1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Babam Kıbrıslı Türkler’i korudu…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Babam Kıbrıslı Türkler’i korudu…”

A+A-

Sefa Karahasan - MİLLİYET

Kıbrıs Rum Kesimi’nde cumhur- başkanlığı görevine gelişinin 100’üncü gününü tamamlayacak olan Nikos Anastasiadis, Türk basınında ilk kez Milliyet’in sorularını yanıtladı.
Güney Kıbrıs’ta Şubat ayında yapılan seçimlerde cumhurbaşkanı seçilen Anastasiadis’in babası Hrisanthos Anastasiadis’in Limasol’a bağlı Silifke (Silikou) köyünde yaşayan Kıbrıslı Türkleri EOKA’cıların elinden kurtardığı ortaya çıktı. Ada’da 1974 yılında başlayan savaş ile ilgili bir anısının olup olmadığıyla ilgili sorumuza Anastasiadis çarpıcı bir cevap verdi.

Türklerin yardımı ile büyüdü
Babası Hrisanthos’un yaşadığı önemli bir anıyı anlatan Anastasiadis, “Babasının, Kıbrıslı Türklerin yardımı ile büyüdüğünü” söyledi ve şöyle devam etti: “Hem yaşantılarım hem de anılarım vardır. Birkaç yıl önce, Kıbrıslı Türk gazeteci Sevgül Uludağ, Limasol kazasında bulunan ve Rumlar ile Türklerin beraberce barış içinde yaşadıkları bir köyün, Siligu köyü Kıbrıslı Türklerinin hikâyesini yayımladı. 1974 yılında, fanatik Kıbrıslı Rumlardan oluşan ve tehditkâr tavır takınan bir grup köye gitmiş. Kıbrıslı bir Türk olan İbrahim Hüseyin Şahali, telefon kulübesine koşarak görevli polis subayını arayıp tehlike içinde olduklarını söylemiş. Subay, Limasol’dan hareket edip köye gitmiş ve askerleri kovarak tek bir Kıbrıslı Türk’e bile dokunmaya cesaret etmemelerini söylemiş. Telefon eden İbrahim Hüseyin Şahali, lakabı ‘Rizoto’ olan subayın babası gibiymiş. Aynı köyden gelen Rizoto yetimmiş, babası yokmuş ve İbrahim’in ailesinin yanında yardımcı işler yaparak annesiyle beraber büyümüş. Bu hikâyeyi okuyunca onu yayımlayan gazeteciyi arayarak Rizoto’nun babam olduğunu söyledim.”

Yardımları unutmadı
Gazeteci Uludağ ise Milliyet’e, “Hrisantos, yoksul bir ailenin çocuğuymuş. Köyde Kıbrıslı Türklerin yardımları ile büyümüş. Kıbrıslı Türk köylüler, Hrisantos’a yiyecekler verirlermiş. Bu şartlarda büyüyen Hrisantos, polis subayı olduktan sonra bunları unutmamış. EOKA B’ciler köyü basmış ve Türk erkekleri toplamak istemiş. Köylüler Hrisantos’u arayınca hemen olay yerine gelmiş ve ‘köylülerin kılına dokunursanız, sizi mahvederim’ demiş. Sonra EOKA B’ciler köyden ayrılmış” dedi.

‘Sonbahara doğru müzakereler başlar’
Nikos Anastasiadis, Milliyet’e önce ekonomik krize odaklandıklarını, barış müzakereleri için acele edilmemesi gerektiğini söyledi. Anastasiadis’in müzakereler konusundaki değerlendirmeleri şöyle:

Annan Planı geride kaldı
“Müzakerelerin birkaç ay gecikmeli olarak başlamalarında hiçbir kasıt yoktur. Kıbrıs, benzeri görülmemiş bir ekonomik krizle karşı karşıyadır ve tüm enerjimiz bu krizi aşmaya yöneliktir. Bizim arzuladığımız, müzakerelerin başlaması ve başarıyla sonuçlandırılması yönündedir. Aceleyle hareket etmek istemiyoruz. Diğer yandan, Kıbrıs sorununa çözüm bulmanın acil olduğunun bilincindeyiz ve bu doğrultuda yapıcı biçimde çalışmakta kararlıyız. Mesele kişisel değil, siyasidir. Müzakereler, hepimizin hazır olduğu zaman başlayacaktır. Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum, belli bir ön çalışma süresinin gerekli olduğunu kabul etmektedirler. BM’nin, süreci sonbahara doğru başlatmaya hazır olacağı görülmektedir.” 2004’te Annan Planı’na ‘evet’ diyen Rum lider, o dönemdeki Anastasiadis ile bugükü Anastasiadis’in farkını sorduğumuzda ise “Nikos Anastasiadis aynıdır. Değişmiş olan sadece zamandır. Annan Planı, farklı koşullarda ve farkı konjonktürde sunuldu. Annan Planı, artık tarih oldu ve ona, yazarları dâhil, kimse gönderme yapmamaktadır. Annan Planı ile ilgili bir tartışmaya başlamamız hiçbir şeye hizmet etmemektedir. Ne Annan Planını geri getirmek ne de sil baştan müzakerelere başlamak mümkündür. On yıllarca çeşitli çözüm modelleri üzerinde görüşüyoruz. İsimden ziyade, içeriğe daha fazla önem vermemizin zamanı geldi. Emrivakiler ve değiştirilemeyen koşulların oluştuğunu bilmekteyiz. Ancak bu, Kıbrıslı Rumların insan haklarına saygı gösterecek ve Kıbrıslı Türkleri kendi haklarından mahrum etmeyecek bir çözümü hayal etmemizi engellememektedir.”

‘Rumların da acı çektiği anlaşılmalı’
Kıbrıs sorunun çözülmesi ile birlikte bölgenin güvenliğinin ve dünya barışının güçleneceğini bildiren Anastasiadis, “Acı, etnik kökeni bakılmaksızın tüm insanlar için aynıdır” dedi. Rum liderin Kıbrıs sorununun fay hatları hakkındaki yorumları ise şöyle:

- Rumların çözüm istemediği algısı: “Kıbrıslı Rumların çözüm istememeleri iddiasında mantık yoktur. Neden toprak ve mal iadesini istemesinler? Neden çocuklarının güvenli koşullarda yaşayıp çalışmalarını istemesinler? Bölücü hattın verdiği duygunun hoş olduğunu mu zannediyorsunuz? Karşı taraf da, Kıbrıs halkında acının var olduğunu anlamalıdır. İnsanlar zorla yerlerinden koparıldı, ölüler, yaralılar ve korku vardı. Çözüm, bu olumsuz duyguları aşmalıdır. Çözümün yaşayabilir olmasını sağlayacak olan budur, sadece kâğıt üstündeki düzenlemeler değil.
Rakamlar ve yüzdeliklerin önemi var tabii, ancak benim için yaşayabilir olmasının kıstası insanların kendisidir. Çözüm, toplumun hakkaniyet duygusunu karşılamalı ve AB müktesebatına uygun olmalıdır. Çünkü Kıbrıslı Türkler de AB üyesi olacaktır. Kıbrıslı Türklerin 2004’teki “evet” oyu, 1974 yılı ile eşit olarak görülemez. Barışmayı istemekte, arzulamaktayız. Ancak, kendimizi biraz başkalarının yerine koyalım. Acı, etnik kökeni bakılmaksızın tüm insanlar için aynıdır.”

- Doğal gaz aramaları: “Kıbrıs ile Türkiye arasındaki sorunların çözümlenmiş olduğu bölgenin aynı haritasını bir düşünün. Denklem tamamen değişir. Kıbrıs, tüm bölgenin doğal gazının her istikamete transit olarak taşınacağı bir yer olabilir. En iyi çözümleri sunacak olan askeri güç değil, piyasadır. Böyle bir durumda, tüm Kıbrıs halkı için çok büyük yararlar olacaktır. Bizim vizyonumuz barış ve tüm bölge halklarının refahıdır.”

- Türkiye’nin süreçteki yeri: “Kıbrıs sorunu; Kıbrıs ve Türkiye’yi, bir arada yaşamak için bir model üzerinde anlaşmaları gereken Kıbrıs’taki iki toplumu ilgilendirir. Aynı zamanda uluslararası yönü de vardır. Türkiye’nin, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni AB’nin eşit bir üyesi olarak kabul etmemesi, Ankara’nın katılım müzakere-lerinde ve NATO-AB işbirliğinde sorun yaratıyor. Kıbrıs, bir Avrupa sorunu. Çözüm, NATO-AB ilişkileri gibi ABD ve Britanya’yı ilgilendiren birçok meseleyi halledecek.”

Erdoğan’a çözüm mesajı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mesaj gönderen Anastasiadis “Bu söyleşinin içeriğinin, kendiliğinden çok net bir mesaj verdiğini sanıyorum. Kıbrıs sorunu, nihayet tüm Kıbrıs halkının yararına çözümlenmelidir. Bu, acı çekenlere bir tazminat olarak borcumuz ve yeni kuşaklara anne ile babalarının feci tecrübelerini tekrar yaşamayacağı ile ilgili emanetimizdir. Kıbrıs sorununda bir başarının, çevremizdeki bölge halklarına olumlu yansımaları olacak ve bölge güvenliği ile dünya barışını güçlendirecektir. Bunu başarma elimizden gelen çabayı harcamamıza değer.” Anastasiadis, 2005’te Türkiye’ye 42 yıl sonra aradan sonra gelen ilk Rum liderdi. Erdoğan’la görüşen Anastasiadis o günle ilgili, “Bizi ayıran büyük meselelerdeki siyasi farklarımız dışında izlenimlerim olumluydu” dedi.
(MİLLİYET – Sefa KARAHASAN – 10.7.2013)

Takis Hacıdimitriu’yla röportajımıza yarın devam edeceğiz…

Bu yazı toplam 2032 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar