BAF Depremi-1953-3
11 Eylül 1953 tarihinde gerçekleşen Baf depremi sonrası özellikle kurum ve kuruluşların depremzedeler için yardım kampanyasına katkıları büyük olmaktaydı. Elbette özellikle spor kulüplerimizin, hayırsever kurumlarımızın rozet takarak bundan yardım temin etmeleri de yaşamın içerisinde yer almaktaydı. Diğer yandan depremin yaşandığı bölgelere toplumun ileri gelenleri de ziyaretler gerçekleştiriyordu.
“Bozkurt gazetesi, 21 Eylül 1953, syf:3
MEMLEKET HABERLERİ
Baf Zelzele Felâketzedelerine Koka-Kola’nın Yardımı
Lefkoşa Rum ve Türk Bayanlar Birliği ile Lefkoşa İzci Cemiyeti; Kıbrıs’ta musaddak Koka-Kola imalâtçıları olan... Laniti KardeşlerLtd.’in 400 lira kıymetinde 24.000 şişe Koka-Kola bağışta bulunduğunu memnuniyetle bildirmektedir. Bahşedilen Koka-Kolalar satılacak ve temin edilecek para kânilen zelzele felâketzedelerine hasredilecektir.
Satış tarihi ve diğer teferruat yakında bildirilecektir.
.....
Zelzele Bölgesini Ziyaret Ettiler
Baf kasaba ve kazasında vukua gelen zelzeleden zarar gören köyler, Kıbrıs Valisi
Müsteşar, Müsteşar muavini, Evkaf Murahassı Kemal Bey, Kıbrıs Başdespotu Makarios, Müftü Namzedi Dana Efendi, Türk Kurumlar Federasyonu ilerigelenleri tarafından ziyaret edilmiş, zarara uğrayan halkın dilekleri ve şikâyetleri dinlenmiştir. Halkın ve Hükûmetin yardımlarıyle açıkta kalan felâketzedelere kâfi derecede çadır, yiyecek ve giyim eşyası temin edilmiştir. Diğer taraftan Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu yardım komitesi halktan iaşe dercine devam etmektedir.”
“Bozkurt gazetesi, 21 Eylül 1953, syf:3
500 Lira Yardım
Evkaf Dairesi ilk yardım olarak 100 liralık bir ianede bulunmuştu. Son olarak Evkaf Dairesinin zelzele kurbanlarına 400 liralık yeni bir yardım daha yapmak üzere olduğunu öğreniyoruz.
“Bozkurt gazetesi, 21 Eylül 1953, syf:3
Rozet Dağıtılacak
Baf zelzele felâketzedeleri yararına olmak üzere Lefkoşa Eğitim Kulübü tarafından bugünlerde rozet tevzi edilecektir. Halkımızın gereken yardımı esirgememeleri rica olunur.”
“Bozkurt Gazetesi, 21 Eylül 1953, syf:3
Kızılay Yarımda Bulunacak
Mevsuk bir kaynaktan öğrenildiğine göre, Türkiye Kızılay cemiyeti Kıbrıs’taki felâketzedelere maddi yardımda bulunmağa karar vermiştir. İlk yardım olarak 100 çadır gönderileceği bildiriliyor.”
Bu şekilde yardım çalışmaları devam ederken tüm bunların dışında bir yardım haberine de rastlıyoruz 21 Eylül 1953 tarihli Bozkurt gazetesinde. Yaşanan olayla ilgili bir şiir kaleme alan Salahi Ramadan Sonyel, anlaşılan başka şiirleriyle birlikte bir kitap basımı yaparak gelirini de depremzedelere bağışlayacağını duyuruyordu.
“Bozkurt gazetesi, 21 Eylül 1953, syf:3
Felâketzedeler İçin Bir Eser Yayımlanıyor
Salahi Ramadan Sonyel, felâketzedeler için bir şiir kaleme almış ve bu eserini kitap halinde yayımlayarak, temin edeceğihasılatı zelzele felâketzedelerine vermeğe karar vermiştir.”
Yine aynı tarihli gazetemizde Türkiye Dışişleri Bakanlığının da bir taziye mesajı yer alıyordu.
“Bozkurt gazetesi, 21 Eylül 1953, syf:3
Sempati Mesajı
Baf ve Kazası köylerinde vukua gelen zelzele münasebetiyle Türkiye Dışişleri Bakanı Prof. Fuat Köprülü Kıbrıs Valisine bir sempati mesajı göndermiş, Kıbrıslıların uğradığı bu felâket karşısında Türk milletinin ve şahsının duyduğu teessürü belirtmiştir.”
Bir diğer hafta, 28 Eylül 1953 tarihli Bozkurt gazetemizin ikinci sayfasında ise depremzedelere yardım konusuyla ilgili eleştirel ve yorum içerikli bir köşe yazısına rastlıyoruz. “Pazartesi Sohbetleri” isimli köşesinde Nafiz Obalı’nın yazısı şöyle.
“Bozkurt gazetesi, 28 Eylül 1953, syf:2
PAZARTESİ SOHBETLERİ
Yazan: Nafiz Obalı
BAF MİTROPOLİTİNİN BEYANATI
Zelzele felâketi münasebetiyle beyanatta bulunan Baf Metropoliti, yardım bahsinde Türklerin çok geri kaldıklarını işaretle, kilisenin ve Rum cemaatının yapmakta olduğu yardımın ayrılmasını iler sürmüş ve Rum Yardım Komitesi ismi altında ayrı bir teşkilât meydana getirilmesini ve Rum cemaatından toplanacak paranın, yalnız Rum felâketzedelerine harcanmasını söylemiştir.
Baf Mitropolitinin millî bir taassupla verdiği bu beyanat; Türk genel efkârında olduğu gibi, aklıselim sahibi Rumlar arasında da adeta infial uyandırmıştır. Felâket karşısında din ve ırk farkı gözetmeksizin her cemaatın ve her milletin bir birine yardım yapmak vazifesiyle mükellef bulunduğunu unutan Baf Mitropoliti, bir nebze olsun insanî duygularını yoklamış olsaydı, hiç şüphesiz bu yolda bir beyanatta bulunmazdı.
Baf Mitropolitinin bu çocukca beyanatı Kilise mehafilinde (toplantı yerinde) de beğenilmemiş olacak ki, Kıbrıs Başdespotu çıkardığı bir tamimle insanca yapılacak yardımda ırk ve din farkı gözetilmemesini önemle işaret etmiş ve her felâketzedeye gereğince yardım yapılması lazım geldiğini belirtmiştir. Başdespot Makarios’un geniş bir düşünce ve derin bir vukufla (durumu anlayarak) yayımladığı bu tamim, Türk genel efkârında olduğu gibi Rum cemaatı arasında da birmemnuniyet uyandırmıştır.
Sırası gelmişken biz de işaret edelim ki, felâket kurbanlarına yapılacak yardımda din ve ırk farkı gözetilmesi faciayı körüklemek ve insanca düşünceleri en çirkin bir şekilde hançerlemek demektir. Felâket müşterektir ve müştereken hareket edilerek, doğan felâket önlenmelidir.
KIZILAY’IN BÜYÜK YARDIMI
Kızılay için “Kara gün dostudur” demişler. Demişler ama, bu ulvî teşkilât için hakikaten çok yerinde bir deyim kullanmışlar. Evet, Kızılay kara gün dostudur. Felâket anlarında Kızılay insanca yardımını esirgememekte ve insan elini uzatarak din ve ırk farkı gözetmeksizin her felâketzedeye yardım etmektedir.
Baf zelzele felâketi için bu ulvi teşkilatın 100 çadır gönderdiğini ve 40 bin Türk liralık bir yardımda bulunma kararı aldığını memnuniyetle öğreniyoruz. Kızılay’ın bu insanca yardımı felâket kurbanlarını bir derece olsun sevindirmiş ve Baf Mitropolitinin yanlış görüşüne bir cevap teşkil etmiştir.
TÜRKLER GEREĞİNCE YARDIM GÖREMİYORLAR
Baf zelzele felâketine kurban giden birçok Türk ailelerinin Hükûmet yardımından gereğince faydalanamadığını hayretle ve esefle müşahede etmekteyiz. Zelzele bölgesindeki faaliyeti idare eden Rum memurlarının millî ve dinî taassup çerçevesi dahilinde giriştikleri bu kampanya her gün biraz daha hızlanmaktadır.
Türk basınında çıkan şiddetli tenkitler karşısında Hükûmetin gereğince tedbir almaması da hayret vericdir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi felâketin kurbanlarına karşı din ve ırk farkı gözetmek çok yersizdir ve hiçbir zaman insanca bir hareket değildir. Mahallî Hükûmet, bu şikâyetler karşısında seri tedbirler almalı ve icabını behemehal yapmalıdır.
Türk Kurumlarının, Türk cemaatının ve Türk Kızılayının felâketzedelere yaptığı ve yapmakta olduğu yardım küçümsenemez. Dikkat buyurulacak olursak, dış memleketlerden ilk yardım Türkiyemizden gelmiştir. Biz bunu ırk ve din farkı gözeterek takdir etmiyoruz, insanca yapılan yardımı takdir ediyor ve Türkiye’nin Kıbrıs’a karşı, Kıbrıs felâketzedeleri için gösterdiği hassasiyeti alkışlıyoruz.
Hükûmetten, bu şikâyetler karşısında seri ve kesin tedbirler almasını özleriz.”