Baba Vanga’nın 2025 kehanetleri ve biz!
Kahin nedir?
Efendim en basit tanımla kahin, “… gelecekle ilgili olarak görünmez evrenden haber vermek, geleceği bilmek savında olan kimse”dir…
-*-*-
Yani “görmediğimiz, bilmediğimiz evrenden haberler derleyip, insanlara sunan kişidir” kahin!
Ya “gazeteciliğin piri” diyebiliriz ya da KKTC Hükümeti’nin beş yıllık kalkınma planının yazıcılarından biri!
-*-*-
Çünkü Cevdet Yılmaz’lı plan açıklamasında dile getirilen bazı “maddeler”in mesela Baba Vanga tarafından kaleme alınmış olma ihtimalini lütfen yok saymayalım!
-*-*-
Neyse!
Baba Vanga demişken…
Baba Vanga, 1996 yılında hayatını kaybeden ve birçok kişi tarafından kahin olarak kabul edilen Bulgar bir kadın…
O’nun “bazı” kehanetleri, gelecekte olacak olaylarla ilgili çeşitli iddialar içeriyor ve bu iddialar günümüzde de dikkate alınıyor.
-*-*-
Baba Vanga’ya göre 2025 yılında enerji üretiminde devrim niteliğinde bir gelişme yaşanabilir… Mesela fosil yakıtlardan tamamen vazgeçilmesine neden olacak yeni bir enerji kaynağının keşfi gündeme gelebilir…
Bu çok iyi bir şey!
Çünkü petrol ve doğalgazdan vazgeçilecekse, bilin ki Kıbrıs üzerinde kimse lingiri oynama hesabı yapmayacak!
Oh, büyük hırsızlar peşimizi bırakacak diyebiliriz!
-*-*-
Ama Baba Vanga’ya göre 2025’te su ve gıda kaynaklarıyla ilgili sorunların artacak… Hatta su yüzünden ciddi krizler, büyük savaşlar çıkacak! Tarımda yaşanacak sorunlar, küresel ölçekte gıda fiyatlarının yükselmesine neden olabilecek!
-*-*-
Su demişken; Cyprus Mail gazetesi yazdı; 2025’te Kıbrıs (Güney) ciddi su kriziyle karşı karşıya kalacak… Su İdaresi Müdür Yardımcısı müdür yardımcısı Giorgos Kazantzis, baraj seviyelerinin 31 Ocak itibarıyla sadece yüzde 26 olduğunu söylemiş…
-*-*-
2025’te genetikle alakalı teknolojik gelişmeler de yaşanabilir… İnsanların genetik yapısını değiştirmek için yeni teknolojiler geliştirilebilir… Bu da “yaşamı uzatma” gibi durumları getirebilir… Meraklısına, kazık çakma hedefi olanlara iyi haber!
-*-*-
Ve her ne kadar “Baba” ismi olsa da bu kadın kahin 2025 yılında küresel siyasi dengelerde büyük değişimler yaşanacağını öngörmüş! Bazı dünya liderlerinin değişeceği (Ersin Tatar olabilir mi mesela?), hatta yeni süper güçlerin (5 yıllık kalkınma planına bakacak olursak, bu yeni süper güçlerden biri KKTC olabilir…) gibi…
-*-*-
Haaa çok da maraz etmeyin, ciddi büyüklükte küresel çatışmaların artabileceği ya da yeni bir dünya düzenine geçiş yaşanabileceği de iddia ediliyor… Biz o Dünya düzeninin dışındayız; “Kim öper KKTC’yi” şeklinde düşünürseniz, rahatız anlamına geliyor! Yesinler bir birilerini şeklinde de yorum yapabilirsiniz!
-*-*-
Kehanetlere göre, yapay zekâ ve robot teknolojileri 2025’te insan yaşamını daha fazla etkileyebilir… Biz hala “geri zeka” noktasındayız! Rahatsız etmez!
-*-*-
2025 yılında insanların başka gezegenlerde koloniler kurma hazırlıklarına başlaması bekleniyor!
Hatta Dünya dışı yaşamla ilgili daha somut kanıtların bulunabileceği öne sürülüyor!
-*-*-
Buraya kadar “Baba Vanga”nın kehanetleri…
İki tane daha var…
Birincisi, “İklim değişikliği krizi büyüyecek” diyor ki bunu Donald Trump denen adamın yeniden Amerikan Başkanı olması ile artacağı zaten gün gibi açık, bilim insanları da bunu görüyor…
Mesela ne mi olacak?
Mesela aşırı sıcaklık dalgaları, kuraklık, sel gibi doğal afetlerin sayısında artış bekleniyor.
Bazı bölgelerde yaşam koşullarını zorlaştıracak şekilde çevresel değişiklikler yaşanabilir.
-*-*-
Bizde zaten oluyordu, alışkınız da, Dünya çapında elektrik kesintilerine, uydu iletişimlerinde kesintilere ve teknolojik cihazların bozulmasına yol açabilecek Güneş hareketlenmeleri de olabilir…
-*-*-
İkincisi ise 2025 yılı içinde insanları etkileyecek yeni bir salgının ortaya çıkabileceği iddiası veya öngörüsü…
Ki bu konu dün mesela Gıynık gazetesinin manşet haberiydi…
Ne diyordu haber?
Genç yetişkinlerde kanser artıyor ve uzmanlar 2025’te Dünya’yı etkileyebilecek bir halk sağlığı krizinden söz ediyor!
-*-*-
Hakkımızda hayır!
Yılmaz Erdoğan der ki; “N’aber lan çözüm düşmanları!”
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kıbrıs’taki Barış Gücü’nün yani kısaca UNFCYP’ın görev süresini, 31 Ocak 2026’ya kadar uzattı…
Uzatma kararına, Güvenlik Konseyi üyelerinden Yunanistan ve Birleşik Krallık da dahil olmak üzere 15 üyenin tamamı “ok” dedi!
Karşı çıkan olmadı!
-*-*-
Haaa Tahsin abinin bakanlıkla TC Dışişleri kararı hiiiiç beğenmedi!
Ersin abinin danışmanları da kararda yer alan ifadelerde “federal çözüme aşırı dozda vurgu yapılması”na henüz bir yorum getirmedi!
Biliyorsunuz BM’den çıkan bir önceki “açıklamada” federasyon kelimesinden bahsedilmediğini öne sürüp, üç gün üç gece Ersingiller kutlamalar yapmıştı!
Şimdi heves kursakta stop durumu!
-*-*-
Rapor özetle diyor ki, Genel Sekreter Antonio Guterres, tarafların çözüm için ortak bir zemin bulma çabalarına “tam destek” vermektedir…
Resmi görüşmeler başlamalıdır…
-*-*-
Bulunacak çözüm modeli de “iki toplumlu, iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federal bir çözüm modeli” olmalıdır…
-*-*-
Statükon sürdürülemezdir…
-*-*-
Yasal devlet kabul edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dış bakanlığı diyor ki, “… Bu karar, Kıbrıs’la ilgili önceki tüm ilgili kararları teyit ediyor ve Kıbrıs sorununa siyasi eşitlikle ilgili bir federasyon temelinde uygulanabilir, kapsamlı ve adil bir çözüm bulmanın önemini hatırlatıyor… Biz çok mutluyuz!”
-*-*-
Tahsin abmin bakanlık görevinde olduğu bakanlık da diyor ki; “Bize, gerçekle uyumsuz ve defalarca başarısız olan bir modelin dayatmayın”…
-*-*-
Ben de diyorum ki, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kıbrıs’taki Barış Gücü’nün yani kısaca UNFCYP’ın görev süresini, 31 Ocak 2026’ya kadar uzatan ve oy birliğiyle aldığı karar, Türk Dış siyaseti’ne vurulmuş ciddi bir tokattır… Kıbrıs’ta Türk tarafının yürüttüğü siyasetin açık bir yenilgisidir… Ve bu karar, bu açık diplomatik yenilginin net belgesi, okul karnesidir…
-*-*-
Federal çözüm dışında her hangi bir modeli görüşmek ya da görüşülmesini talep etmek, sadece ve sadece statükonun devamını savunmaktır…
-*-*-
İzliyoruz!
-*-*-
Yılmaz Erdoğan, Vizontele’de, devrimci kardeşlerle sık sık dalga geçer…
Bir gün kahveye girerken, onları toplantı halinde görür ve alay edercesine, “n’aber lan devrimciler?” diye sorar!
Şu anda bu sesleniş tam da bizimkilere göredir; alay edilecek – dalga geçilecek durumdadırlar!
BM Güvenik Konseyi kararı Yılmaz Erdoğan’dır ve bizimkilere “N’aber lan çözüm düşmanı statükocular?” diye seslenmektedir!
Futbolumuzda şike iddiası ortalığı karıştırdı… Futbolda şike, geri kalmış ülkelerde daha yoğun olmak üzere; neredeyse tüm Dünya’nın çok acı bir gerçeğidir… Aman dikkat! Çok ciddi araştırarak, çok ince eleyip, çok sıkı dokuyarak bu konuya bakalım… Zaten futbolumuz ne yazık ki tüm toplumsal değerler gibi, 1974 sonrası yavaş yavaş kaybettiğimiz bir kültürel değerimizdir… Tam bitirmeyelim! Aman ha!