vermem.

 “Turizmi gömdük, Fatiha’sını da okuduk”

“Öğrenci trafiği başlayacakmış? Ne ile başlayacak? Turnaların kanatlarında mı gelecekler? Gelemezler. Hükümet turizmi öldürdü, Fatiha’sını okudu. Aynı şey yükseköğrenim için de oluyor.”

  • YENİDÜZEN: Turizm sektörü bu yıl için bitti, yükseköğrenim öğrencilerinin Eylül ortasından itibaren adaya gelmesi bekleniyor? Buna yönelik ne gibi hazırlıklar yapıldı? Ya da bu karmaşıklığın içerisinde bir şey yapabildiniz mi?
  • Zeki ZİYA:  Turizm sürünürdü,  şimdi gömdük, Fatiha’sını da okuduk. Aynı sonuç uçak seferleri düzeltilmediği takdirde eğitim için de geçerlidir.

 

  • YENİDÜZEN: Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ile diyalog yok mu?
  • Zeki ZİYA:  Hepsiyle var. Hepsi de haklı olduğumu söylüyor. Kimi ararsam da ulaşırım. Ama ortada sonuç var mı? Yok. Pandemi süreci şunu gösterdi ki; KKTC’nin geleceği turizm ve eğitimdir. Bu sektörlere bağlı yan sektörlerdir. Üçüncüsü yok.  
    Sen bir tanesini tam öldürdün. Ötekini de gömmeye hazırlanın. Sefer olmadıktan sonra bu öğrenciler nasıl gelecek? Ekim’de eğitim başlayacak. Ama sen daha sefer izinlerini vermedin. Ben ne saat sefer açacağım da insanlar ne saat gelip de evini kiralayacak, yurduna yerleşecek? Biz bu sürecin kolaylaşması için öneri sunarız ama alınan kararlar tam tersi olur.
     
  • YENİDÜZEN: Sürekli değişen sefer sayıları, karantina koşulları, karantinanın olmaması, tekrardan karantina koşulu getirilmesi…
  • Zeki ZİYA: Son konuşulan karantina koşullarına ağır cezaların verileceği yönündedir. Bununla ilgili kararın da geçirileceği söyleniyor. E yap, ne olacak? Uymadı, para cezası da kestin. Bulaşma duracak mı? Durmayacak. Testi yaptıktan 10 dakika sonra da bulaşma olabilir. Yapılan testtir, aşı değil.
    Örneğin ben test yaptım ve Güney Kıbrıs’a geçtim, 3 gün geçerliliği var. Güney’de çalışanın 15 gün… Sen kimle bu anlaşmayı yaptın? Virüsle?
    En az sağlık kadar ekonomi de önemlidir. Ekonomi olmadan sağlık olmayacağı gibi, sağlık olmadan da ekonomi olmaz. Aldığın karmakarış kararlarla hem sağlığı riske atarsan hem de ekonomiyi batırırsan ödeyeceğin bedel çok çok büyük olacak.

 

 

Bu haber toplam 11670 defa okunmuştur
Etiketler : , , ,