Ayna Ayna Söyle Bana Bu Nasıl Kafa
Ayna Ayna Söyle Bana Bu Nasıl Kafa
Öyküler Yarıştı
Yenidüzen-Deniz Plaza Öykü Yarışması’nda dereceye giren ve dördüncü olan öyküleri yayınlayıp bitiriyoruz öykülerimizi… Bu hafta 9 yaşındaki Furkan Yurtal ve 12 yaşındaki Işıl Nihat, kendi yaş gruplarında yarışmaya girdikleri yazılarda görünmez olmaları durumunda neler yapmak istediklerini birer öyküyle aktarmışlar.
İsim: Furkan Yurtal
Okul: Polatpaşa İlkokulu
Yaş: 9
Ayna Ayna Söyle Bana Bu Nasıl Kafa
Günlerden bir gün can sıkıntısından televizyon izliyordum. Kapının zili çaldı, kapıya doğru koştum. Kapıyı açtığımda babamın elinde kocaman bir paket duruyordu. Elinde kocaman paketi görünce çok şaşırmıştım. Birden doğum günüm olduğunu hatırladım.
Babam doğum günümü kutlayıp paketi bana uzattı. Paketi heyecanla açtım. İçinden bir ayna ve şampuan çıktı. Buna hiç sevinmedim. Oysa babam bu şampuanın görünmezlik iksiri olduğunu söyledi. Eğer bu şampuan ile yıkanıp aynanın başına geçersem görünmez olacağımı söyledi. Babamın verdiği hediyeleri odama götürdüm. Arkamı döndüğümde babamın bir sürprizi ile daha karşılaştım. Bana Fenerbahçe maçına bilet alacağını söyledi. Çok sevinmiştim. Aradan birkaç gün geçti, en çok beklediğim an gelmişti. Bugün hem doğum günümü kutlayacaktım, hem de doğum günümün hediyesi olan Fenerbahçe maçına gidecektim. Annemle birlikte tüm evi süslemiştik. Sırasıyla doğum günüme davet ettiğim tüm arkadaşlarım geldi. Tam arkadaşlarımla eğlenirken kapı çaldı ve içeri babam girdi. Üzgün bir ifadeyle bana bakarak maça bilet bulamadığını söyledi. Ben de koşarak banyoya gittim. Maça gidebilmek için görünmez olmaya karar verdim. Görünmezlik şampuanımı soyunarak tüm vücuduma sürdüm. Sonra aynaya gidip baktım ve görünmez olduğumu anladım. Salondaki arkadaşlarıma:
-Bekleyin, ben de sizinle maça geliyorum! dedim. Salona hızlı bir şekilde girdim. Arkadaşlarımın şaşkın ve çığlıkları arasında şaşa kaldım. Çünkü çırılçıplaktım. Aslında görünmez olmamıştım.
Gerçek şu ki babamın bana aldığı ayna, sihirbazların kullandığı aynaydı. Bu ayna beni aynaya baktığımda görünmez göstermişti. Acı olan gerçek şuydu ki hem salonun ortasında çırılçıplaktım, hem de görünmez olup maça gidemiyordum. Görünmezlik sadece sihirbazlıktan başka bir şey değilmiş.
-------------------------------------------------------------------
İsim: Işıl Nihat
Okul: Türk Maarif Koleji
Yaş 12
İksirus ile Teknoy
Dünya çok değişti, resmen küçükken okuduğum masallara benzedi.
Artık herkes aynı dili konuşuyor ama dünya ikiye ayrıldı. Birinde teknoloji, ikincisinde büyü hayatı yaşanıyor. Ben büyü ağırlıklı olan tarafta yaşıyorum, adı ise İksirus’tur. Teknoloji ağırlıklı olan yerin adı ise Teknoy’dur. Teknoy’daki insanlar çok şişmandırlar ve yalnızca tüketen insanlardırlar çünkü teknoloji gelişmiş olduğu için onların yemek yapma, çamaşır yıkama hatta hareket etme gayleleri bile yoktur. Yer çekimine karşı olan sandalyelerinde bütün günlerini telefonda veya bilgisayarda oyun oynayarak geçirirler. Teknoy’da çalışan bütün insanlar bilim adamlarıdırlar, onlar da gelişmiş aletler yapmaya çalışırlar. Benim yaşadığım hayatta ise insanlar telefonla bilgisayara hatta internete bile karşıdırlar. İnternete interbu internet kafelerinde girebiliriz. Yalnızca büyü konseyi üyeleri yani lidyolusların bilgisayarları vardır. Telefonlar ise insanların gereksiz olarak adlandırdığı bir alettir. Yalnız ev telefonlarını kullanırlar. Bizler parayı yok ettik çünkü paranın insanı ne kadar değiştirdiğini biliyoruz ayrıca ne kadar bencilleştirdiğini de biliyoruz.
İnsanlar tarım ve hayvancılık yaparlar. Herkes istediği yeri ekip biçer, kimsenin umurunda olmaz çünkü. Bizler bencil değiliz. Herkes birbiriyle evini, yemeğini suyunu paylaşır. Ama bizim en önemli insanlarımız büyücülerdir ama onlar herkese iksir veya büyü yapmazlar.
En değerli iksir ise görünmezlik iksiridir, bunu bu güne kadar içmiş yalnızca bir kişi vardır. Çünkü yalnızca önemli amaçlara varmak isteyen insanlar içebilir.
İksirus’taki insanlar için eğitim çok önemlidir. Ben de küçükken hayalini kurduğum psikoloji okudum. Şimdi işimi yapıyorum ama herhangi bir karşılık almıyorum ve İksirus’un tek psikoloğuyum. Bazen sorunlu evleri gezip insanların sorunlarını dinliyorum. Bazen de insanlar benim evime gelip sorunlarını anlatıyorlar.
Bugün sabah neşeyle kalktım, kahvaltımı yaptıktan sonra evimin yanındaki tarlaya gidip portakal ağacından biraz portakal topladım. Çınar ağacının gölgesine oturup dinlendim. Yanımdan geçen sevimli köpekleri okşadım ve biraz da mis gibi tüten çiçeklerden topladım. Sanki bugün çok güzel bir şey olacakmış gibi hissediyordum. Eve geri dönerken yolda arkadaşlarıyla oynayan karşı komşunun oğlu Alyestonus’u yine arkadaşlarıyla kavga ederken gördüm. Eve vardığımda bütün neşemi yitirmiştim. Alyestanus’un bu tutumu beni çok derinden üzdü. Belki aile sorunları vardı diye düşünmeye başladım. Alyestanus’un annesi İksolya ile konuşmam gerektiğine karar verdim. Ben de içimdeki sese güvenip konuşmaya gittim. Açıkçası İksolya bana pek bir şey bahsetmedi. Oğlunun neden böyle davrandığını bilmediğini söyledi. İksolya’ya sordum; evde sık sık kavga eder misiniz diye “hayır” dedi. Ama ben pek inanmış değildim doğrusu. Akşamları İksolya’nın kocası Andayalu tarladan eve geldiğinde hep bağırmalar duyulurdu. Ben de bunu düzeltmenin benim görevim olduğunu düşünerekten görünmezlik iksirini yaratmış olan en değerli büyücülerden olan İksorya’yı ziyaret etmeyi düşündüm. İksorya ile konuştum, ona yaşadıklarımı anlattım ve bu durumu düzeltmekle hükümlü olduğumu söyledim. O da bana bu iksirin çok değerli olduğunu söyledi.
Ama seni haklı buluyorum insanları mutlu etmek istiyorsun buna büyücüler konseyiyle beraber karar vereceğiz dedi. Ben bu büyülü iksiri ele geçirdiğimde Alyestonus’un anne ve babasıyla ilişkilerine göz atacaktım. Büyücüler Konseyi akşam olmadan bir araya gelip karar verdiler ve bu iksiri kullanmamda bir sakınca olmadığını belirttiler. Akşamüstü olmuştu. İksorya’ya gidip iksiri aldım. Eve gelince iksirin tıpasını açtım pırıl pırıl parlıyor, şırıl şırıl sesler geliyordu. Heyecanla içtim ve inanamadım, kısa süreliğine de olsa artık ben bir görünmezdim.
Hemen İksolya’nın evine gittim, kocası Andayalu gelmişti. Onlar akşam yemeğini yerken kavga etmeye başladılar. Andayalu yemeğin tuzu az olduğundan iksolya’ya vurmaya başladı. İksolya karşılık veremiyordu, ağlıyordu. Alyestanus ise hiç sesini çıkarmadan bunları seyrediyordu. Zavallı çocuğun psikolojisi bozulmuştu. Andayalu iksolya’ya yaptıkları yetmezmiş gibi küçücük Alyestanus’a, evladına vurmaya başladı. Bu durum çok acı olsa da o an bir şey yapamadım. İksiri az içtiğim için etkisi her an geçebilirdi. Bundan dolayı hızlıca evime gittim. Etkisi geçtikten sonra Andayalu’ya evden bağırma ve ağlama sesleri geldiğini, bunun çok yanlış olduğunu söyledim. Anlatmaya başladım ve Andayalu beni sonuna kadar dinledi. Ona çocuğunun yanında tartışmaması gerektiğini hatta çocuğuna durduk yere vurmaması gerektiğini söyledim. O da bana uzun zamandır işinden dolayı ailesine ve kendine vakit ayıramadığını, yıpranmış olduğunu ve eskiden böyle olmadığını söyledi. Ona yarın evde kalıp ailesiyle zaman geçirmesi gerektiğini ve şiddetle doğru amaçlara varılamayacağını unutmamasını söyledim.
Görünmezlik iksiri kullanıp insanların sorunlarını çözmesine yardımcı olduğum için kendimi değerli hissediyorum.