AYNI GEMİDE MİYİZ?
‘Aynı gemideyiz’ lafı çok kullanılır ama aslında toplumun her kesimi bunu böyle hissetmez.
‘Aynı gemide’ olsak da, geminin her yeri aynı değil ki!..
‘Lüks kamaralar’ da geminin içindedir.
‘Güverte’ de…
‘Sintine’, yani dip iç kısmı da…
Herkes gemidedir ama, kimisi kaptandır, kimisi miço…
Kamarada seyahat eden birinci sınıf (business class) yolcusu da aynı gemidedir, çok sallanan kıç kısmında midesi bulanan da…
Olası bir tehlikede filikalara binebilecek olanlar da geminin içindedir, ama dalgalarla boğuşmak zorunda kalacaklar da…
Gemi aynı gemidir ama statüler farklıdır.
Hem her gemi battığında herkes boğulmaz.
* * *
Toplumda da öyle…
‘Aynı gemideyiz’ dediğinizde kulağa hoş gelir de, acaba öyle midir?
Pandemi süreci imgesel ‘gemi’ gerçeğini bir kez daha gözümüzün içine soktu.
Bir kez daha anlaşıldı ki toplumun sınıfları vardır, katmanları vardır.
Ezilenler vardır, cefa çekenler vardır, sefa sürenler vardır.
‘Gemi’ aynı olsa da, hayat herkes için aynı değildir.
Bu ‘gemi’de adalet yoktur.
Ne oldu Covid-19’la boğuşurken?
Bizzat hükümet insanları üçe-dörde böldü.
8500’lükler…
1500’lükler…
600’lükler…
Bir de zırnık koklayamayanlar!..
* * *
Kapalı sektörleri –sözüm ona- açtıktan sonra ne yaptı/yapıyor peki hükümet?
Anayasası’nda ‘sosyal devlet’ yazan devletimizin yürütme organından bu tanıma uygun bir adım, bir karar, bir icraat gören oldu mu?
Yoksul daha mı yoksullaştı?
Hükümetin gailesinde değil!
İnsanlar işsiz mi kaldı?
Kimin umurunda?
Özel sektör çalışanı yarım, hatta çeyrek maaşa mı talim ediyor?
Farkında bile değiller!
Esnaf, küçük işletme sahibi, çiftçi banka ve tefeci borçlarının batağına mı düştü?
Gündemlerinde değil!
Fırsatçılar zora girenlerin evine, arsasına, otomobiline mi üşüştü?
Hiç görevleri değil!
Sahi, hükümetin görevi neydi?
Ya da devletin?
Gemicilik mi?