1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. ...babamın kanını size helal etmiyorum…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

...babamın kanını size helal etmiyorum…”

A+A-

Nilgün Ecvet Orhon, duygularını anlatmaya devam ediyor…

“Ben Ecvet Yusuf’un, komutan, öğretmen Ecvet Yusuf’un kızı olarak babamın kanını size helal etmiyorum…”

Nilgün Ecvet Yusuf, “Ben Ecvet Yusuf’un, komutan, öğretmen Ecvet Yusuf’un kızı olarak babamın kanını size helal etmiyorum” diye yazdı. Ecvet Yusuf, Tekke Bahçesi’nde başlangıçta toplam beş kişinin defnedilmiş olduğu bir mezara defnedilmişti ancak aileye daha sonra “Onları ayırdık ve ayrı ayrı gömdük” denmiş ve Ecvet Yusuf adına başka bir mezar yaptırılmıştı. Şimdi Nilgün Ecvet Orhon, babasının gerçekten bu mezarda yatıp yatmadığını öğrenmeyi talep ediyor ve bu konuda adım atılmazsa, mahkemeye gideceğini söylüyor… Sosyal medya paylaşımlarında Nilgün Ecvet Orhon özetle şöyle yazdı:

“Kızlar babalarının prensesidir...

Ben de babamın prensesi, gözbebeği idim... okuyacağım kitaplara, gideceğim üniversiteye kadar beni çaktırmadan sevecen bir üslupla yönlendirdi... Elbette bunu yıllar sonra “puzzle” parçaları birleştikçe anladım...

12 yaşımdan beri benim babam, üzerinde adı yazılı o taş ve ellemekten hoşlandığım o toprak oldu... Bütün hüzünlerimi, sevinçlerimi... Bütün yaşamımı paylaştığım o mezar... Kimseler görmesin, duymasın baba-kız dertleşmemizi diye genellikle geceleri ziyaret ettiğim o kutsal yer...

İki günden beri yüreğimi yerinden koparan o korkunç acı nasıl geçecek bilmiyorum ki... Ya ben yıllardır boş bir toprağı sevdiysem babam diye, ya ben sevinçlerimi babam diye başka birinin babasına anlattıysam... Ya ben hüzünlerimi ve acılarımı babam sanıp da bir sürü başka babaya anlattıysam... Benim yıllardır tam açtığı anda babama yetiştirip verdiğim o yaseminleri aslında babama vermediysem... Öyle canım yanıyor ki... Dün akşam gittim yine... Ama bilemedim nerde olduğunu... Sokulamadım o taşa ve ilk kez elleyemedim o toprağı...

Bana bunu yaşatmaya kimsenin hakkı yoktu... Zaten çalınmış bir çocukluğum vardı... Şimdi anılarımı da çaldınız... Baba-kız paylaştığımız hüzünlerimizi, sevinçlerimizi, dertleşmelerimizi çaldınız... Hayatımın 40 yılını çaldınız...

Lütfen baba... Orada, hep sana geldiğim o yerde ol... Yoksa ben bunla nasıl baş edebileceğimi bilmiyorum... Lütfen orada ol... Seni çok seviyorum...”

“… Tekke Bahçesi Şehitliği Vakıflara bağlı... Kimse çıkıp bir açıklama yapmayacak mı??? Kimse özür dilemeyecek mi???

Kimse bu iğrençliğin nedenini söylemeyecek mi???

İnsanları mezarlarında olsun rahatsız etmeyelim diye kimse kimin nerede gömülü olduğunu açıklamayacak mı??? Mutlaka bir bilen vardır, mutlaka bir kaydı vardır bunun...

Geri dönülemez o adımı atmadan biri çıksın açıklasın lütfen...

Bunu bize, beşer beşer gömdüğünüz ve hiç çıkarmayıp, yalan söylediğiniz şehit çocuklarına borçlusunuz...

Biri da çıksın ve konuşsun artık...”

“…Neden, nasıl, niçin diye düşünmekten kafayı yiyeceğim...

Bunu neden yaptılar... O kıyamet günlerinde insanları beşer onar gömdüler, savaş koşullarıydı, bunu anlıyorum ve eleştirmiyorum ama bugün geldiğimiz nokta gerçekten insanlığın da son noktası sanki...

“Açtık çıkardık ve tek tek gömdük” dediler... Halbuki hala çoklu mezarlar olduğu ortaya çıktı... “Kayıp” dedikleri insanlar ortaya çıktı... “Burada gömülüdür” dedikleri insanlar başka mezarlardan çıktı... Bilmediğimiz kim bilir daha ne insanlık suçları ortaya çıktı Tekke Bahçesi’nde...

Bunu neden yaptılar, niçin yaptılar, gerekçeleri neydi... Amaçları neydi...

O şehitler ki her fırsatta dillerine dolarlar, her fırsatta adlarını ağızlarından düşürmezler... Bu mudur şehide ve şehit yakınına verdikleri önem???

Onlar için sadece bir taş ve toprak yığını olabilir burası... Ama benim için babamdı... Anamın eşi, nenemin oğlu, oğlumun da dedesi... Bize bir mezar taşını bile çok gördünüz... Sorgulattınız... Babamı rahatsız ve huzursuz ettiniz...

Hani şehitler huzurluydu???

Hani ölmezlerdi???

Siz onları defalarca öldürdünüz...

Yatacak yeriniz yok bu toprakta... İki elim sonsuza dek yakanızda... Babamın kanı ne size, ne de bu pis düzeninize helal değil... Ben Ecvet Yusuf’un, komutan, öğretmen Ecvet Yusuf’un kızı olarak babamın kanını size helal etmiyorum... Öyle çok canım yanıyor ki... İnsan olmadığınızdan anlayamazsınız... İnsan olsanız bize bunu yaşatmazdınız...”

 

 

 

 

***  Kayıplar Komitesi’nin Tekke Bahçesi kazılarında beş kişiyle birlikte aynı mezara defnedilmiş olarak kalıntıları bulunan ve geçtiğimiz gün törenle Boğaz Şehitliği’nde toprağa verilen İbrahim Ramadan’ın oğlu Murat Dağman:

 

“1974 yılından günümüze kadar gelen hükümet ve yetkilileri ısrarla neden bu mezarların açılmasını istemedi?”

 

Kayıplar Komitesi’nin Tekke Bahçesi kazılarında beş kişiyle aynı mezara defnedilmiş olarak kalıntıları bulunan ve geçtiğimiz gün törenle Boğaz Şehitliği’nde toprağa verilen İbrahim Ramadan’ın oğlu Murat Dağman, “1974 yılından günümüze kadar gelen hükümet ve yetkilileri ısrarla neden bu mezarların açılmasını istemedi?” diye sordu.

Murat Dağman, sosyal medya paylaşımlarında duygu ve düşüncelerini paylaşarak şöyle yazdı:

“Yaklaşık 44 yıl önce bu vatan için savaşırken şehit düşen babam İbrahim Ramadan yarın nihayet kendi mezarına kavuşuyor... Ben kardeşlerim ve annem o dönemin devlet yetkililerinin bize gösterdiği sahte mezara artık gitmeyeceğiz. Burada tek ağırımıza giden şey yıllardır şehitler üzerinden politika yapan devlet büyüklerinin bugün bir çoğunun şatafatlı, bazılarının ise anıt mezarları yapılırken, bu vatan uğruna canlarını verenlerin ailesinin ziyaret edeceği bir metrelik bir mezarları bile olmamasıdır. Babam ve dört silah arkadaşını toplu bir mezara gömen ve yıllarca ailelerine sahte mezar gösteren devlet yetkililerine söyleyeceğim tek söz ''Ölüm bile utandı, siz utanmadınız''.

“Bugün 44 yıl önce şehit düşen babamızı gerçek mezarına defnettik. Cenazemize katılan tüm aileme, arkadaşlarıma KTAMS ve KTÖS başkanlarına, genel sekreterlerine ve yürütme kurulu üyelerine, ayrıca babamın mezarının bulunmasında büyük emekleri geçen Kayıp Şahıslar Komitesi elemanlarına, Sevgül Uludağ'a Ziliha Uluboy'a, Ülfet Canseç arkadaşıma ve Sn. Cumhurbaşkanımız Mustafa Akıncı'ya sonsuz teşekkürlerimi sunarım… Artık onu ziyarete gidebileceğimiz bir mezarı olacak ama bu mezarında uğuruna can verdiği vatanının yetkililerinin kendisine ve ailesine yaptıkları saygısızlıklar karşısında rahat uyuyabilecek mi ??? Bilemiyorum.

Şimdi geride cevap bekleyen birçok soru var:

1-      Babamın sahte mezarında kim veya kimler yatıyor?

2-      Babamla ayni mezardan çıkan İhsan Güven'in sahte mezarında kim veya kimler yatıyor?

3-      Diğer şehitlerin mezarlarında gerçek şahıslar mı yatıyor ?

4-      Bu karmaşık durum ve saygısızlıkları görsel ve sosyal medyadan takip eden diğer şehit ailelerinin kendilerine gösterilen mezarlar karşısında içlerinde kalan “ACABA???” duygusu nasıl giderilecek???

5-      1974 yılından günümüze kadar gelen hükümet ve yetkilileri ısrarla neden bu mezarların açılmasını istemedi?

6-      Sözde Şehit aileleri ve malul gaziler derneği imza toplama tehtidi ve ret oyu kullanarak neden bu mezarların açılmasını istemedi ?

Tüm bunları şehitlerine ve ailelerine yaşatan saygısızların benim nazarımda zerre kadar değeri kalmamıştır...

Umarım devlet yetkilileri en azından bu ailelere ve şehitlere geçmiş hükümetler adına bir özrü çok görmezler...”

Bu yazı toplam 5105 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar