Azizoğlu ile “Direniş Günlüğünden”
Azizoğlu ile “Direniş Günlüğünden”
Serkan SOYALAN
Özellikle karikatürleri ile tanıdığımız Mustafa Cemal Azizoğlu, bu kez karşımıza şiir kitabı ile çıktı. “Direniş Günlüğünden” isimli şiir kitabı ile raflardaki yerini alan Azizoğlu’nun dizeleri arasında isyan var, direniş var, mücadele var, yaşanmışlıklar var. Bizler de söyleşimizde Azizoğlu’na direniş günlüğünü sorduk…
“Direniş Günlüğünden”in okuyucu ile buluşma yolculuğunu sizlerden dinleyebilir miyiz?
Direniş Günlüğü, Türkiye’de 1980 dönemini, tutuklamaları, işkenceleri anlatan, o günlerin direnişini içinde barındıran bir şiirimdi. Kitabın oluşturulması ise, senelerdir düşünülen bir şeydi. Kıbrıs’ta ben şiir okuyucularının çok az olduğunu düşünüyordum. Bir gün Filiz Naldöven ile oturduk konuşuyorduk. O bana “senelerdir yazıyorsun, neden bir şiir kitabı çıkarmıyorsun?” diye sordu. Bu konuşma beni biraz yüreklendirdi. Onun önerisi ile KHORA ile konuştuk. Yani şunu söyleyebilirim ki, Filiz Naldöven ve KHORA’daki arkadaşların yüreklendirmeleriyle bu kitabım okuyucusu ile buluştu. Kitabın çıkmasında onların payı çok büyüktür. Bana kalsa bu şiirler bir yerde duruyor olacaktı.
Aslında bu şiirle ilk buluşmanız değil, yıllar öncesine gidelim, arkadaşlarınızla beraber çıkarttığınız “Yüreğimiz Sapandır” isimli şiir kitabınızdan da bahsedelim biraz?
Biz 19 Mayıs Lisesi’nde Tuncay Hanım, Yılmaz Hoca ve Bener Hoca ile beraberdik. O dönemki öğretmen kadromuz bizi çok yüreklendirirdi. Bir de öğretmen örgütlerinin oluşturduğu, kitapçılar vardı. Bizler bütün gün bu kitap evlerinin içindeydik. Orada okurduk, çalışırdık, ödünç kitaplar alırdık. Yani edebiyatla, kitaplarla iç içeydik. O dönemlerde de çoğumuz şiirler yazıyorduk. Birkaç arkadaş “biz de bir kitap çıkaralım” dedik. Aşık Mene, Şevket Abdullah ve İsmail Mehmet ile beraber, ‘Yüreğimiz Sapandır’ı Halkın Sesi’nde bastıydık. Kitap çıkınca “ne yapacağız?” diye düşündük ve okulda satmaya karar verdik. Kitabımızı okullarda satmak için Maarif Müdürlüğü’ne başvurduk, ancak aldığımız cevap olumsuzdu. Maarif Müdürlüğü, kitabımızın okullarda satılmasını uygun görmedi. Biz de kitabı elden satmak zorunda kalmıştık. Benim için acı olan, “Direniş Günlüğünden” çıkacağı zamanlarda, “Yüreğimiz Sapandır”daki arkadaşlarımdan Şevket Abdullah’ı Londra’da kaybetmemiz oldu. Yetiştiremedim kitabı ona, bu içimde acı olarak kaldı.
BÜYÜK HARF
Biraz da kitap çıktıktan sonrasını konuşalım. Size geri dönüşler nasıl oldu?
Arkadaşlarımdan aldığım geri dönüşler iyi oldu. Bazıları kitabı çok sevdi. Kitabevinden aldığım geri dönüşler de iyi oldu. Dilerim böyle gider.
Kitabın karakteri neden hep büyük harf?
Bana göre ana yazı karakteri büyük harftir. Küçük harf daha sonradan oluştu. Ben de o yüzden büyük harfi severim. Yazarken de hep büyük harfi kullanırım.
Peki sizinle sohbetimizde karikatürü konuşmamak olmazdı. Karikatür ile tanışmanız nasıl oldu?
Limasol’da resmin de içindeydik. O dönemlerde de çizimlerim vardı. Ama karikatüre ilk ne zaman başladım dersem, İstanbul’da diyebilirin. Oralarda dergilerde çizerdim. Bir ara DİSK’in dergisi vardı. 1975-76’larda orada yazı aralarına çizimler yapardım. Ciddi ciddi çalışmaya da Gılgamış imzasıyla Yenidüzen Gazetesi’nde başladım.
ŞİİRİN İLGİNİN AZLIĞI BİRAZ DA ŞAİRDE…
Ülkemizde sanat ve sanatçıya verilen önemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bazı sanat dallarına ilgi biraz daha iyidir. Örneğin tiyatro, müzik ve roman. Bunlar ilgi görüyor. Ama bir şiir, ya da karikatür, gerek halktan, gerekse basın yayın organlarından gerekli ilgiyi görmüyor. Ben mesela ücretli bir karikatürist bilmem basın yayın organlarında. Şiire olan ilginin azlığının sorumluluğunu ben biraz da şair arkadaşlarda bulurum. İşledikleri konular veya kullandıkları üslup okuyucuya hitap etmiyor. Bazı arkadaşlar, ben yazarım, isteyen okur, isteyen okumaz havasındadırlar. Bazı arkadaşlar, birbirlerine cinsellikle mesajlar gönderir şiirlerinde. O yüzden ben biraz da suçu şairlerde ararım. Memleket sorunlarına ve dünya sorunlarına hiç değinmeyen, şiirler insanları ne kadar ilgilendirecek?
Okuyucularımıza son bir mesaj verecek olursak neler söylemek istersiniz?
Ben kendi şahsıma 10-15 senedir çıkan bütün kitapları alıyorum, hem kendi kültürümüzün, hem tarihimizin öğrenilmesi adına. Ben bunu yaparken yazar ve görüş ayırmıyorum. Okuyucularımızın da Kıbrıslı yazarlara yakınlık göstermesini isterim. Öyle arkadaşlarımız var ki, Türkiye’deki bütün yazarları biliyorlar, ülkemiz yazarlarından ise bi-haberler.
DİRENİŞ GÜNLÜĞÜ
I.
İĞNE İĞNE YARALARIM KANIYOR
DUYGUSUZ BİR DÜŞ GİBİYİM
GÖZLERİM GÖRÜYOR MU
BİLEMİYORUM…
II.
DIŞARIDA POSTAL SESLERİ
İÇERİDE KELEPÇELİ UMUTLAR
DUYUYORMUSUN PENCEREDEKİ GÜNEŞ
YERDEKİ BİT, PİRE
HELE SEN GÖKLERDEKİ KIRLANGIÇ
DUYUYORMUSUN…
DIŞARIDA POSTAL SESLERİ
ÇİZMELER NASIL AĞIR
VICIK VICIK
KAN KOKAR SOKAKLAR…
İÇERİDE KELEPÇELİ UMUTLARIM
ELEKTRİK VE ŞOK
ÇIĞLIK ÇIĞLIĞADIR BİLİYORUM
ŞİMDİ KORİDORLAR…
İĞNE İĞNE YARALARIM KANIYOR
DUYGUSUZ BİR DÜŞ GİBİYİM
GÖZLERİM GÖRÜYOR MU
BİLEMİYORUM…
EYLÜL-1980
İSTANBUL