1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Ayyanni’den 103 yıllık dolabın restorasyonu tamamlandı... (1)
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Ayyanni’den 103 yıllık dolabın restorasyonu tamamlandı... (1)

A+A-

Ayyanni’den Halil Mustafa ile Fatma Süleyman’a ait 103 yıllık dolap, değerli arkadaşımız ve okurumuz Kiriakos Yeorgiu Köfteros tarafından aileye iade edildikten sonra, HAS-DER tarafından güzelce, özenle ve sevgiyle restore edildi...

Ayyanni’den Halil Mustafa ile Fatma Süleyman’a ait 103 yıllık dolap, değerli arkadaşımız ve okurumuz Kiriakos Yeorgiu Köfteros tarafından aileye iade edildikten sonra, HAS-DER tarafından güzelce, özenle ve sevgiyle restore edildi.

2 Kasım 2021 tarihinde, dolabın sahipleri Halil Mustafa ve Fatma Süleyman’ın torunu Öcal Dallı’nın daveti üzerine HAS-DER’e gittik ve burada değerli arkadaşımız Kiriakos Yeorgiu Köfteros, Ayyannililer (Aydın) Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cemal Dermuş ve HAS-DER yetkilileri ile ve ayrıca dolabı restore eden ustayla buluştuk...

KİRİAKOS YEORGİU KÖFTEROS, DOLABI İADE ETMEK ÜZERE KORUMUŞTU...

Olağanüstü güzellikteki bu dolabı, Dikomo’dan 1974’te savaştan sonra ayrılıp göçmen olarak güneye, Ayyanni’ye yerleşen Kiriakos Yeorgiu Köfteros’un ailesi orada bulmuş, bir süre kullandıktan sonra dolabı Kambos’taki köy evlerinde koruma altına almışlardı. Uzun yıllar dolabı, bozulmasın diye karanlık bir yerde tutan Kiriakos, dolap kapağında yazılı isimleri bize göndermiş ve dolabın kime ait olduğunu bulmamızı istemişti. Dolap kapağında ailenin dünyaya gelen çocuklarının isimleri ve doğum tarihleri bulunuyordu. Biz de bundan hareketle Ayyannililer (Aydın) Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cemal Dermuş’u aramıştık ve o da bize yardım ederek dolabın aslında şu anda hayatta olmayan Halil Mustafa ve Fatma Süleyman’a ait olduğunu bulmamızı sağlamıştı.

DOLAP 17 TEMMUZ 2021’DE GÜNEYDEN KUZEYE GETİRİLMİŞTİ...

Araya pandemi dönemi girmiş ve dolap bir süre daha Kiriakos’un koruması altında kalmıştı. Nihayetinde, barikatlar açıldıktan ve pandemi dönemi biraz hafifledikten sonra Cemal Dermuş ile Halil Bey ve Fatma Hanım’ın torunu Öcal Dallı, arkadaşımız Kiriakos’la anlaşarak 17 Temmuz 2021 tarihinde dolabı Kambos’taki yerinden alıp kuzeye getirmeye gitmişti.

Cemal Dermuş, eski dolapların ve eski eşyaların restorasyonunda çalışmakta olan HAS-DER’le de bir anlaşma yaparak dolabın restorasyonunu profesyonel biçimde yapmalarını öngörmüştü. Böylece dolap HAS-DER’e verilmişti ve bir de sözleşme yapılmıştı bu çerçevede...

s1-305.jpg

HAS-DER TARAFINDAN RESTORE EDİLDİ...

Nihayetinde dolap üç hafta süreyle özenle, sevgiyle ve titizlikle restore edildi. 2 Kasım 2021 tarihinde bu olağanüstü güzellikteki dolabın restorasyonu bitmiş haliyle görmeye gittik hep birlikte ve HAS-DER yetkililerinden Hasan Çağlıoğlu, dolabın restorasyonunu gerçekleştiren usta olan Halit Sayar, Cemal Dermuş, Öcal Dallı ve Kiriakos Yeorgiu Köfteros’la röportajlar yaptık HAS-DER’de...


HAS-DER sorumlularından Hasan Çağlıoğlu:

“Bir çok eşyanın bir tarihi vardır... Dolapların da öyle...”

SORU: Hasan Bey, kaç yaşındasınız? Ne zamandan beridir HAS-DER’desiniz?
HASAN ÇAĞLIOĞLU:
Ben 44 yaşındayım, 1998’de başladım HAS-DER’e, halk dansları alanında başladım. 2003’te de burada sorumlu olarak çalışmaya başladım...

SORU: Bu dolap geldiğinde ne hissettiydiniz?
HASAN ÇAĞLIOĞLU:
Zaten ana alanlarımızdan bir tanesidir restorasyon... Her bir mobilyayla, doğal bir şey hissediyorum, ben kişisel olarak da farklı bakıyorum bu restorasyon işlerine... Bir çoğunun bir tarihinin olduğuna inanıyorum, özellikle dolaplar bunu belli ediyor, dolapların içerisindeki yazılarda görüyoruz bunu yani tarihin olduğunu. İnsanlar çünkü hayatlarındaki önemli şeyleri dolabın arkasına not ediyorlar...
Benim bu eski şeylere olan ilgim yine bir dolapla başladıydı. Bu dolapta da bunu yaşadık, tabii hikayesinin da olduğunu öğreninca sahiplerinden bir daha farklı gözle bakmaya başladık, titiz bir çalışma yürütmeye çalıştık açıkçası.

SORU: Benzer bir dolap gördümüydünüz bu tarz?
HASAN ÇAĞLIOĞLU:
Ya... Gördüm. Akıncılar/Lurucina köyünden almıştık. Yine çok işlemeli bir dolaptı, yine aileye ait bir dolaptı ve onda da gene ailenin kayıtları vardı... Yani çocukların doğum tarihleri, o günlerde İngiltere’ye giden akrabalarının hangi tarihte geri geldiği, tekrar ne zaman gittiği gibi bir sürü not görmüştük.

SORU: Bir tür “notebook”tu demek ki dolap kapakları bir zamanlar...
HASAN ÇAĞLIOĞLU
: Evet, aynen öyle... Hafıza...

SORU: Bu dolabı ne yaptınız tam olarak?
HASAN ÇAĞLIOĞLU:
Şimdi bu dolabı ilk aldığımızda öncelikle mevcut dokuyu, mevcut sahip olduğu özellikleri korumaya çalıştık. Temizliğini yaparken hassas davrandık. Yani her parçayla ayrı ayrı ilgilendik aslında. Çünkü her bir parçanın altından başka bir şey çıkabilir endişemiz vardı sürekli, dolayısıyla bunları kaybetmemek için titiz bir çalışma yürüttük.
Şunu söyleyebilirim: Dolabı temizlemeye başladığımız zaman, üstündeki dokuyu temizlemeye başladığımız zaman altında farklı, o günün şartlarına göre ustanın uyguladığı teknikleri da gördük. Yani mesela astar olarak kırmızı bir boyanın atıldığını gördük. Dışta görünmüyordu ama temizlemeye başladıktan sonra gördük onu. Renklerin daha net ortaya çıkmasını sağladık temizliklerde ve aynı renkleri uygulamaya çalıştık.

SORU: Hangi ağaçtan yapılmıştır?
HASAN ÇAĞLIOĞLU:
Bu, selvi ağacından yapılmıştır. Bir da bir diğer özelliği, eski diğer çoğu dolapta olduğu gibi, bu dolabı birleştirirken herhangi bir vidalama tekniği kullanılmamıştır, vida yoktur. Yani bu dolap dağılır, demonte bir şekilde istediğiniz yere götürüp kurabilirsiniz ama vida yoktur. Tüm eklemleri bağlayan, ahşapla ilgili mekanizmalar kullanılmıştır.

SORU: Bu teknik artık yok galiba...
HASAN ÇAĞLIOĞLU:
Şu an yok... Yani işin kolayı seçiliyor, vidalama, işte çivileme, tutkallama gibi teknikler kullanılıyor, biz de kullanıyoruz yeni ürünlerimizde ama eskiyi yapacak olursak eğer yani bu ürünün aynısını veya benzerini yapacak olursak, aynı teknikleri uygulamaya çalışıyoruz.

SORU: 1918 yılında yapılmış bu dolap ve üstünde yapan ustanın adının başharfleri de yazıyor... Yani 103 yıllık bir dolap bu... Bir Kıbrıslırum usta yaptı bunu diye biliyoruz...
HASAN ÇAĞLIOĞLU:
Evet... Bir Kıbrıslırum ustanın, Kıbrıslıtürk bir aile için yaptığını görüyoruz bu dolabı. Bu da aslında bizim ülkemizin güzel bir özelliği diyeyim kültür anlamında.

SORU: Üzerindeki sembollerle ilgili bir şey söylemek ister misiniz?
HASAN ÇAĞLIOĞLU:
Yani ay-yıldızların dışında diğerleriyle ilgili spesifik bir şey söylemem mümkün değil. Kitaplara baktığımızda buna benzer motifler görüyoruz ama bir anlam içerir mi, içermez mi, o konuda elimizde herhangi bir döküman yok maalesef... O anki ustanın hakim olduğu motifler yönünde bir çalışma olabilir. Kafasında ne vardı ustanın bunları yaparken? Sanattır sonuçta... Günümüze göre baktığımızda, ince detayların olduğunu da söyleyebilirim, yani çok kaba çalışmalar değil... Onları görebiliyoruz...

SORU: Dolabı kim restore etti?
HASAN ÇAĞLIOĞLU:
Burada ustamız, Halit ustamız var. O yaptı...


 

103 yıllık dolabın restorasyonunu yapan usta Halit Sayar:

“Dolabı üç haftada restore ettik...”

s2-266.jpg

SORU: Tebrik ederim sizi, çok güzel restore ettiniz bu güzel dolabı...
HALİT SAYAR:
Teşekkür ederim.

SORU: Ne hissettiydiniz bu dolabı gördüğünüzde? Benzerini restore etti miydiniz daha önce?
HALİT SAYAR:
  Tabii, devamları da vardı bunun. Aynı şekilde, motif değil ama farklı olarak, aile isimleri içerisinde vardı, daha önce restore ettik benzer bir dolabı. Gayet zevkli, güzel, eskilerimizin tarihi olduğu için gururnan yaptık yani, hassas bir şekilde.

SORU: Ne kadar zamanda restore ettiniz bu dolabı?
HALİT SAYAR:
Üç hafta gibi bir süre tuttu...

SORU: Yani üç hafta sadece bununla uğraştınız...
HALİT SAYAR:
  Tabii... Tek tek, ayrıntılı bir şekilde...

SORU: Eski güzelliği ortaya çıktı...
HALİT SAYAR:
Evet...

(Devam edecek)

 

 

Bu yazı toplam 1370 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar