Aynalar kırıktır
Bir başkasına ‘akıl vermek’ kolay!..
Eleştirmek.
Yol göstermek.
İlla ki bir başkasına...
Hep öyle oldu.
Ülkenin kaderi bunun üzerine yazıldı:
“Benim dışında ne yapılması gerektiğini söyleyebilirim!..”
***
Yanlışları hemen herkes görüyor.
Kendi dışında.
Ne zaman birini eleştirseniz, bir çarpıklığı gündeme getirseniz şunu diyor:
“Bula bula beni mi gördünüz!..
Beni mi buldunuz bula bula”
***
Mesela ne dedi Akıncı dün:
“Müdür atamaları çemberde en iyi bayrak sallayanlar arasından değil, bağımsız ve demokratik şekilde belirlenmeli.”
Doğru söyledi.
Öyle de, örneğin kendisi, göreve geldikten sonra 7 isim atadı.
6’sı kendi ‘seçim bürosu’ndan…
‘Bağımsız ve demokratik’ belirledi (!)
***
Bunu birilerini eleştirmek adına da söylemiyorum.
Ülkenin doğalıdır bu, normali…
Bir başkasına ‘ne olması’ gerektiği söylenir de, aynı akıl ‘eve’ uğramaz!
***
Kendini, çocuğunu ve torununu siyaset marifetiyle “kamuda istihdam” eden birisine sorsanız, ilk eleştirdiği “partizanlık” olur…
Evinde pür dikkat tasarruf yapan herhangi birisi, iş yerinde kapı pencere klima açık oturur da, devletin bütçe dengesi hakkında kitap yazabilir mesela…
İnşaatı bitince ‘inşaat izni’ peşine düşer en çevreci; sorsanız, “sistem böyle” der…
Kaçak yapılaşmaya karşıdır ancak evine ek garaj yaparken kimselere sormaz…
“Kimsede yüz surat kalmadı” diyenlerin dörtte üçü, en az bir kez “yalandan” hastalık izni kullanmış, medeni ülkeleri örnek gösterenlerden biri de bu “sahte” raporu yazmıştır mutlaka…
Sahte raporu yazan da sahtekarlığa karşıdır elbette, alan da!.
Ya da ilgili bakanı ‘iki yüzlülük’le suçlayan bir öteki, evde oturan ninesi adına ‘kuraklık’ parası alabilir pek ala…
***
Yanlışları herkes görüyor.
Kendi dışında.
Aynalar kırıktır bizde…
Kimseye kendi ‘yüz’ünü göstermiyor!